03/10/2014 15:00
Belki siz yukarda açıkladığım becerilerden bir kısmına sahipsiniz ve diğer birkaçına yoğunlaşmalısınız. Sadece uygulamayla birlikte, bunların çoğunun, tıpkı bisiklete binmek gibi sizin ikinci doğanız olacağını bilmelisiniz. Fakat ustalığa bir gecede erişilmez. İki tekerleğin üstünde sokakta gezmeden önce oldukça deneme ve yanılma sürecinden geçtiğinizi unutmayın.
İşte bu işin birkaç püf noktası daha:
1. Konunuzu önemseyin -gerçekten önemseyin. Tutku halka yapılan iyi konuşmaların başlangıç noktasıdır. Peggy Noonan, Başkan Reagan'ın ünlü konuşma yazarı, bir konuşmayı tıpkı "şiir" olarak tanımlıyor: ritim, ahenk, hayal gücü, akışkan! Bu bize tıpkı çocuklar gibi sözcüklerin de en kasvetli bir kalbi bile dans ettirecek güce sahip olduğunu anımsatıyor".
Dolayısıyla sizi fazlasıyla etkileyen bir konuyu seçin, bu başkalarıyla paylaşmayı istediğiniz çünkü kuvvetle, sizin bilginizden faydalanabileceklerini bildiğiniz bir konu olmalı. Heyecanınız bunu yansıtacaktır ve izlediğiniz noktalar daha kolaylıkla açıklanacaktır.
Churchill'in, "Ayağa kalkmadan önce ne söyleyeceklerini bilmiyorlar, konuştuklarında, ne söylediklerini bilmiyorlar; ve oturduklarında ne söylemiş olduklarını bilmiyorlar" dediği konuşmacılardan olmayın.

2. Kısa tutun. Dinleyiciyi etkilemenin en iyi yolu erken bitirmektir. James Roosevelt, FDR'nin oğlu, "babam konuşma yapmak hakkında bana bu öğüdü verdi" dedi: "Samimi ol... Kısa ol... Tutarlı ol". Unutmayın, elektronik çağda, çoğu kişinin dikkat aralığı tıpkı bir anlık flaşı andırır. Dolayısıyla, Büyük Fikrinizi bildiğinizden emin olun, buna güçlü, iyi vurun, kuvvetli bitirin ve maksimum etki için bunu kısa tutun. Dinleyicilere zihinlerinde gezinmeleri için daha çok fırsat tanıdığınız ölçüde, sizi daha fazla takdir edecekler ve söylediklerinizi anımsayacaklardır.
3. Arazi mayınlarının nerede olduğunu bulun -ve bunlardan sakının. Aynı gruba kimi^ konuştuğunu bulun ve onlara neyin işe yaradığını neyi farklı yapmaları gerektiğini sorun. Tamamıyla audio visual unsurlara mı gereksinim duyarsınız? Ya da bu sadece olguları tercih edecek daha çok entelektüel bir grup mu? Ağırlayan tarafın saygın bir sunuş vereceğine güvenilebilir mi? (Aksi takdirde, kendisi için bir tane yazmayı isteyebilirsiniz)
4. Hafıza ipuçlarından yararlanın. Mesajınızı güçlü biçimde aktarmak için geniş örnekler kullandığınız takdirde, dikkatleri yüksek tutabilir insanlara mesajınızı anımsamaları için yardım edebilirsiniz. Benzer biçimde istatistikler, nadiren kullanıldığında ve basit biçimde sunulduğunda, mesajınıza etkinlik ve güven katabilir. Karşılaştırmalar dinleyicilerinizin çeşitli opsiyonları hızla ve mantıklı biçimde değerlendirmesine yardım edebilir ve tanıklıklar- güvenilir insanların kişisel hikâyeleri mesajınızın daha fazla hatırlanmasını ve inandırıcı olmasını sağlayabilir.
5. Kötü görsel destekler hiç olmamasından daha kötüdür.
Dinleyicilerinizin görsel destek unsurlarınızdan etkileneceği kesindir -fakat bu iyi bir izlenim olacak mıdır? Görsel destekler, iyi yapıldığı takdirde, sizin güvenli, profesyonel ve ikna edici görünmenize yardım edebilir. Fakat zayıf biçimde uygulandığında, sözcüklerinizle gerçekleştirmeyi denediğiniz her şeyle çatışabilir.

En yaygın hata bir imaja çok fazla bilgi iliştirilmesidir. Her bir görsel destek bir fikre odaklanmalıdır. Bir diğer yaygın hata ise görsel desteği bir ipucu kartı olarak kullanmak ve bilgiyi okumaktır. Dinleyiciler sizin konuşabileceğinden daha hızlı okuyabildiği için bu sıkıcıdır
Üçüncü bir hata da yanlış tür görsel desteği kullanmaktır. Açılır kapanır kartonlar ve beyaz tahtalar ufak, resmi olmayan gruplarla en iyileridir. Yüksek dialar orta çaplı gruplar için iyidir ve slaytlar genelde geniş, resmi dinleyici kitlesinden en iyi tepkiyi alır.

6. Konuşmanızın amacını beyninize kazıyın. Konuşmanızın "neden?" -Büyük Fikrini-, bir cümlede özetleyin, bunu üçe-beş bir karta yazın ve konuşmanızı hazırlarken bunu önünüzde tutun. Bu yazdığınız ve uyguladığınız müddetçe sizi doğru yolda tutacaktır.
7. Kendinizi haklı gösterin. Eamon de Valera, İrlandalı bir siyasi tahrikçi, bir keresinde konuşma yaparken tutuklanmış ve hapse konmuştu. Bir yıl sonra serbest bırakıldığında aynı yerde bir toplantı düzenledi ve şöyle başladı, "tıpkı sözlerim yarıda kesildiğinde söylediğim gibi..."
Bu tür bir müdahaleye katlanmak zorunda kalmayacağınızı umut ediyorum. Fakat er ay da geç olasılıkla diğer beklenmedik olaylarla, örneğin elektrik kesilmesi,- deprem, audio visual tesisatın kırılması ya da başlıca bir rahatsızlık verici bir olayla -örneğin dinleyicilerden birinin kalp krizi geçirmesi -karşılaşacaksınız. Konumunuzu korumanın anahtarı konsantrasyonunuzu kaybetmeyecek kadar, diğer herkes geçici olarak bunu yapsa bile, sunumunuzu çok iyi bilmenizdir.
Bir gün Florida'da bir hotel balo salonunda geniş bir dinleyici kitlesine konuşma yapıyordum ve elektrikler eksildi -tamamen! Hepimiz, birkaç yüz kişi ve ben tam bir karanlıkta kaldık. Ben konuşmamı sanki hiçbir şey olmamış gibi sürdürdüm. Birkaç dakika sonra -ve tam da "yukardan bir işaret" bekleyen bir karakterden söz ediyordum ışıklar yandı. Dinleyiciler, sanki her şeyi ben düzenlemişim gibi bunu coşkuyla karşıladı. Ve ben de şüphesiz son derece rahatladım. Cüret etmem bana puan kazandırmıştı.
8. Duraksamanın canlandırdığını unutmayın. Sessizliğin tatlı sesi, duraksamanın gücü herhangi bir konuşmada ustalıkla kullanılabilir. Duraksamalar gerçekte boş alanlar değildir. Bunun yerine, bunlar dinleyicilerin sizin sözlerinize kendi düşünceleriyle, imaj ve duygularıyla yanıt vermesi için fırsatlardır.
Dinleyiciler sanki sözlü olarak ateşe tutulduklarım hissettiklerinde buna olumsuz tepki verir. Fakat duraksamalar onlara söylenenleri düşünmek ve özümsemek için zaman tanır -ve size de en ilginç noktalara dikkat çekme şansını verir.
Eğer siz doğal olarak hızlı Ve ritime eğilimliyseniz, konuşmanızın içine Duraksamak ya da Yavaşlamak için yazılı hatırlatıcı notlar koyun. Mark Twain "doğru sözcük etkin olabilir" dedi, "fakat hiçbir sözcük doğru zamanlanan bir duraksama kadar etkin olmamıştır".
9. Hafifletin. En ciddi konuşmalarda bile (örneğin nükleer savaş tehdidi ya da AIDSin yayılması), mizah hayati önem taşır. Bu belirli noktaları vurgulayabilir, gerilimi azaltabilir, baskıyı hafifletebilir ve ikna etmeye güçlendirebilir. Bir sunumun tamamlanması için mizaha gerek duyulur.
Fakat bunu yapmanın yanlış ve doğru yolu vardır. Birçok konuşmacı bir şakayla başlar -ve bu tek başına böyle yapmamak için bir sebep olabilir. Mizahınızı, dinleyicileriniz kim olduğunuza, nasıl konuştuğunuza ve ne söyleyeceğinize uyumlandıktan sonraya saklamanız daha iyi olabilir.
Mizahı kullanmaya dair birkaç öneri:
Hikâyeleriniz yeni olmalı ve detayları da söz konusu duruma ve dinleyicilere uygun kılmalısınız. Susan RoAne, ünlü bir konuşmacı ve How To WorkA Room yazan, mizahı seçmek için AT&T kuralını öneriyor: Bu uygun mudur? Bu keyifli midir? Ve bu Zamanlı mıdır?
Kendini kolayca açıklayan malzemeleri seçin. "O dedi" gibi ifadeleri kullanmayın. Bunun yerine, kişilikleri birbiriyle konuşurken şâhıslandım.
Konuşmanızı kendi malzemenize gülerek sürdürmeyin fakat dinleyicilere, gözünüzde bir ışıltıyla ve konuştukça belli belirsiz bir neşeyle eğlendirici malzemenin yakında olduğu işaretini verin.
Tekrarlayın....ve tekrarlayın...ve tekrarlayın!
10. Bitirme çizgi de zaman kaybetmeyin. İyi konuşmacılar sonun da en az başlangıç kadar - ve belki de daha fazla önemli olduğunu anlar. Bu çn iyi düşüncelerinizi, sözcükleriniz, imajlarınızı toplamak ve bunları dinleyicilerin kolektif beynine silinmez biçimde yazmak için size verilen bir şanstır.

Önceki
Önceki Konu:
Endişe
Sonraki
Sonraki Konu:
Aşk Acısı

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler: