08/12/2009 20:18
Kendi dilinden hayatı

Ben DOĞAN KATIRCIOĞLU.

Babam Fahri ile annem Zeynep Sultan’ın büyük aşklarının meyvesiyim.

Babamın anı defterinde yazar:

“Bugün 24 Mayıs 1935 Cuma. Eşim Zeynep Sultanım, oğlumuz Doğan’ı bana armağan etti. Bahtı açık olsun Doğanımın... ”

1864 yılında Ankara, Güdül, Yeşilöz Köyü’nden, İstanbul Sultanahmet’e göç eden aile ocağımın Alemdar Nüfus Müdürlüğü’ndeki kütüğünde dördüncü kuşağında kayıtlıyım. Sıra numaram: 22.

Onun için ben derim ki:

“Altımız mermer, üstümüz mermer, Bize Sultanahmetli derler.”

Öğrenime Tavukçu Sokağı’ndaki 2. İlkokul’da başladım. Ankara Caddesi’ndeki 4. İlkokul’dan mezun oldum (1948). Cağaloğlu Ortaokulu (1948-1949) ve İstanbul Erkek Lisesi (İEL)’nin (1949-1956) ardından Yüksek Gazetecilik ve Ticaret Okulu’ndan (1957) mezun oldum. Hem çalıştım hem de okudum. İEL’de öğretmenlerim “Hayvanın açından, insanın alçağından kork!” dediler.

Gazeteci Selim Ragıp Emeç’in “Son Posta” dergâhında, Mustafa Yücel Öğretmenin “Yazı Hey’eti” katında yetiştim. Ustalarım bana “iti ısıran adamın peşinden koşmayı değil, olayların içindeki bit yeniğini” gösterdiler. “Yazmamayı değil yazmayı” salık verdiler.

Benim esas okulum, bugün tarih olan, adına kitaplarda “Bizim Yokuş” denilen “Babıâli”dir. İnsan sevdalısı, erişilmez ustalarımdır... Öğretmenlerimin az mı emeği var bende...

1954 yılında gazeteciliğe ilk adımımı rahmetli “Arap Necmi (Erkmen)’in Türk Telgraf Ajansı “Türktel”de attım. Spor muhabir stajyeri olarak. 8 Ağustos 1957 günü Son Posta Gazetesi’nde ustam Orhan Erinç’in yanında polis - adliye muhabiri oldum. 1979 yılında Basın Şeref Kartı ile ödüllendim. 8 Kasım 1960 günü 53. dönem Yd. Sb. Öğretmen oldum. İki yıl sonunda hem üsteğmen hem de öğretmen olarak terhis oldum. Gece Postası, Haber Gazetesi (Sorumlu Yazı İşleri Müdürü), Foto Spor Dergisi, Günaydın, Hürriyet, Son Havadis, Akşam, Bugün, Bulvar, Cumhuriyet, Milliyet gazetelerinde muhabir, foto muhabiri ve yazar olarak çalıştım.

1965 yılının baharında Zonguldak maden ocaklarındaki kanlı olayları izlemek için yola çıktım. Üzülmez İnsan Gücü Ocağı’nda 21 gün süren kurstan “taban amelesi” olarak mezun oldum. Diploma aldım. Olayların ilk çıktığı Karadon Ocağı’nda 2 milyon 442 bin 459 Sosyal Sigortalar sicil numarası ile iki ay taban amelesi olarak çalıştım. Olayları çıkaran komünistleri (!) aradım. İçişleri Bakanı İsmail Hakkı Akdoğan, direnişçi iki işçinin öldürüldüğü olaylara kesin teşhis koymuştu:

“Bunları yapanlar komünistlerdir.”

Haber, röportaj, seri röportaj, fotoğraf dallarında çeşitli ödüller aldım. İlk ödülüm, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) “Gümüş Kalem” armağanıdır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ndeki (TGC) ödüllerim onu takip etti. Yirmi üç ödül sahibiyim. 1971 yılında gene TGS tarafından ikinci kez sekiz arkadaşım ile birlikte “Dayanışma Ödülü” ile ödüllendirildim. En son aldığım ödül “Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü 2007”

Meral Hanımla evliyim. Odhan ile Okhan adlarında iki oğlum var. Bir de torunum Batuhan. Odhan, oğlumun oğlu. Altıncı göbek İstanbullu (Sultanahmetli) Batuhan...

Kitaplarım var: Olur Böyle Vak’alar (5 Baskı), Yer Altında Sesler Var, Olmaz Böyle Vak’alar, Her Mevsim Kadın (3 baskı), Aşka Veda, Kerizname (2 baskı), Ayıp Sokağı’nda Aşk (2 baskı), Hayvanname (2 baskı), Okulname.

Gazeteci olmaktan, daha doğrusu -eğer bu pâyeyi hak etmişsem- “gazeteci doğmaktan” çok memnunum. Frenklerin deyişiyle “reenkarnasyon”, atalarımızın ifadesiyle de “tenasüh” (ruh göçü) gerçekten varsa bu dünyaya bir dahaki gelişimde yine gazeteci olmak isterim.

ESERLERİ

1.Olur Böyle Vak'alar

Doğan Katırcıoğlu

Yaz Yayınları

Avukat arkadaşımın çok beğendiği haber Doğan Katırcıoğlu'nun "Silah kaçakçılığı davasında savunma avukatlarının sayısı sanıklardan fazla başlığı taşıyordu. Ve gerçek gazetecilik ne demektir?" sorusuna cevap verebilecek türdendi. Belki gözden kaçmıştır diye köşeme alıyorum. -İlhan Selçuk-

Zaman zaman küçümsenerek bakılan (Ne büyük haksızlık) polis-adliye haberlerinin gerçekte sosyal, siyasal ve ekonomik boyutları olduğunu, bu yönlerin de gözardı edilmemesi gerektiğini kitabınla belgelemiş de oluyorsun. -Orhan Erinç-

Doğan kitabında 1950-1960 arası İstanbul'da geçen önemli olayları anlatırken, polis-gazeteci ilişkilerini de çalışma yöntemlerini de irdeleyip, hatta eleştiriyor. -Hasan Pulur-

Önceki
Önceki Konu:
Corinne Lütfü
Sonraki
Sonraki Konu:
Rahmi Erdem

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu