08/12/2009 20:17
Lozan'da yapılan Lozan Boğazlar Sözleşmesi (24 Temmuz 1923) ile Çanakkale ve İstanbul Boğazları'nın durumu belirlenmişti. Bu sözleşmeye göre, Boğazlardan her türlü gemi geçişinin nasıl olacağı, her iki Boğaz'ın askerden arındırılması, Adalar ve İstanbul için özel bir rejim uygulaması öngörülüyordu. Ayrıca bir Türk temsilcisi başkanlığında kurulacak olan uluslar arası komisyonun, Boğazların yönetiminden sorumlu olması kabul edilmişti. O günkü koşullarda Türkiye, bu antlaşmayı imzalamak zorunda kalmıştı.

Lozan Antlaşması yeni Türkiye için siyasi bir zafer olmasına karşın açık bıraktığı bir nokta vardı. Antlaşmanın Boğazlara ait bölümlerindeki şartlara göre Boğazlar, Türkiye Cumhuriyetinin hükümranlığından ayrılarak askersiz bir bölge olarak kabul ediliyordu. Barış ve savaş zamanlarında ticaret ve savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi serbest bırakılmıştı. Boğazların güvenliği İngiltere, Japonya, Fransa ve İtalya'ya verilmişti.

1936 yılına kadar Boğazların uluslar arası yönetimi Türkiye için bir tehlike oluşturmuyordu. Ancak İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa'da birçok siyasi değişik oldu. Boğazların herhangi bir saldırıya karşı korunmasını üzerine alan devletlerden İtalya, Habeşistan'a saldırdı. Japonya'ysa Milletler Cemiyetinden çekildi. Ayrıca dünya barışının korunması için toplanan konferanslar da bir sonuca varmadan dağılmış, bütün devletler yeniden silahlanmağa başlamıştı.

Siyasi havanın bozulduğunu gören Atatürk, Boğazlar sorununu kesin olarak çözmeye karar verdi. Türk Hükümeti, Milletler Cemiyetine başvurarak Lozan Antlaşması'ndaki Boğazlara ait hükümlerin değiştirilmesini istedi. Bunun üzerine İsviçre'nin Montrö kentinde bir konferans düzenlendi. 20 Temmuz 1936'da Montrö Antlaşması imzalandı.

Montrö Antlaşması'nın esas maddeleri şunlardır:

-Boğazlar kayıtsız şartsız Türk egemenliğine bırakılacak, tahkimat yapmak hakkı tanınacaktır.

-Barış zamanında her devletin ticaret gemileri serbestçe geçebilecek, buna karşın savaşta ve barışta asker ve sivil hava kuvvetlerinin geçmesine izin verilmeyecektir.

-Savaş zamanında eğer Türkiye tarafsız kalmışsa ticaret gemileri geçebilecektir.

-Barış zamanında denizaltı gemileri dışında, savaş gemileri on beş gün önce Türkiye Hükümetine haber verecek, gidecekleri yer, isim, tip ve adetleri bildirilecek ve uçak kullanmamak koşuluyla Boğazlardan geçebileceklerdir.

-Eğer Türkiye savaşa girmişse yalnız tarafsız devletlere ait ticaret gemileri, düşmana hiç bir koşulda yardımda bulunmamak şartıyla serbestçe geçebileceklerdir.

Montrö Konferansında Türk tezinin iyi savunulmuş olması ve Türk isteklerinin meşruluğu, Boğazlar üzerinde kayıtsız şartsız Türk egemenliğinin kurulmasını sağlamıştır.

Önceki
Önceki Konu:
Desibel
Sonraki
Sonraki Konu:
Çağla

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler: