08/12/2009 20:18
1938 yılında Magosa’nın Ergazi Köyünde doğdu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu ve Ankara’ da Üroloji ihtisası yaptı. 1976 Genel Seçimlerinde UBP’den Milletvekili seçildi ve 1977’ye kadar Eğitim ve Kültür İşleri Bakanlığı yaptı. 1981 Genel Seçimlerinde yeniden Milletvekili seçildi. 1983 Kasımında Kurulan Kurucu Mecliste görev aldı. 1985 Genel Seçimlerinden sonar Başbakan olarak atandı. İngilizce ve Rumca bilen Dr. Derviş Eroğlu evli ve dört çocuk babasıdır.

18 Aralık 1983 tarihinde UBP Genel Başkanlığına getirilen Dr.Derviş Eroğlu sırasıyle;

Temmuz 1985’te TKP ile ortak I. Eroğlu Hükümetini.

Eylül 1986’da YDP ile ortak II. Eroğlu Hükümetini.

Haziran 1988’de Bağımsızlarla ortak III. Eroğlu Hükümetini.

Mayıs 1990 Milletvekili Seçimlerinden sonra ise IV. Eroğlu Hükümetini kurdu.

12 Aralık 1993 Milletvekilliği Erken Genel Seçimlerinden sonra (Ocak 1994’de) Hükümeti DP-CTP ortaklığına devretti.

Dr. Derviş Eroğlu; 1984-1986-1988-1990-1992 Kurultaylarında tek aday olarak Genel Başkan seçildi. 1994 Yılında yapılan X. Kurultayda ise rakibi karşısında Genel Başkanlık için yarıştı ve % 70’lik bir delege oyu ile yeniden Genel Başkan seçildi.

16 Ağustos 1996 tarihinde UBP-DP koalisyonu oluşmuş ve bu tarihte Dr. Derviş Eroğlu Başkanlığına UBP-DP ortaklık Hükümeti kurulmuştur.

28 Haziran 1998 tarihinde gerçekleştirilen Yerel Seçimlerden birinci parti olarak Ulusal Birlik Partisinin çıkmasını sağlayan Dr. Derviş Eroğlu 6 Aralık 1998 tarihinde gerçekleştirilen Milletvekilliği Genel Seçimlerine Başkanı bulunduğu Ulusal Birlik Partisi’nin seçimlere götürmüş ve %40 oyla seçimlerden Ulusal Birlik Partisi’nin birinci parti olarak çıkmasını sağlamıştır.

30 Aralık 1998 tarihinde TKP ile kendi Başbakanlığında VI. EROĞLU Koalisyon Hükümetini oluşturan Dr. Derviş Eroğlu, 9 Mayıs 1999 tarihinde gerçekleştirilen XII. Olağan Kurultay’da yeniden Ulusal Birlik Partisi Başkanlığına seçilmiştir.

6 Mayıs 2001 tarihinde gerçekleştirilen XIII. Olağan Kurultayda oyların % 70.5 olarak yeniden UBP Genel Başkanı seçilmiştir.

7 Haziran 2001 tarihinde DP ile VII. EROĞLU Koalisyon Hükümetini kurmuştur.

14 Aralık 2003 tarihinde yapılan KKTC Milletvekilliği Genel Seçimleri sonucu Dr. Derviş Eroğlu meclise giren Ana Muhalefet Partisi UBP’nin Genel Başkanıdır.

HAKKINDA YAZILANLAR

KKTC’de 2005 seçim sonuçları/ Ömer BİLGE

Hürriyet 21.02.2005

KKTC’de dün yapılan erken genel seçimlerde, sandıktan CTP çıktı. Talat, yüzde 44.45’e ulaşmasına rağmen koalisyon kurmak zorunda.

KKTC’de 147 bin seçmen 14 ay aradan sonra ikinci kez parlamentosunu ve hükümetini belirlemek üzere dün sandık başına gitti.

Katılım oranının yüzde 80.76 olduğu seçimlerde, son seçimde yüzde 35 oy alan Başbakan Mehmet Ali Talat’ın partisi CTP, oy oranını yüzde 44.45'e çıkardı.

CTP BİR DÜŞTÜ, UBP BİR YÜKSELDİ

Yüksek Seçim Kurulu'ndan (YSK) bu sabah alınan kesin olmayan resmi sonuçlara göre, daha önce 25 milletvekilliği kazandığı açıklanan Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin (CTP) sandalye sayısı 24'e düştü, Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) sandalye sayısı ise 18'den 19'a yükseldi.

Milletvekili sayısındaki durum, Girne sonuçlarında meydana gelen değişiklikten kaynaklandı. Girne'de 5 olarak açıklanan CTP milletvekili sayısı 4'e inerken, UBP'nin 3 olan sandalye sayısı 4'e yükseldi. Demokrat Parti'nin (DP) 6, Barış ve Demokrasi Hareketi'nin (BDH) 1 olan milletvekili sayılarında değişiklik olmadı.

SANDALYE DAĞILIMI

Son açıklamanın ardından 50 üyeli Meclis'te sandalye dağılımı şöyle oldu:

CTP: 24 UBP: 19 DP: 6 BDH: 1

OY ORANI

Sandıkların tamamının açılmasıyla partilerin oy oranları şöyle belirlendi:

Cumhuriyetçi Türk Partisi : 44.45

Ulusal Birlik Partisi: 31.71

Demokrat Parti: 13.49

Barış ve Demokrasi Hareketi: 5.81

Toplumcu Kurtuluş Partisi: 2.41

Yeni Parti: 1.60

Milliyetçi Adalet Partisi: 0.52

Xxxx

KIBRISLI KURBANLAR

Adem Yavuz Arslan

Aksiyon 28 Ekim 2000

İkinci Dünya Savaşı sırasında kaybettiği babasının izini arayan Kıbrıslı bir Türk, tarihi bir olaya da ışık tuttu: Nazi kurbanı Türkler. Aralarında KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu'nun babasının da bulunduğu Kıbrıs Türkleri İngiliz Ordusu'nda Almanlara karşı savaşmış, bir kısmı şehit olmuş ve mezarları da Mısır'dan Çek Cumhuriyeti'ne kadar değişik ülkelere dağılmıştı

Dünya tarihinin en kanlı savaşı olarak kayıtlara geçen 2. Dünya Savaşı'nın üzerinden yaklaşık 60 yıl geçti ancak savaşın kayıplarıyla ilgili her gün yeni bilgiler ortaya çıkmaya devam ediyor. Tarihi kayıtlara göre Türkiye 2. Dünya Savaşı'na katılmamıştı. Ancak gün yüzüne çıkan gerçekler katılmadığımızı sandığımız bir savaşın, aslında çok sayıda Türk'ün hayatını kaybetmesine ya da esir kamplarına düşmesine neden olduğunu gösteriyordu. Gün yüzüne çıkan tarihi kayıtlara göre özellikle Rus Ordusu saflarında Almanlara karşı savaşmış ve esir kamplarına düşmüş 450 bin civarında Türk vardı. Savaşın sonunda da 110 bin Türk esir kamplarından Ruslara teslim edilmiş ve iadenin ardından bu Türklerin kurşuna dizildikleri haberi gelmişti. Aradan geçen zaman içerisinde 2. Dünya Savaşı sırasında kayıplarımızın bunlarla da sınırlı olmadığı ortaya çıktı. Londra'da yaşayan Ayten Bekir isimli Kıbrıslı Türk'ün İngiliz Ordusu'nda yer aldığını duyduğu babasının mezarını aramaya koyulmasıyla başlayan süreçte tarihi bir gerçek daha ortaya çıktı: Sayıları tam olarak bilinmemekle birlikte Kıbrıslı Türkler İngiliz Ordusu'nda Nazi Almanya'sına karşı savaşmıştı. İngiliz, Rum ve Türk askerlerinden oluşan Kıbrıs Alayı'na (Cyprus Regiment) mensup ve elde edilen bilgilere göre 66'sı şehit olan Türk askerlerinin mezarları Mısır'dan Çek Cumhuriyeti'ne kadar değişik ülkelerde kimsesiz ve sahipsiz olarak bulunuyordu

Yıllar süren arayış

Herşey aslında Londra'da yaşayan Ayten Bekir ve kızkardeşlerinin, kendileri çocukken İngiliz Ordusu'na katıldığını duydukları babalarının mezarlarını araştırmaya başlamasıyla start almış oldu. Ayten Bekir, Kuzey Kıbrıs Esentepe'de yaşayan bir Türk ailesinin çocuğuydu ve kendisi çok küçükken, babası İngiliz Ordusu'nun Kıbrıs Birliği'nde 2. Dünya Savaşı'na katılmıştı. 1940 yılında İngiliz Ordusu'na katılan ve 1941 yılında Esentepe'deki ailesine şehit olduğu bildirilen Hasan Bekir'in nereye gömüldüğü de ailesine bildirilmemişti. Babası şehit olduğunda henüz 6 yaşında olan Ayten Bekir kardeşleri ile birlikte babasının mezarını aramaya başlar. Savaştan sonra köye geri dönmeyi başaranlara babalarının akıbetini sorar ve babasının esir düştüğünü, Alman askerlerine karşı geldiği için tüfek kabzasıyla dövülerek hastanelik edildiğini ve hastaneye kaldırıldıktan sonra yaşamını yitirdiğini öğrenir.

Bu olaydan beş yıl sonra annelerini de genç yaşta kaybettiklerini anlatan Ayten, biraz büyüdükten sonra ve özellikle Londra'ya geldikten sonra da babasının mezarını bulmak için uğraştığını söylüyor: "Almanya'ya giden herkesten yardımcı olmalarını istedim. Hiç peşini bırakmadım. Sonunda torunlarım bu işin peşine düştü. Mezarın Almanya'da değil Çek Cumhuriyeti'nde olduğunu öğrendiler."

Ayten Bekir'in torunları Seniha ve Tunç ısrarlı araştırmaları sonucunda dedeleri Hasan Bekir'in mezarının Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da Savaş Mezarlığı'nda yer aldığını tespit ederler. Yıllar süren arayış mutlu sonla bitmiştir: "Hemen Prag'a gittik. Sadece Savaş Mezarlığı diye bir yer duymuştuk ve iki gün orada kalarak mezarı bulmaya çalıştık. 2. günün sonunda babamızın mezarına ulaştık. Neredeyse 60 yıl sonra babamın mezarına kavuşmak bizim için büyük sevinç oldu. Hem sevindik hem ağladık. Babamız şehit olduğunda ben çocuktum. Olayları hayal meyal hatırlıyorum" diyor.

Mezarlıkta sadece Türklerin değil, Kıbrıslı Rum ve diğer ülkelerden gelen yüzlerce İngiliz askerinin de yattığını anlatan Ayten Bekir "Oraya gittiğimiz günlerde büyük törenler yapılmış. Biz ona yetişemedik. Ancak bütün mezarların üzerinde mumlar ve çiçekler vardı. Aileleri bilinmeyen mezarlar da tertemiz ve bakımlıydı. Ancak onlara mum ya da çiçek koyacak birileri yok. O nedenle tüm Kıbrıslı Türklere çağrıda bulunmak istiyorum. Savaşta ölen yakınlarını bulsunlar, mezarlarımıza sahip çıkalım" diyor.

Aralanan sır perdesi

Ayten Bekir'in babasının mezarını bulmasıyla harekete geçen Londra'daki Kıbrıs Türk Merkezi kayıp askerlerden 66'sının mezarlarına uzun çalışmalardan sonra ulaştı. Çalışmayı, Londra Kıbrıs Türk Merkezi tarafından çıkarılan Toplum Postası'ndan Artun Göksan yaptı. Göksan, İngiliz arşivlerinde yaptığı çalışmanın sonunda, aralarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Derviş Eroğlu'nun şehit babası İzzet Derviş'in (1943'te şehit düştü ve kabri halen Polonya 'da Krakow Rakowicki Mezarlığı'nda) de bulunduğu 66 Türk askerinin mezarlarını tespit etti. Çalışmayı yürüten Göksan bu olayın Kıbrıs Türk tarihinde çok önemli bir yer tuttuğuna işaret ediyor: "Bu olay Kıbrıs Türk tarihinde çok önemli bir yer tutmasına rağmen hiç bir tarih kitabında ya da yazılı bir belgede yer almıyor. Adeta yok olmaya terk edilmiş bir miras. O dönemin koşullarında İkinci Dünya Savaşı'na katılan bir çok Kıbrıslı (ki o zaman Türk—Rum ayrımı da yoktu, herkes Kıbrıslı olarak İngilizler'in yanında savaşa katılıyordu) aradan geçen bunca zamana rağmen ne yazık ki aranıp sorulmamış, birkaç kişinin özel çabaları dışında kimse konuyla ilgilenmemiş. Ancak kişisel birtakım girişimler dışında bu insanlara yönelik resmi ya da farklı bir yaklaşım gösterildiğini duymadım" diyor.

Ayten Bekir'in babasının mezarını bulduğu bilgisinden hareket eden Göksan, İngiliz Commonwelth arşivlerinde yaptığı araştırmalar sonucunda kayıp askerlerin yerlerini tespit etti. Bu çalışmanın sonucunda bir çok ailenin şehitlerini bulduğunu söyleyen Artun Göksan "Bu çalışmamızdan sonra şehitlerinin mezarlarını öğrenen insanlar gördük. Kıbrıs küçük bir yer. O dönemde savaşa katılıp da geri dönmeyen insanların evlatları, akrabaları, en azından köylüleri Londra'da, Avustralya'da, Kıbrıs'ta yaşam sürüyor. Bu insanlar birinci derecede yakınlarının 2. Dünya Savaşı sırasında şehit düştüğünü bilmiyor" diyor.

İtalya'dan Mısır'a kayıp Türkler

Ayten Bekir'in babasının mezarını bulmasının ardından harekete geçen Londra'daki Kıbrıs Türk Merkezi ve merkezin çıkardığı haftalık Londra Toplum Postası, 2. Dünya Savaşı'nda İngiliz Ordusu'nun Kıbrıs Birliği'nde şehit düşen 66 Türk askerinin isimlerini ve künyelerini tek tek tespit etti. 2. Dünya Savaşı'nda şehit olan 66 Kıbrıslı Türk dünyanın değişik yerlerindeki savaş mezarlıklarında yatıyorlar. Kıbrıslı Türklerden olan ve İngiliz Ordusu'nun Kıbrıs Birliği'nde yer alan şehitlerin bazılarının isimleri ise şöyle: Ahmet Halil (1943) Yunanistan da Phaleron Savaş Mezarlığı'nda, Ali Hüseyin (1941) Atina Savaş Mezarlığı'nda, Ali Mehmet (1946) Lefkoşe Savaş Mezarlığı'nda, B. Cemal (1944) İtalya Ancona Savaş Mezarlığı'nda, Ali İsmail (1941) Prag Savaş Mezarlığı'nda, Ali Rıza İbrahim (1945) Atina Savaş Mezarlığı'nda, A. İzzet (1944) İtalya Cassino Savaş Mezarlığı'nda, A. Mehmet (1947) Mısır Moascar Mezarlığı'nda, Osman Hasan (1943) İsrail'de Ramleh Savaş Mezarlığı'nda, Salih İbrahim (1942) Almanya'nın Brandenburg Berlin Savaş Mezarlığı'nda yatıyor ve bir çoğundan da kendi yakınlarının dahi haberi yok.

Katılmadığımızı sandığımız savaşın ağır faturası

Dünya tarihinin en acımasız ve en kanlı savaşı olarak kayıtlara geçen 2. Dünya Savaşı ile ilgili tarihi vesikalar günyüzüne çıktıkça katılmadığımızı sandığımız savaşın bizler için bilinenden çok daha fazla kayıplara yol açtığı ortaya çıkıyor. Kayıp 66 Türk askerinin bulunması gibi yıllar sonra günyüzüne çıkan bir başka gerçek de Ruslara iade edildikten sonra Türk makamlarının gözleri önünde kurşuna dizilen Kafkas Türkleri. 2. Dünya Savaşı'nı müteakip yapılan Yalta Konferansı'nda Avrupa'da esir olan bütün eski Sovyet vatandaşlarının iadesi kararı alınmıştı. Amerikan ve Fransız savaş kayıtları üzerine araştırma yapan Kanadalı yazar James Bacque ve yardımcısının bulduğu tarihi vesikalar 40 yıl saklanan acı gerçeklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Time dergisinin 'utandıran sır' olarak sayfalarına taşıdığı tarihi gerçek ise şuydu; Müttefiklerin kontrolündeki esir kamplarında bulunan 5 milyon Alman askeri Batılı komutanların umursamazlıkları yüzünden ölüme terk edilmişti. Esir kamplarında soğuk ve bulaşıcı hastalıktan ölen Alman askerlerinin sayısı 1941 Haziran'ı ile 1945 Nisan'ı arasında tüm Batı Cephesi'nde Almanlarca öldürülenlerin sayısına eşitti. Kanadalı tarihçi James Bacque'nin ortaya çıkardığı bu gerçeğin bize bakan yönü ise bu esirler arasında bulunan Türkler. Savaşa Kızılordu saflarında başlayıp daha sonra Almanlar'a esir düşen ve ardından da kendi gönüllü lejyonunu kurup Sovyetler'e karşı savaşan Türkler Yalta Konferansı kararlarına göre Sovyetler'e iade edileceklerdi. Türkler için bu ölüm demekti çünkü Ruslar tarafından çoktan haklarında ölüm kararı çıkmıştı. Rakamlar kesin olmamakla birlikte 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde 450 bin civarında Türk vardı ve bu Türkler Ruslar'a iade edilmek istemiyor ve Türk Elçiliklerine başvuruyorlardı.

İtalya, Belçika, İsviçre ve Almanya'nın güneyinde Kızılhaç denetimindeki kamplarda tutulan Türkler hakkında Potsdam Konferansı sonuçlarına göre Amerika ve Rusya arasında yapılan anlaşma gereğince Rusya'ya iade edilme kararı alınır. Merhum gazeteci ve parlamenter Ziyad Ebuzziya'nın aktardıklarına göre Viyana yakınlarında 128 Azerbaycanlı kendilerini ateşe vererek intihar eder bu kararı protesto etmek için. Bu olayın Amerika'da duyulmasının ardından ise iade kararı iptal edilir ancak o ana kadar Rusya'ya 110 bin Türk teslim edilmiştir bile. Yine kayıtlara göre 28 Mayıs 1945 günü, kadın ve çocuklarla birlikte 7000 Kuzey Kafkasyalı Rus ordusuna teslim edilmişti.

Yine tarih sayfaları arasında yer alan ve gün yüzüne çıkamayan bir başka gerçek ise şöyle: Savaş sonunda Rusya, Türkiye ile olan saldırmazlık paktını tek taraflı iptal ederek Türkiye'den toprak talebinde bulunmuştur. Gergin günler yaşanmaktadır. Devrin Basın Yayın Umum Müdürü Selim Sarper ile görüşen Sovyetler Birliği'nin Ankara Büyükelçisi Vinagradof, 'Stalin'in saldırmazlık anlaşmasını yenileyeceğini haber verir. Selim Sarper derhal İsmet Paşa'ya haber vermek ister. Elçi "İsmet Paşa' ya haber verirken siz de Sovyetler Birliği'ne bir jest yapın" der. Selim Sarper " Ne yapalım der?" Elçi; "Sizdeki Rus vatan hainlerini bize verin" şeklinde cevaplar. Selim Sarper de "Siz de sizdeki Türk vatan hainlerini verin" der ve karşılıklı el sıkışılır. Sarper'in 'vatan haini' olarak bahsettiği komünizmi savunan 15 gençtir. Basın Yayın Umum Müdürü Selim Sarper Çankaya Köşkü'ne çıkarak İsmet Paşa'ya anlatır olayları. İsmet Paşa , "Teslimat işini Başbakanlığa yahut Hariciye'ye haber verirsek bürokratik işler olur ve uzar" deyince kamplara 'hazır olun' talimatı verilir. Sınıra en yakın kamp olan Yozgat Kampı'nda kalan bin 100 Türk Iğdır'dan Rusya'ya geçiş veren Boran Köprüsü'nde Ruslar'a teslim edilir. Rus tarafına adım atar atmazda da Türk yetkililerin gözü önünde kurşuna dizilirler.

Gerek İngiliz Ordusu saflarında savaşarak hayatını kaybeden ve çok kısa süre öncesine kadar mezarlarının dahi nerede olduğu bilinmeyen Türkler, gerekse Rus Ordusu içinde değişik cephelerde savaşmış, savaş esiri olmuş ve savaş sonrasında kurşuna dizilmiş Türkler, 2. Dünya Savaşı'nın bizi bizzat ilgilendiren ancak tarih kitaplarımıza girmemiş gerçekler olarak tarihin sayfaları arasında duruyor.

X

ULUSAL BİRLİK PARTİSİ'NİN KRONOLOJİK CETVELİ

1. Ulusal Birlik Partisi 11 Ekim 1975 günü Rauf Raif Denktaş ile 51 arkadaşı tarafından kurulmuş bir Kitle Partisidir.

2. Kuruluşundan bugüne görev yapan genel Başkanlar.

a. Rauf R. Denktaş : 11/10/1975–3/7/1976

b. Nejat Konuk : 3/ 7/ 1976–2/3/1978

c. Osman Örek : 18/4/1978–7/1/1979

d. Mustafa Çağatay : 7/1/1979–30/11/1983

e. Dr. Derviş Eroğlu : 18/12/1983–

3. 1976’dan buyana kurulan Hükümetler.

a. Temmuz 1976 Mart 1978 Başbakan Nejat Konuk

b. Mart 1978 Aralık 1978 Başbakan Osman Örek

c. Aralık 1978 Mart 1982 Başbakan Mustafa Çağatay

d. Mart 1982 Aralık 1983 UBP+ DHP Koalisyon Hükümeti Başbakan Mustafa Çağatay.

e. Aralık 1983 Temmuz 1985 UBP + Kurucu Meclis Hükümeti Başbakan Nejat Konuk(Bağımsız)

f. Temmuz 1985 Eylül 1986 UBP+TKP Koalisyon Başbakanı Dr. Derviş Eroğlu.

g. Eylül 1986 Mart 1988, UBP+YDP Koalisyonu Başbakan Dr. Derviş Eroğlu

h. Mart 1988- Haziran 1990 Başbakan Dr. Derviş Eroğlu

i. Haziran 1990 Ocak 1994. Dr. Derviş Eroğlu

j. Ocak 1994 1996 : DP+CTP Koalisyonları I, II ve III. Hükümetleri

k. 16 Ağustos 1996 Dr. Derviş Eroğlu Başkanlığında UBP-DP Koalisyon Hükümeti.

l. 30 Aralık 1998 Dr. Derviş Eroğlu Başkanlığında UBP+TKP Koalisyon Hükümeti.

m. 7 Haziran 2001 Dr. Derviş Eroğlu Başkanlığında UBP-DP Koalisyonu olarak kurulan VII. EROĞLU Hükümeti.

Önceki
Önceki Konu:
Naim Tirali

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu