03/10/2013 20:00
Alm. Muschel (f), Fr. Moule (f), İng. Mussel. Familyası: Midyegiller (Mytilidae). Yaşadığı yerler: Çoğu denizlerde, azı tatlı sularda koloni hâlinde yaşarlar. Özellikleri: Vücudu kireçli maddeden yapılmış iki eşit kabukla örtülüdür. Çoğu zemin hayvanıdır. Solungaç solunumu yaparlar. 4mm ile 60 cm arasında boyları vardır. Yumurta ile ürerler. Ömrü: Deniz midyeleri 12-14 yıl, dere midyesi 20-30 yıl kadar yaşar. Çeşitleri: Yaşayan 11.000 türü bilinmektedir.

Midyeler kabukları sâyesinde kolayca tanınabilen, çoğu denizlerde kayalara, rıhtım direklerine, gemi diplerine yapışık olarak yaşayan yumuşakçaların, yassı solungaçlılar takımındandır. Salyangozların tek parçadan meydana gelen kabuğu yerine, bunlarınki iki parçadan ibârettir. Bu iki kabuk birbirlerinin tamâmen aynıdır.

Midye bu iki sert kabuğun arasında yaşar. Ayrıca “manto” denilen yumuşak bir zarla da kaplıdır. Üç tabakadan meydana gelen kabuklar mantonun salgısıdır. Dış kabuklarını, bir parçadan diğerine çapraz olarak uzanan bir çift kas aracılığıyla sıkı bir şekilde yapışık olarak tutar. Kabukların açılıp kapanması midyenin isteğine göre yine bu kaslarla olur. Canlı midyelerin kabukları kapalı olmasına rağmen ölü olanlarda kaslar konsantrasyonlarını kaybettiklerinden ligament sâyesinde açılır.

Midyelerin başları yoktur. Fakat kaslardan yapılı bir çeşit ayağı vardır. Bundan dolayı bunlara “balta ayaklılar” da denir. Yine kabukları arasında yassı levha biçiminde iki çift solungaçları bulunur. Solungaçlarda mevcut küçük kirpiklerin devamlı olarak kıpırdanmalarıyla kabuğun üzerindeki delikten içeri giren su, bütün vücudu dolaştıktan sonra alttaki delikten dışarı atılır. Besinlerini de solungaç kirpiklerinin meydana getirdiği su akımıyla sürüklenen en mini besi parçacıklarından sağlarlar. Böylece midye denizdeki küçük hayvancıklarla beslenmiş olur. Midyenin ağzı, üzeri kirpikli dört adet ağız kollarının uzantıları arasındadır. Ağız boşluğunda, çeneler, tükürük bezleri ve çiğnemeye yarayan yapılar bulunmaz. Sindirim sistemi küçük bir mîde ile kısa bir barsaktan ibârettir. Dâima perikart boşluğu içinde bulunan kalp, bir karıncıkla iki kulakçıktan müteşekkildir. Kan solungaçlar arasından geçerken temizlenir.

Midyenin etli yumuşak ayağı baltaya benzer. Bu ayağın salgıladığı bir madde su temâsında katılaşarak “bisüs” denilen uzantıları meydana getirir. Bu uzantılarla midye, arzu ettiği yere gider ve yapışır. İstedikleri zaman iplikleri kopararak yer değiştirirler. Balta ayaklarıyla sıçrayabilenleri de vardır. Tarak midyeleriyse, manto boşluğuna aldıkları suyu tazyikle iterek yüzebilirler. Bir kısmı, suyun giriş ve çıkış deliklerini dışarıda bırakarak kendilerini kum ve çamura gömerler.

Midyelerin çok az bir kısmında göz bulunur. Mevcut olanlarda gözler diğer hayvanlarda olduğu gibi vücudun ön ucunda değil, manto kenarı boyunca bir sıra hâlinde bulunur.

Midyelerin çoğu ayrı eşeyli, az bir kısmı ise hem erkeklik hem de dişilik özelliğine (hermofrodit) sahiptir. Yumurta ile çoğalırlar. Bir dişi midye, bilhassa yaz aylarında 450.000 kadar yumurta bırakır. Döllenme suda olur. Yumurtalar, genellikle dişinin manto boşluğunda su ile giren spermler tarafından döllenir. Yumurtadan çıkan 1/2 mm uzunluğundaki serbest yüzen kirpikli veliger larvaları ana midyenin solungaçlarına yapışarak yaşarlar. Bir müddet sonra anadan ayrılarak çengelleriyle kendilerini bir balığın solungaç veya yüzgeçlerine tesbit ederler. Buradaki parazitlikleri sonunda kabukları meydana gelerek genç midyeler hâlinde balığı terk ederler. Bu başkalaşma beş yıl sürer.

Midyenin hâlen yaşayan 11.000 türü vardır. En küçükleri 4 mm, en büyükleri 60 cm uzunluktadır. Denizlerde yaşayanların kabukları siyahımsı renkte ve üçgenimsi biçimlidir. Tatlı su midyeleri yuvarlaktır. Uzunlukları 10-12 cm kadardır. Çoğunlukla yeşilimsi kabukludur. Deniz midyelerinin ömrü 12-14 yıldır. Dere midyeleri 20-30 yıl, tatlı su inci midyeleriyse 80-100 yıl kadar yaşarlar.

Midyeler umumiyetle beslenmeleri sebebiyle, küçük kurtçukların bol olduğu yerleri tercih ederler. Bu yerlerse denizlere lağım dökülen yerlerdir. Bu tip mikroplu sularda yaşayanlar, tifo mikrobunun kolayca bulaşmasını sağlarlar. Demir ve bakır bulunan yerleri de severler. Buralarda yaşayan midyeleri yiyen insanlar hemen zehirlenebilir. Ayrıca bazı zehirli yosun ve flagellatları yutmuş olan midye ve istiridye gibi yumuşakçaların yenmesiyle ortaya çıkan zehirlenmeler ciddi felçlere ve ölüme sebep olabilir. Midye, tarak ve istiridye gibi organizmalar suyu filtre ederken bu zehirli mikroorganizmaları besin olarak alırlar. Zamanla bu yumuşakçaları yiyen balıklarda kitlesel ölümler görülebilir. İnsanda ise belirtiler, zehirli midyenin yenmesinden birkaç dakika sonra başlar ve birkaç saatten birkaç güne kadar sürebilir.

Çift kamçılı fitoplanktonlardan “Gymnodinium breve”, “Dinophysis acuminata” ve “Camierdiscus toxicus” gibi mikroorganizmaları besin olarak bünyelerine alan midyeler şiddetli zehirlenmelere sebep olurlar. Başlangıç belirtileri, dudaklar, dil ve yutakta uyuşma, baş dönmesi ve bulantı şeklindedir. Daha sonra kusma, karında kramplar, ishal, aşırı duyarlılık, eklemlerde ağrı şekline dönüşür. Zehirlenen kimse, nefes alamadığından ve dolaşımın engellenmesinden ölebilir. Bu toksinden meydana gelen ölüm oranı, binde 5’ten daha azdır. İlk şoku atlatan kimsede iyileşme çok hızlı olmaktadır. Mîde barsak şikâyetleri çok çabuk yok olur, ancak nörolojik etkileri haftalar ve hattâ aylarca sürebilmektedir.

Hanefî mezhebi âlimleri buyurdular ki: Karada, suda yaşayan haşerâtı yemek helâl değildir. Meselâ kertenkele, kaplumbağa, yılan, kurbağa, sinek, akrep, midye, yengeç, vb. böyledir.

Önceki
Önceki Konu:
Matematik
Sonraki
Sonraki Konu:
Hacı Arif Bey

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu