13/04/2014 6:00
Türk sâz şâiri. On altıncı yüzyılın son çeyreği ile on yedinci yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Güney Anadolu bölgesinde yaşamış, imparatorluğun çeşitli bölgelerini gezmiştir.

Gezdiği her yere âşık olmuş, sevdiği her bucağa koşmalar söylemiştir. Hayâtı ve çevresi hakkında sağlam bilgiler olmadığından bu bilgileri kendi şiirlerine bakarak çıkarmak gerekiyor. Şiirlerinde geçen yer adlarına, töre ve âdetlere, kullanılan deyim ve sözlere, tasvir edilen sevgililerin giyim kuşamlarına bakarak, Karacaoğlan’ın ömrünün büyük kısmını Güney Anadolu bölgesinde geçirmiş bir halk şâiri olduğu görülmektedir.

Okur-yazar, fakat şehir kültürü etkisini en az hissettiren, köy ve oymak muhitlerine bağlı kalmış bir Türkmen şâiridir.

Gençliğinde hayatı çok serüvenli bir şekilde geçmiştir. Karacaoğlan bir aşk ve tabiat şâiridir. Kahramanlık belirten ve öğüt veren şiirleri varsa da, şiirleri umumiyetle hissidir. Anadolu tabiatı ve güzellikleriyle, yaşayışıyla haşırneşir olmuş ve sevgililerine olan aşkını bunlarla bezediği şiirleriyle, dile getirmiştir. Karacaoğlan’ın aşkı tasavvufî ve ilahî bir aşk olmayıp maddî (beşeri) bir aşktır. Her gördüğü güzele gönlünü kaptırmıştır.

Göçebe bir aşiret şâiridir. Şehir, kasaba şairlerinden değişik özellikler gösterir. Dil, ifâde, konu, tema, vezin, kafiye, nazım şekli bakımından, divan ve tekke şâirlerinin etkisinde kalmamıştır. İçinde yaşadığı hayâta, çevreye, halkın kültürüne ve zevkine bağlı kalmış, onların diliyle aşk ve tabiat sevgisini, gurbeti, bu duygulardan doğan dert ve üzüntüleri başarıyla ifâde etmiştir. Aruz veznini hiç kullanmamış, hep hece vezniyle yazmış, hece vezninin de 6+5 ve 4+4 kalıbını kullanmıştır. Kafiyeler, yarım kafiye şeklindedir. Dil, konuşma dilidir, basittir. Mahallî kelimeler de kullanır. İfâde açık ve sâde fakat başarılıdır. Bugün elde bulunan beş yüze yakın şiirinde en çok koşma ve semâî, bâzan da destan nazım şeklini kullanmıştır. Çok gezen ve tanınan şâirin zamanın devlet büyüklerinden bazılarıyla da görüştüğü, savaşlara katıldığı şiirlerinden anlaşılmaktadır.

Karacaoğlan iyimserdir. Ölüm gününe inanır, arada bir günâhlarını düşünüp döğünür ve nasihat tarafına yönelir.

Karacaoğlan halkın arasında dolaştığından şiirlerini halkın öz dili ile söylemiş, yabancı kelime ve tamlamaları pek az kullanmıştır.

Karacaoğlan’ın şiirlerinden örnekler:

ÖĞÜT

Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelirse
Onu yâdillere açıcı olma

Mecliste ârif ol, kelâmı dinle
El iki söylerse sen bir söyle
Elinden geldikçe iyilik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma

El âriftir yoklar senin fendini
Dağıtırlar tuzağını bendini
Alçaklarda otur, gözet kendini
Kati yükseklerden uçucu olma

Karacaoğlan söyle sözün başarır
Aşkın deryâsını boydan aşırır
Seni bir mecliste küçük düşürür
Kötülerle konup, göçücü olma

GÖNÜL

Evvel sen de yücelerden uçardın
Şimdi enginlere indin mi gönül'
Deryâ, deniz, dağ, taş demez geçerdin
Karadan menzilin aldın mı gönül'

Yiğitliğim elden gitti yel gibi
Damağımda tadı kaldı bal gibi
Hoyrat eli değmiş konca gül gibi
Bozulmuş bağlara döndün mü gönül'

Hasta oldun yastığını istersin
Kadir Mevlâm sağlığını göstersin
Cennet-i âlâdan köşkün dilersin
Boynunun farzını kıldın mı gönül'

Karacaoğlan der ki söyle sözünü
Hakka teslim eyle kendi özünü
Nas içinde karalama yüzünü
Yolun doğrusunu buldun mu gönül'

Önceki
Önceki Konu:
Ş
Sonraki
Sonraki Konu:
Mallophaga

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu