04/10/2014 16:00
Kesif ve taptaze dalları etrafa gölge salan, yapraklan neşe ile cıvıldaşan bir ağaç... Otuz metreye yaklaşan boyu var. Muntazam bir daire şeklindeki gövdesi zümrüt yeşili çimene ölçü ile dikilmiş bir anıt. Üç kişinin el ele verip ancak kucaklayacağı bu gövde enine uygun yüksekliği ile ne kadar zarif görünüyor, öyle bir vakar ve emniyetli oturmuş ki fırtınalara, kasırgalara meydan okuyor sanırsınız. Sordum:

'Nasıl bu kadar boy attın; yıkılmaktan korkmuyor musun? 'Ben mi, dedi, ben toprakta tutunacağım yerleri, oradan alacağım gıda ve kudreti sağlamadan bir santim bile yükselmedim ki. içten gelen, kökten gelen kuvvetle dayanıp yükseldim. Onlar toprak altındadır; görünmez. Fakat asıl kudret oradadır. Ben kuruyuncaya kadar böyle dimdik ve ayaktayım.

Muhitime gölge, neşe ve saadetten başka bir şey vermiyorum ki. Zararlı değilim; neden korkayım?'

Hakikaten öyle ölçülü ve ahenkli büyümüştü ki değme fırtına onu toprağından söküp atamazdı. Biz insanlar cok haksız işler yaparız, idraksiz olanlara, odun gibi adam, deriz. Şu odun kadar aklımız olsa idi nice saman alevi şöhretlerin, nice pamuk ipliğine bağlanan saltanatların, ikballerin hazin akıbetlerine şahit olur muyduk? Aziz ağaç, sen muhitine gölge, neşe ve saadetten ziyade; ders veriyorsun, ders...

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu