25/02/2014 9:30
son devir Osmanlı âlimlerinden. Osmanlı Devletinin yüz onuncu şeyhülislâmıdır. İsmi Hasan Fehmi olup, babasıOsman Efendidir. 1795 (H. 1210) senesinde Konya’nın Ilgın ilçesinde doğdu. 1881 (H. 1298) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti. Cennet-ül-Bakî’ Kabristanındadır.

Küçük yaştan îtibâren ilim tahsiline ilgi duyup, Konyaya giden Hasan Fehmi Efendi, tahsilini Konya’da yaptı. Devâm ettiği okulun derslerini başarıyla bitirip, icâzet (diploma) aldıktan sonra, Amasya’dan Konya’ya gelen Kara Halil Efendi ile birlikte İstanbul’a geldi. Vidinli Mustafa Efendinin derslerine devâm etti. Açılan rüûs (diploma) imtihânını birincilikle kazandı. Ayasofya Câmiinde ders vermeye başladı. 1847 (H. 1263) senesinde Hâric rütbesiyle Feth-ul-Gâzî Medresesine müderris tâyin edildi. Çeşitli medreselerde de müderrislik yapıp, ilim öğrettikten sonra, Sahn-ı Semân (Fâtih) Medreselerinde müderris oldu. Birçok talebe yetiştirdi. Vakfiyesinde sâdece şeyhülislâmların ders okutabileceği şart koşulmuş olan Bâyezîd Medresesinde ders vekîli olarak vazîfe aldı. 1861 (H. 1277) senesinde Sultan Abdülazîz Hanın pâdişâh olmasından sonra Pâdişâh’a hoca olup, “Câmiurriyâseteyn” ünvânına sâhib oldu. Sultan Abdülazîz Hanın Mısır seyâhatine katıldı. Câmi-ül-Ezher’in (Ezher Üniversitesinin) meşhur âlimi Şeyh Saka hazretleriyle görüşüp sohbet etti. Mısır âlimleri onun ilimdeki yüksekliğini takdir ettiler. 1867 senesinde Anadolu, arkasından da Rumeli kazaskeri oldu. Şeyhülislâm El-Hâc Mehmed Refik Efendinin şeyhülislâmlıktan ayrılması üzerine, 1868 senesinde şeyhülislâmlık makâmına getirildi.

Şeyhülislâmlığı sırasında çeşitli kılıklara girerek İslâmiyeti içerden yıkmaya ve Müslümanları doğru yoldan ayırmaya çalışan din düşmanlarına karşı mücâdele verdi. Zamânın sadrâzamı (başbakanı) Âlî Paşa tarafından İstanbul’a getirilerek vazîfe verilen, Dârülfünûn’un (İstanbul Üniversitesi) açılışında ve başka zamanlarda verdiği konferanslarda İslâmiyete saldıran ve din düşmanlığını ortaya koyan Cemâleddîn-i Efgânî’ye cevaplar verdi. Verdiği fetvâ ile Cemâleddîn-i Efgânî’nin doğru yoldan ayrıldığını ve küfre gittiğini ortaya koydu. Âlî Paşa, Efgânî’yi İstanbul’dan çıkarmaya mecbur kaldı.

Beş yıl 2 ay 10 gün şeyhülislâmlık vazîfesini yürüten Hasan Fehmi Efendi, 1871 senesinde şeyhülislâmlıktan ayrıldı. 1874 senesinde ikinci defâ şeyhülislâmlığa getirildi. 1876 senesinde bu vazîfeden tekrar ayrılarak Medîne-i münevvereye gitti. Mekke-i mükerremeye giderek hac vazîfesini îfâ ettikten sonra, Medîne-i münevvereye dönüp, orada ibâdet ve tâatla meşgulken, 1881 (H. 1298) senesinde vefât etti. Cennet-ül-Bakî’ Kabristanına defnedildi.

Murassa-i Osmânî ve Birinci Mecîdî nişanlarına sâhib olan Hasan Fehmi Efendi, zamânının âlimlerindendi. Aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, fıkıh ilminde mütehassıstı. Arapça ve Farsçaya hâkimdi. Fazîlet ve güzel ahlâk sâhibi olup, birçok talebe yetiştirmiştir.

Eserleri:

1) Riyâz-ı Hâkâniyye: Edebî ilimlerden bahseden bir eserdir. 2) Resâil-i İmtihâniyye: Birçok âlet ilimlerinden bahseder. 3) Ahkâm-ı Meriyye; 4) Azîziyye ve Şerh-i Yûsufiyye: Mantık ilminden bahseden manzum bir eserdir. 5) Şerh-i Salâit-ı Feyziyye liş-Şeyh-i Ekber, 6) Risâle fî Keyfiyyet-i Îmân-ı Firavn, 7) Yûsufiyye: Mantıktan kıyâs bahsini anlatır. 8) Şerh-i Akâid ve Siyâlkûtî üzerine ta’likâtı (açıklamaları). 9) Arabî Dîvânçe. Bu eserlerinden başka Arapça ve Farsça risâleleri de vardır.

Sonraki
Sonraki Konu:
Kemoterapi

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu