14/10/2014 7:00
Öfke, bize hedeflerimizin önündeki engellerle ya da çatış-malı durumlarla savaşmayı sağlayan enerjiyi veren doğal bir tepkidir. Çoğunlukla tehdit edilme, engellenme, görmezden gelinme veya eleştirilme hisleriyle ilintilidir. Bu duygu, yetersizlik ve güçsüzlük olarak da yaşanabilir. Yani, kişi bir şeylere kızar ama bunu engellemek için elinden bir şey gelmez veya karşımdakilerin kendisinden daha güçlü olduklarını düşünür ve öfkeli tavırlar sergiler.

Yoğun öfke hissi, depresyonda da sık görülür. Çünkü, depresyonun kendisiyle ilgili nedenler ve bununla ilgili bazı biyolojik değişimler öfke duygusunu tetikleyebilir. Normal şartlarda çok da üzerinde durmayacağımız ufak bir memnuniyetsizlik, sırf o anda onu daha derin, duygusal ve önemli başka bir durumla ilişkilendirdiğimiz için birden öfke artışına yol açabilir.

Öfke, bazı düşünme biçimlerine dayalı olarak da gelişir. Örneğin bizi kızdıran kişinin bunu kazayla yaptığını bilirsek daha az kızarız. Kimi durumlarda da bizi kızdıran olay, elde olmayan sebeplerle gerçekleştiyse bile duyduğumuz acı yoğun bir öfke duymamıza yol açar.

Öfkeyi ne tetikler?

- İşlerin istediğimiz gibi gitmemesi

- Canımızın yanması veya zarar görmüş olmak

- Başkaları tarafından kullanıldığımızı düşünmek

- İnsanların bize beklediğimiz dikkati ve özeni göstermemesi

- Haset ve kıskançlık

- İnsanların bize ya da koyulan kurallara itaat etmemesi

- Başka insanların zarar görmesi ve buna izin verilmesi

Bütün bu durumlarda ortak olan iki nokta vardır: 1) Ortada istediğimiz gibi gitmeyen bir şeyler vardır. 2) Çok fazla önem verdiğimiz bir konuyla ilgili bir terslik yaşanıyordun Yani "o şeyi" bu denli önemsemesek bu kadar çok kızmazdık. Öfkeyle başa çıkmaya çalışırken, bazı şeylere gereğinden fazla değer verdiğimizi ya da olayların aslında bizim düşündüğümüz kadar büyük hasarlara yol açmadığını fark etmek işimizi kolaylaştırabilir.

Öfkeyle başa çıkarken önce bizi neyin tehdit ettiğini bulmalıyız. Daha sonra da incinebilirlik duygularımız üstünde çalışmalıyız.

Bizi kızdıran durumları düşündüğümüzde kendimize sorabileceğimiz birkaç soru işe yarayabilir:

- "Bu durumla ilgili olarak, benim gerçekten değer verdiğim ve bana zarar vereceğini düşündüğüm şey nedir?"

- "Diyelim ki bu durumu değiştiremiyorum. Bu benim hayatımı ne kadar etkileyecek?"

- "Eğer beni öfkelendiren durum gerçekleşirse, kendi hakkımda ne düşünürüm?"

- "Kendimle ilgili negatif sonuçlara mı varıyorum?"

- "Başkaları hakkında ne söylüyorum?"

- "Bu durum beni hangi yönlerden incitiyor?"

Öfkeyle başa çıkmaya çalışırken, bazı şeylere gereğinden fazla değer verdiğimizi ya da olayların aslında bizim düşündüğümüz kadar büyük hasarlara yol açmadığını fark etmek işimizi kolaylaştırabilir.

Genelde öfke anında verilen ilk tepki, başkalarını suçlamaktır. Ancak depresyondayken, kişi öfkelendiği için kendini kötü hissedebilir. Böyle durumlarda yine mantığımıza başvurmalıyız. Mantığımız bize şu türden düşüncelerle yardımcı olabilir:

- Öfkelenmek aslında çok üzücü.

- Öfkelenmem, çok incindiğim anlamına gelebilir.

- Öfkelendiğimde çok itici oluyorum.

- Üzücü olayları yine önemsediğim ama kızmadığım zamanlarda kendime ve başkalarına daha olumlu davranıyorum.

Bazen o kadar öfkeleniriz ki (özellikle de çocuklara kızdığımız anlarda), sonradan, gösterdiğimiz tepkiden ötürü kendimizi suçlu hisseder ve durumu düzeltmeyi umarak normalde yapmayacağımız, kurallarımıza uymayan şeyler yaparız. Böyle davrandığımız takdirde, karşımızdaki kişi (mesela çocuklar) bunu suiistimal edebilir ve bu, öfkemizi yeniden tetikleyebilir. Bu yüzden, eğer gerekliyse öfkelendiğimiz için özür dilemeli ve sonra suçluluk hissederek hareket etmektense öfke davranışını kontrol etmeye çalışmalıyız.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu