09/03/2014 8:00
Alm. Biber (m), Fr. Castor (m), İng. Beaver. Familyası: Kunduzgiller (Castoridae). Yaşadığı yerler: Kuzey yarımkürede, akarsu kenarlarında. Özellikleri: Kamburumsu vücutlu, geniş yassı kuyruklu. Su içinde kulübe ve bentler yapar. Ağaçları kemirerek devirir. Ağaç kabuklarını yer, soyulmuş dalları çamurla sıvayarak bent ve yuva yapar. Arka ayakları perdeli olduğundan iyi yüzücüdür. Postu için avlanır. Ömrü: 20-30 yıl. Çeşitleri: Avrupa (Castor fiber) ve Amerika (Castor Canadensis) kunduzları olmak üzere iki türü bilinir.

Kuzey yarımkürenin orman kenarlarındaki akarsularında yaşayan kürklü, kemirici bir memeli. Toplum hayâtı yaşar. Mühendislik özelliğiyle tanınır. Şişman, kamburumsu görünüşlü, yuvarlak başlı, kısa kulaklıdır. Kuyruk hâriç ortalama 70 cm boyunda ve 30 kg ağırlığındadır. 50 kg gelenleri vardır. Geniş ve yassı kuyruğu 40 cm uzunlukta olup, pullu bir deriyle kaplıdır. Yüzerken dümen vazîfesi görür. Tehlike durumunda suya çarparak çıkardığı seslerle arkadaşlarını uyarır. Karada ağaçları kemirirken ayağa kalkmak için destek olarak kullanır. Bent ve yuva yaparken çamur ve toprağı sıkıştırmak ve düzlemek için duvarcı malası gibi kullanır. Post tüyleri iki katlıdır. Üsttekiler gâyet sert olup dikensizdir. Alttakiler ise ince ve sık tüylüdür. Aralarından su geçmez. Makbul olan bunlardır. Üsttekiler kürkçüler tarafından yolunur. Çoğunun postu kestâne renginde ise de siyah, sarı ve beyaz tonlusu da vardır. Ayakları beş parmaklıdır. Ön ayaklar küçük ve perdesizdir. Toprağı eşmeğe ve malzeme tutmaya yarar. Daha büyük olan arka ayakları tamâmen perdelidir. Bunları yüzerken kürek gibi kullanır. Arka ayağının ikinci parmağı yarık olup, kuş gagasına benzer iki tırnağı vardır. Bunlarla ıslak tüylerini tarar. Kunduz kolonileri genellikle ormanlık bölgelerde ağır akan ve zemini gözüken su kenarlarında yaşarlar. Sert odunlu ağaçların kabuklarını kemirerek beslenirler. Kök ve yaprak da yerler. Akça, ıhlamur ve huş ağacı kabuklarını severler. Kozalaklı ağaç kabuklarını aslâ yemezler. Kozalaklı ve ağaçsız bölgelerde rastlanmazlar.

Eskiden Asya’nın kuzey memleketlerinde, Kanada’da ve Avrupa’nın Tuna gibi büyük nehir kıyılarında bol bulunurdu. Britanya Adalarında nesilleri tükenmek üzeredir. Avrupalılar Kuzey Amerika’ya ilk ayak bastıklarında kunduzlar, hemen hemen bütün orman nehirlerinde bulunurdu. Kolay avlandıklarından nesilleri azaldı. Bugün Don ve Elbe nehirlerinin bâzı yerlerinde, Polonya ve Rusya’nın hızlı akarsularında nesilleri korunmaya çalışılmaktadır.

Kunduzlar hârika su mîmarlarıdır. Dünyânın en güzel yuva yapım ustalarıdır. Kubbemsi yuvalarını göl ve nehirlerde yaparlar. Evlerini yapmadan önce nehirlerin önüne barajlar kurarak sun’î göller meydana getirirler. Kış gelmeden önce yuvaların bitmesi için, kunduz âileleri birbirlerine yardım ederler. Keskin dişleriyle ağaçları kemirerek devirir, bent ve yuva yapımında kullanırlar. Bir baraj için tonlarca kütük harcarlar. Aralarına ağır taşlar yerleştirerek balçıkla sıvayarak birbirine tuttururlar. Balçığı kuvvetlendirmek için yaprak ve otla karıştırırlar. Sıkıştırmak ve düzeltmek için de geniş ve yassı kuyruklarını duvarcı malası gibi kullanırlar. Suyun basıncını yenmesi ve yıkılma olmaması için barajın alt tarafı geniş, üst tarafı dar yapılır. Yaptıkları bentlerin uzunluğu 15 m’den 300 m’ye kadar olabilir. Suyun akışının sağlanması için üstten bir miktar açıklık bırakılır.

Kubbemsi yuvalarının dış atmosfere karşı kapısı yoktur. Giriş su altından iki kanaldan gerçekleşir. Kunduz, yuvasından nehrin içine açılan iki toprak altı kanalı kazar. Birincisi genel giriş kapısı, ikincisi emniyet kapısıdır. İkinci kanal daha derinden kazılmış olup ilk girişin daha aşağısından nehre açılır. Böylece kunduzlar göl donduğu zaman bile emniyet içinde gidip gelebilirler. Yuvalarının yüksekliği su seviyesinden 3 metre kadar yukarı olabilir. Genişlikleri ise 2-7 metreyi bulur. Dışarıdan bakıldığında kubbe, ağaç yığıntısından ibârettir. Kubbe, dal ve otlar karışık çamurla sıvandığından son derece dayanıklıdır. Ancak sıvanmamış olarak bırakılan küçük bir kısım havalandırmayı sağlar. Sert dallarla örülmüş hava bacasından yuvaya avcı bir hayvanın girmesi mümkün değildir. Yuvada iki veya daha fazla odacık vardır.

İçleri kuru ağaç kabuğu ve yapraklardan yapılmış yataklarla döşenmiştir. Amerikan kunduzları iki katlı kulübeler yaparlar. Avrupa kunduzları böyle mükemmel yuvalar yapamadıklarından ayrı bir tür olarak kabûl edilirler.

Kunduzlar, suyun akış istikâmetine göre dâimâ yuvanın alt tarafına barajlar yaparlar. Böylece yaz mevsiminde su seviyesini sâbit tutmuş olurlar. Böyle barajlar yapmasalardı, yazın su seviyesi düştüğünden yuvalarına giden su altı kanalları ortaya çıkardı.

Yazın karaya çıkarak kök, su bitkileri ve ağaç kabuklarıyla beslenir, bir kısmını da kış için depo ederler. Suyun son seviyesinin altında kışlık depoları vardır. Kemirdikleri ağaçların kabuklarını yer, çıplak kısımlarıyla bent ve yuvalar yaparlar.

Kunduzlar genellikle gece faâliyet gösteren hayvanlardır. Gündüz yuvalarının yakınına taşıdıkları ağaçların kabuklarını yerler. 10 cm kalınlıktaki bir ağacı 15 dakikada kemirip devirebilirler. Bâzan 1,5 m’den kalın ağaçları da devirirler. Keskin ön dişleri 10-12 cm uzunluğundadır. Kızılderililer bunları bıçak olarak kullanırlardı. Gece, ağaçları kemirirken âile kolonisinin bir tânesi nöbetçi olarak etrâfı gözler. Ağaç çatırdamaya başlayınca kemirmeyi bırakarak uzaklaşırlar. Devrilmediği takdirde bir miktar daha kemirirler. Ağaç büyük bir gürültüyle devrilmeye başlayınca hepsi suya dalarak etrâfı dikkatle dinlerler. Gürültüye dâvetsiz misâfirler gelmediği takdirde ağacı parçalara ayırarak yuva yakınlarına götürürler. Kışın tâze ağaç köklerine ulaşabilmek için bâzan 3-5 m içlere kadar kanallar kazarlar. Bu kanallarda dikkat edilen husus, içlerinde suyun devamlı bulunmasıdır. Bunun için kanallar su seviyesinin altından kazılır. Su altında yüzerken burun ve kulaklarının kapaklarını kaparlar. Ağzında dal parçası taşırken gevşek dudaklarını ön dişlerinin arkasına çekerek ağızlarını sıkıca kaparlar. İyi yüzer ve su altında 15 dakika kalabilirler.

Erkek yalnız bir dişiyle yaşar. Ocak veya şubatta su altında veya su kenarlarında eşleşirler. Doğum 100 gün kadar sonra nisan-mayıs aylarında gerçekleşir. Gözleri açık, yumuşak tüylü 2-4 yavru doğar. Yavrular büyüdükçe yuva içinden yeni kanallar açılarak yeni yuvalar yapılır. 2 yaşında erginleşir. 20-30 yıl kadar yaşarlar.

Kunduz kürkü oldukça değerlidir. Halk arasında “samur kürk”ü olarak da bilinir. Kuyruğunun altında “kunduz hayası” denen iki salgı bezi vardır. Castoremin denen salgıları, ilâç ve parfümeride kullanılır. Kunduz bir timsahla karşılaştığında kendini çamura bulayarak gizler. Yaklaşan timsahın açık ağzından hızla içeri dalarak iç organlarını parçalar. Sonra da karnını yararak dışarı çıkar.

Önceki
Önceki Konu:
Honduras
Sonraki
Sonraki Konu:
Çanakkale

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu