10/02/2014 10:30
Marmara ve Ege denizi sahilinde bulunan, turizm bakımından gelişmiş, Türkiye'nin önemli illerinden biri. Kaplıcaları, yeraltı ve yer üstü suları bakımından zengin, üçte biri ormanlık, Türkiye'nin zeytin ambarı olan Balıkesir ili; Marmara Denizi, Bursa, Kütahya, Manisa, İzmir, Ege Denizi ve Çanakkale arasında yer almaktadır. 39°04' ile 40°40' kuzey enlemleri ve 26°02' ile 23°02' doğu boylamları arasındadır. Trafik kod numarası 10'dur.

Erdek ve Bandırma, Kapıdağ Yarımadasının meydana getirdiği körfez ve limanlarıdır. Batıda ise Edremit Körfezi vardır. Avşa, Marmara, Güvercin ve Ekinlik, Paşalimanı, Maden adaları Balıkesir'e dahildir. Yüzölçümü 14.292 kilometrekaredir.

İsminin Menşei

Selçuk Türkleri şehre "Balak" derlerdi. Balıkesir'i fetheden Selçuklular şehir ortasındaki hisara izafeten "Balak Hisar" (Hisar Şehri)ismini verdiler. Bu isim zamanla halk arasında (Balıkhisar) "Balıkesir" haline geldi. Kuvvetli olan rivayet budur. Zayıf bir rivayete göre de "Balı çok bol" (Balı Kesir) kelimesinden gelmektedir.

Balıkesir'in "Bılık" ile ilgisi olmadığı gibi, (Batıkisra)"Paela-kastro" veya "Balcea" mevkı ismi ile de hiçbir ilgisi yoktur. Gerçek anlamda Balıkesir, Selçuklu devrinde kurulmuştur.

Tarihi

Balıkesir ilinin bulunduğu topraklar eski çağlarda "Misya" ismi ile anılırdı. Anadolu'da ilk siyasi birliğini (devleti)kuran Hititler (Etiler)bu bölgeyi de sınırları içine almışlardı. Hititlerden sonra Frikyalılar, Mısırlılar, Lidyalılar, Persler bu bölgeyi ele geçirdiler. Pers Kisrası (kodaman)Dara ile Makedonya Kralı İskender arasında yapılan Granik Çayı Savaşında Persler yenilmiş, bu bölge Makedonyalıların eline geçmiştir. İskender ölünce imparatorluk, komutanlar arasında taksim edilmiş ve Lizimak "Misya"ya hakim olmuştur. Lizimak ile Selefkus arasındaki savaşta Lizimak ölünce, onun maliye işlerini yürüten Filiter, bağımsız Bergama Krallığını kurdu. M.Ö. 130 senesinde bu bölge Bergama Krallığı ile birlikte Roma İmparatorluğuna katıldı. Roma İmparatorluğu M.S. 395 senesinde ikiye bölününce, bu bölge Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. İslam orduları 672-677'de iki defa İstanbul'u fethetmek için geldiler. Her ikisinde de bu bölgede konakladılar. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Selçuklu Sultanı Süleyman Şah komutasındaki birlikler Balıkesir'i feth ettiler. Süleyman Şahın oğlu Birinci Sultan Kılıç Arslan'ın kayınpederi İzmir emiri Çaka Beyin nüfuz sahasına verildi. Haçlı seferleri esnasında zaman zaman Türklerle Bizanslılar arasında bazı şehirler gibi burası da el değiştirdi.

Danişmend Hanedanından Karasioğulları Balıkesir'i fethederek beyliğin başkenti yaptı. Karasioğulları Balıkesir, Çanakkale ve Bergama bölgesinde uç beyliği olarak ilk önce Selçuklulara, sonra da 1308-1335'e kadar İlhanlılara tabi oldu. Kuvvetli bir donanması olan Karasi Beyliği, Orhan Gazinin emrine girdi. 1345'te Osmanlı Devletine katıldı. Osmanlı Devletine ilk katılan Anadolu Beyliği, Karasi Beyliğidir.Karasi Beyi Süleyman1361'e kadar Çanakkale valiliği yaptı. Osmanlılar zamanında Balıkesir, Anadolu Beylerbeyliğinin 14 sancağından biri; Tanzimattan sonra ise Bursa (Hüdavendigar)eyaletinin üç sancağından biri oldu. Birkaç isyan dışında Osmanlı devrinde Balıkesir, Birinci Dünya Harbine kadar en sakin bölgelerdendi.

1919 senesinin Mayıs ayında Yunan istila kuvvetleri Edremit'e, 29 Mayıs 1919'da ise Ayvalık'a girdiler. Milli mücadelenin ilk toplu cephesi Ayvalık'ta açıldı. Milli mücadele bir çığ gibi büyüyerek gelişti. 26 Ağustos 1922 Başkomutanlık Zaferinden sonra 3 Eylül 1922'de Burhaniye, 4 Eylül Bigadiç, 5 Eylül Susurluk, 6 Eylül Balıkesir, Balya, Gönen ve İvrindi, 9 Eylül Edremit, 14 Eylül Manyas ve 17 Eylül'de Ayvalık ve Bandırma düşman istilasından kurtuldu.

Fiziki Yapı

Balıkesir topraklarının %35,6'sı dağlar, % 53,1'i platolar, %10,9'u ovalar ve % 0,4'ü yaylalarla kaplıdır.

Dağlar:Dağlar fazla yüksek değildir. En yüksek yeri Kazdağı (1774 m)dır. Madra Dağları (1338 m), Alaçam Dağları (1625 m), Kapıdağ (782 m), Karadağ (764 m), Kepez Dağı (1336 m) ve Gelçel Dağı (881 m) başlıca dağlarıdır.

Ovaları:Balıkesir ilinin toprakları çoğu yerde küçük tepelerle birbirinden ayrılan ova halindeki düzlüklerdir. İlin yüzde onunu Türkiye'nin en verimli ovalarından Manyas, Gönen, Edremit, Burhaniye, Ayvalık, Sındırgı, Bigadiç, Bergama, Susurluk, İvrindi ve 140 kilometrekarelik Balıkesir ovaları kaplar. Ovalar dere ve çayların getirdiği alüvyonlarla gayet verimli duruma gelmiştir.

Akarsuları:Balıkesir, akarsular bakımından zengindir. Fakat bunlar küçük olup, büyük nehirler yoktur. Başlıca akarsularından Susurluk (Simav)Çayı;Kütahya'nın Şaphane Dağından çıkarak, Bursa'da Nilüfer Çayı ile birleşip Ballıkaya'da Marmara Denizine dökülür. Gönen Çayı; Kaz Dağından çıkarak Kazak, Bakırçay ve Akkayası çaylarını alır ve Erdek Körfezine dökülür. Ayrıca Atnos Deresi, Kızıklı Dere, Kara Dere, Koca Çay, Havran Çayı, Zeytin Çayı ve Kirmasti Çayı diğer bilinen çaylardır.

Göller:Manyas Gölü Türkiye'nin altıncı büyük gölüdür. 178-192 kilometrekaredir. Derinliği azdır. Deniz seviyesinden 20 m yüksekliktedir. Kocaçay ile beslenir. Karadere ile Susurluk Çayını besler. Bol miktarda sazan, yılan ve turna balığı bulunur.Manyas Gölünün en önemli tarafı, göl kenarında milli park halinde bulunan "Kuş Cenneti" isimli kısmıdır. Bu bölgede 8600 çeşit kuş vardır. Dünyanın en uzak köşelerinden gelen üç milyon kuş, bu bölgede barınmakta, kuluçkaya yatıp yavrularını büyütmektedir. Bu milli park 52 dekar genişlikdedir. 1959'dan beri milli park statüsünde olan bu yeri, turist ve ziyaretçiler ancak gözetleme kulesinden seyredip fotoğraf çekebilmektedirler.Kuşlar bu bölge halkından kaçmamakta, onlar da kuşları korumaktadır. Bu bölgedeki kuşlar üç gruptan ibarettir. Birinci grup kuşlar, mart başlarında güney ülkelerden kuluçka için gelirler.Mayısta yavrular yumurtadan çıkıp,temmuz başında uçacak hale gelirler. Başlıcaları; leylek, karabatak, balıkçıl, kaşıkçı, dalgıç, yağmurkuşu, mavi karga, saz bülbülü, çulluk ve çeşitli su tavuklarıdır. Diğer bir grup kuşlar soğuk havalarda burada konaklayıp, sıcak ülkelere inerler. Üçüncü grup ise sadece göç esnasında buraya uğrayıp konaklayan kuşlardır. Bu bölgeye avcıların girmesi yasaktır.

Tabak Gölü: Edremit Körfezinden Ege Denizine dökülen Havran,Zeytinli ve Kızılkeçeli çayları büyük bir bataklık meydana getirirler. Bu bataklığın ortasındaki su birikintisine "Tabak Gölü" denir. Çay Gören Barajı Gölü:Susurluk Çayı üzerinde kurulan bir baraj gölüdür.Yüzölçümü 780 hektardır.

İklimi ve Bitki Örtüsü

Balıkesir'de Marmara, Akdeniz ve kara ikliminin, te'siri görüldüğünden, ilin bir bölgesindeki bitkiler, diğer bölgesinde görülmez. Yüzölçümünün yüzde 30'u (650 bin hektar)ormanlıktır. Ormanlar daha çok Dursunbey,Sındırgı, Edremit, Burhaniye ve Balya bölgesinde zengindir. İlin % 32'si mer'a ve çayırlıktır. Arazinin % 23'ü ekime müsaittir. % 15'i ise zeytinlik, sebze ve meyve bahçesidir. Ege kıyılarında 300 m yüksekliğe kadar makilere rastlanır. Edremit bölgesi ise 500 metreye kadar zeytinliklerle kaplıdır. Daha yukarılarda kara ve kızılağaç ormanları vardır.

Balıkesir'de üç iklim bir arada görülür. Ege kıyılarında Akdeniz, kuzeyde Marmara ve iç bölgelerde kara iklimi hüküm sürer. Kıyılarda yaz ve kış arasındaki ısı farkı azdır. İç kısımlarda ise bu fark büyüktür. Dağlık doğu bölgede kışlar sert ve yazlar serin geçer. Senelik yağış miktarı 540-740 mm arasındadır.

Ekonomi

Balıkesir'in ekonomisi; tarım, turizm, sanayi, ormancılık ve makinacılığa dayanır.

Tarım:Balıkesir, üç iklim kuşağının tesiri altında kaldığı ve verimli topraklara, zengin akarsu kaynaklarına sahip olduğu için, tarım ürünleri çok çeşitlidir.Nüfusun % 80'i tarımla uğraşır. Kıyılarda daha çok zeytin, narenciye, incir, pamuk, elma, armut, ayva ve üzüm yetişir. İç kısımlarda tahıl, baklagiller, pancar, tütün, ayçiçeği, susam, pirinç, her çeşit meyve ve sebze yetiştirilir. En çok yetiştirilen tarım ürünleri; buğday, arpa, mısır ve yulaftır. Türkiye'nin en geniş zeytinlikleri burada olup, memleketimizde elde edilen zeytinin üçte biri bu ilde yetiştirilir.

Alm. Fisch-tran, Fr. Huile de foie de morue, İng. Cod live oil. Morina balıklarından ve çoğunlukla mezgit ailesinden olan diğer bazı balıkların ciğerlerinden elde edilen besleyici bir yağ. Hayvani yağ olan balık yağı, 19. asırda morina hastalığı ile mücadele için kullanılan bir halk ilacıydı. 1914-1922 yılları arasında tıbbi değeri klinik olarak tesbit edildi. Bu değer kendisinde A ve bilhassa D vitamininin varlığına bağlandı. Bu vitaminler yağın çok az bir kısmını teşkil ederler. Vitaminler burada ünite olarak ifade edilir. Bir yağ, gr başına ortalama 1400 İnternasyonal Ünite (İ.Ü.) A vitamini ve 100 İnternasyonal Ünite (İ.Ü.) D vitamini ihtiva eder. Yağın sabunlaşmayan kısımlarında bulunan bu vitaminlerin kaynağı 300 planktonlardır. Bunların yenmesiyle küçük balıklara ve sonra da büyük balıklara geçen vitaminler, balıkların karaciğerinde depolanmaktadır.

Balık yağı, yağ ihtiva eden taze karaciğeri parçaladıktan sonra bekletmek, sıkmak veya suyla, asitle, alkali ile kaynatmak suretiyle elde edilir. Morina balıklarının taze karaciğerinden, morina balıkyağı elde edilir. Bu balıklar İsveç, İngiltere, Kanada, İzlanda, Norveç ve İrlanda kıyılarında veya açık denizlerde yaşamaktadır. Balıklar yakalandıktan sonra karaciğerleri alınır, küçük parçalara bölünür ve tahta fıçılarda bekletilir. Ayrılan yağ aktarılarak alınır. Yine bir süre bekletilerek kolay billurlaşan kısımlarından ayrılır. Böylece soluk sarı renkli, balık kokusunda, berrak bir yağ elde edilir. Yağın % 70’ini oleik ve % 20-23 kadarını palmitik gliseritleri teşkil eder. Diğer yağ asitlerinin miktarı azdır. Fakat bu yağ asitleri balık yağına ayrı bir önem kazandırmaktadır.

Vitamin kaynağı olarak diğer balık yağları da mevcuttur. Halibut (Kalkana benzeyen) balığı, kaya balığı, köpek balığı ve mustelus balıklarının karaciğerlerinin yağları A vitamininin esaslı kaynaklarıdır. Halibut yağı morinanınkine nazaran 10 misli daha etkilidir. Pacomorph balıklarının (Turna, uskumru, kılıç balığı), yağları ise morina balığına nazaran 100 misli daha çok A ve D vitamini ihtiva eder. Balık yağı ihtiva ettiği vitaminlerin bozulmaması için karanlıkta, serin bir yerde ve iyice kapalı kaplarda saklanmalıdır. Vitaminlerinden dolayı kemik hastalıklarında ve genel zafiyet hallerinde kullanılmaktadır.

Önceki
Önceki Konu:
Taşbaskı
Sonraki
Sonraki Konu:
Nevruz

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler: