08/12/2009 20:17
M.Ö. ikinci bin yıl başlarından M.Ö. 1200'lere kadar Anadolu'da güçlü bir imparatorluk kuran bir ulus. Hititler M.Ö. ikinci binde Anadolu'nun önemli bir kısmında ve Kuzey Suriye'de 400 yıl boyunca hüküm sürmüştür. Konuştukları dilin bir Hint-Avrupa dili olması, onların Anadolu dışından geldiğini göstermektedir. Nereden ve ne zaman geldikleri kesin olarak bilinmemektedir. Krallığın kurulmasından birkaç yüz yıl önce, küçük gruplar hâlinde Anadolu'ya geldikleri düşünülmektedir. Zamanla güç kazanarak Anadolu'nun ilk merkezi devleti olan Hitit Devleti'ni kurmuşlardır. Var olan yerel kültür birikimini benimseyerek, Orta Anadolu'da yeni bir sentez oluşturmuşlardır.

MÖ. 1650-1600 dolayında Hattuşili bugün Çorum sınırlarında kalan Hattuşa-Boğazköy'de ilk Hitit krallığını kurmuştur. Ardılı I. Murşili'nin zamanında sınırlar güneye Babil'e kadar genişlemiştir. Birçok iniş ve çıkışın ardından, Hititler dinamik kralları I. Şuppililuma ile M.Ö. 14. yüzyılın ortalarında en parlak dönemlerini yaşadılar. Hitit Devleti Yakın Doğu'nun önemli bir imparatorluğu, bir süper gücü hâline geldi. Bu zirveye çıkıştan yalnızca birkaç yüzyıl sonra, M.Ö. 1200 dolayında Hitit İmparatorluğu iç ve dış huzursuzluklar nedeniyle yıkıldı, başkent Hattuşa terk edildi.

Anadolu'daki merkezi gücün çökmesiyle, Bronz Çağının bitmesi ve Demir Çağının başladığı dönemde yarı göçebe boyların imparatorluğun çekirdek bölgesi olan Kızılırmak yayına dağınık yerleşimler göstermiştir. M.Ö. 1100-700 yılları arasında Güneydoğu Anadolu'da Geç Hitit devletleri olarak bilinen küçük şehir devletleri varlıklarını sürdürdü.

Feodal bir yapıya sahip imparatorluk, bir dizi krallığı egemenliği altında tutuyordu. Bunlar vergi vermekle yükümlüydü, fakat kendi krallarına sahipti ve iç işlerinde özgürdü. Hattuşa'da oturan kral "Büyük Kral" unvanını alır, aynı zamanda başkomutan, başrahip ve yargıç olurdu. Kralın verdiği kararlar "panku" denilen asiller meclisi tarafından onaylanırdı.

Devlet işleri memurlarca görülmekteydi. Tapınaklar kendi çalışanlarına sahipti. Tüccar, memur ve zanaatkârlar şehir halkını oluştururken tarım yapan çiftçi halk köylerde yaşardı. Kazanç kesin kurallarla vergilendiriliyordu. Hukuk sistemi oldukça gelişmişti. Köleler bile belirli haklara sahipti. Sürekli bir ordu bulunmakla birlikte, savaş sırasında asker sayısı artırılabiliyordu. Hitit dini çok tanrılıydı. Ülkenin temel tanrıları Fırtına Tanrısı ve Güneş Tanrıçası'ydı. Kral ülkeyi Fırtına Tanrısı adına yönetirdi. Kazılarda bugüne kadar Başkent Hattuşa'da 31 tapınak gün ışığına çıkarıldı. Tanrı sayısının çokluğu Hitit politikasından kaynaklanıyordu; fethettikleri ülkelerin tanrılarının gazabına uğramaktansa onlara saygılarını sunup kendi panteonlarına katarlardı. Yazılıkaya açık hava tapınağında tanrıların bir kısmı kaya kabartmaları olarak günümüze ulaşmıştır.

Hititlerin başkenti Hattuşa'da yarım yüzyıldan fazladır süren geniş ölçekli kazılar ve son yıllardaki diğer Hitit yerleşimlerindeki kazılarda arşivlere ulaşılması, bize onlar hakkında kendi yazdıkları belgelerden bilgi ulaşmasını sağlamıştır. Yalnızca Hattuşa'da toplam 25 000 parça çivi yazılı kil tablet bulunmuştur. Yasalar, antlaşmalar, diğer devletlerle yazışmalar, kral yıllıklarını içeren metinler Hitit tarihi ve sosyal yaşamına ışık tutarken dini pratikleri anlatan metinler, fal metinleri ve edebi metinler de düşün dünyaları hakkında bilgi verir.

Önceki
Önceki Konu:
Gözenek
Sonraki
Sonraki Konu:
Hitler, Adolf

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu