08/12/2009 20:18
Resûlullahın amcası Ebu Tâlibin dördüncü oğludur. Hulefâ-i râşidîn ve Aşere-i mübeşşerenin de dördüncüsüdür. Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" dâmâdı idi ve çok sevgilisi idi. Ehl-i beytin, Ehl-i abânın birincisi idi. Allahü teâlânın arslanı idi. Çeşidli hadîs-i şerîflerde medh edildi. Ehl-i sünnetin gözbebeğidir. Evliyânın reîsidir. Kerâmetler hazînesidir. Hicretden 23 yıl önce Mekkede tevellüd etdi. Annesi, Fâtıma binti Esed bin Hâşim idi. On yaşında iken, bi'setin ikinci günü îmâna geldi. Yürüyerek hicret edip, mubârek ayakları şişdi. Bütün gazâlarda arslan gibi döğüşdü ve çok yara aldı. Uhudda on altı yerinden yaralanmışdı. Tebük gazâsında, Medînede muhâfız olarak bırakılmışdı. Âyet-i kerîme ile medh ve senâ buyurulmuşdur. Üç halîfeye de bî'at etmiş, seve seve tasdîk etmişdir. Her üçüne de çok yardım etmişdir. 35 yılında halîfe oldu. 36 yılındaki Cemel vak'asında Âişe-i Sıddîkayı esîr alınca hurmet ve ikrâm etmiş ve kendi askeri arasında bulunan Muhammed bin Ebî Bekr ile Medîneye göndermişdir. 37 de Sıffîn denilen yerde hazret-i Mu'âviyenin askeri ile yüz günde doksan kerre meydân savaşı yapmış, askerinden yirmibeşbin, karşı tarafdan kırkbeşbin kişi şehîd olmuşdu. Karşı tarafın sulh teklîfini kabûl edince, ordusundan yedi bin kişi ayrıldı. Bunlara hâricî denildi. Hâlid bin Zeydi, bunlara nasîhat için gönderdi ise de, fâidesi olmadı. Bunların üzerine yürüyüp, perîşan etdi. Hâricîler, kendisine çok iftirâ ediyorlar. Şâmdaki islâm âlimlerinden Ebû Hâmid bin Merzûk, 1387 [m. 1967] baskılı (En-nakd-ül-muhkem) kitâbında diyor ki, (İmâmı Hayder Alîye "kerremallahü vecheh" dil uzatanlardan biri de İbni Teymiyye Harrânîdir. (Minhâc-üs-sünne) kitâbında Eshâb düşmanlarına karşı hâricî kitâblarından vesîkalar nakl ederken, hazret-i Alîye ve Ehl-i beyte çirkin iftirâlar yapmakdadır). Hazret-i Alî "radıyallahü anh", hâricîlerden Abdürrahmân ibni Mülcem tarafından kırkıncı [40] yıl Ramezânın onyedinci günü, sabâh nemâzını kıldırırken, kılıncla başından yaralandı. İki gün sonra şehîd oldu. Necefdedir. Üçü Fâtımadan olmak üzere onsekiz oğlu ve on sekiz kızı vardı. Orta boylu, buğday renkli, ak ve uzun sakallı idi.

xxxx

HAKKINDA YAZILANLAR

HAZRET-İ ALİ'NİN

YÜZ SÖZÜ

(GÜL-İ SAD-BERG)

Yazan

REŞÎDÜDDİN VATVAT

Çeviren

HOCAZÂDE ABDÜLAZİZ EFENDİ

Prof. Dr. ÂDEM CEYHAN

192 SAHİFE, 110 GRAM BİRİNCİ HAMUR KAĞIT 10.- YTL.

Buharayayinlari@yahoo.com.tr 0212.512 33 90-520 80 33-520 76 70

Çağının büyük âlimlerinden Câhız (ö. 869), “ilim şehrinin kapısı” Hz. Ali’nin hikmetli sözleri arasından “her biri bin kelimeye denk” yüz sözü seçip derlemiş; bu özlü cümleleri, Harizmşahlar devletinin meşhur şair ve yazarlarından Reşîdüddîn Vatvat (ö. 1182), “Matlûbü Külli Tâlib min Kelâmi Emîrü’l-mü’minîn Alî bin Ebî Tâlib” adıyla Farsça olarak çevirip açıklamış; önce Harizmşah Atsız’a, daha sonra bazı ilâvelerle Sultanşah Ebü’l-Kâsım Mahmud bin İI Arslan’a ithaf etmişti.

Tanınmış Osmanlı tarihçisi ve şeyhülislâmı Hoca Sâdeddin Efendi’nin oğlu Abdülaziz Efendi, bu eseri, Sultan I. Ahmed’in isteği üzerine Türkçeye çevirdi ve ona “Gül-i Sad-berg” adını verdi. Bir fazilet rehberi, adab-ı muaşeret kılavuzu ve siyasetname sayılabilecek kitapta, çeşitli konulara dair hikmetli düşünce, tecrübe ve tavsiyeler yer almakta; insanlar kötülüklerden sakındırılarak iyiliklere özendirilmektedir

Önceki
Önceki Konu:
Abdurrahman b. Avf
Sonraki
Sonraki Konu:
Ömer Bolat

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: