08/12/2009 20:17
Mımosaceae famılyasına ait akasyalar çokça ağaç,az olarak da ağaççık ya da boylu veya bodur çalı durumunda bulunurlar. Yapraklarını kışın dökenleri bulunduğu gibi ,kış-yaz yeşil olanları da vardır. Dikenleri bulunur ya da bulunmaz,yaprakları çokça bileşik tüysü yaprak durumunda olup birçok yaprakçıktan kuruludur. Bazen tüysü yaprak yerine ince ve uzun flokladlar görülür. Yaprak sapları uzunca olup çoğunlukla genişlemiş durumdadır. Yaprak dizilişi almaçlıdır. Kulakçık çoğunlukla dikene değişmiştir. Çiçekler güzel kokulu olup sarı renkte ve küçüktür. Örtü yaprakları çanak ve taç olarak ayrılmıştır ve dörder parçalıdır. Ercikleri çok sayıdadır. İpçikleri uzundur. Çiçekler başçık ya da başak kuruluşunda toplu durumda bulunur. Meyve bakla durumundadır.

Dünyanın tropik ve subtropik bölgelerinde bulunurlar. Tersiyer devrinde Orta Avrupa'da da yerli olarak bulunmakta iken bugün daha dar bölgelere yayılmış bulunmaktadır. Özellikle Avustralya'da, Afrika'da Sudan'da ve güney bölgelerinde, Orta Amerika'da, Asya'nın tropik bölgelerinde yetişen türleri vardır.

Akasya ağacının ilk yaşadığı yer Karolin ve Virjinya sınırları dahilinde 'galleghanv' dağlarıdır. Bu ağacı Avrupa'ya ilk tanıtan kişi 'Jan Ruben'dir.

Akasya ağacı Türkiye'ye 1850 tarihinde gelmiş ve ilk geldiği yer de Ege bölgesi olmuştur. O yıllarda akasyaya karşı alaka gösterilmemiş olmasından çoğalamamıştır. Bursa Ziraat Mektebi ile İstanbul Halkalı Ziraat Mekteplerinin açıldığı yıldan sonraki senelerde mektep idaresinin Avrupa'dan getirttiği diğer ağaç tohumları ile birlikte akasya tohumları da getirilmiş ve o tarihten sonra Bursa ve İstanbul bölgesinde çoğalmasına ve daha sonraları da İzmir, Adana, Edirne, Erzincan,Çorum,Konya, Kastamonu illerimizde açılan ziraat okulları ile bu ağacın çoğalmasına yardım edilmiş. Zaman geçtikçe tohumu ve fidanı vilayetten kazalara hatta köylere varıncaya kadar az miktarda dağıtılmış yayılmış ve çoğaltılmıştır.

Büyük Önder Atatürk, Anadolu'nun büyük inkılabı ile birlik yarattığı milli yenilikler arasında, bir de ziraat inkılabına örnek ve görenek olmasını işaret buyurduğu, merkezi Ankara şehrinde bundan 65 yıl öncesine kadar kara, kuru, çıplak bir halde bulunup şimdiki Atatürk Orman Çiftliğinin ne içilecek bir yudum suyu ne de gölgesinde barınacak bir tek ağacı dahi olmamakla beraber, basit ziraat yapılan sahaları bile yoktu.

Toprağının iyi olmamasından bu kısır yerlerde ilk olacak ve yetişecek akasyadır denmiş ve ilk defa akasya ağacı fidanlarının dikilişine başlanarak dört senede dört milyon ağaç dikilmiştir.

Bugün Ankara'da Orman Çiftliğinde akasya ağacı ile yapılan geniş yeşillik gözle görülmeyecek derecede geniş ve gören gözlere şenlik vermektedir

Akasyalar cinsinin 700 kadar türü vardır. Akdeniz çevresi ülkelerde ve yurdumuzda da yetiştirilmektedir. Kuru ve fakir topraklarda yetişebilmektedir. Bazı türlerinin meyvelerinden, kabuk ve öz odunlarından tanen ve zamk elde edilmektedir. Büyümeleri çabuktur. Kıyı ağaçlamalarında ve özellikle kumulların durdurulmasında faydalanılmaktadır. Genel olarak donlara karşı duyguludur. Rüzgara karşı muhafazalı yerleri seçerler.

Önceki
Önceki Konu:
Acacia Abeileyana

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler: