08/12/2009 20:19
HAKKINDA YAZILANLAR

Fukara anası Nilüfer Hatun

İrfan Özfatura bilgi@tg.com.tr

Türkiye 08 Nisan 2004

Osman Gazi genç yaşta lider olur, omuzladığı yük herkesin kaldıramayacağı kadar ağırdır. Kimbilir, belki de bu yüzden yaşından önce olgunlaşır.

Osmanlı’nın kutlu meşalesi Şeyh Edebali hazretleri Osmanoğullarını komşularıyla iyi geçinmeye çağırırlar. Şu çalkantılı dönemde düşman değil, dost kazanmalıdırlar. Diğer komşular gibi Bilecik Tekfurunu da hoşça tutar, alır, satar, ticaret yaparlar. Yaylağa çıkarken ağırlıklarını ona bırakır, dönüşte hediyeler getirip gönlünü alırlar. Hani Bilecik Tekfuru da “adam” olsa. Hem macerayı sever, hem koltuğuna sevdalıdır, hem zulüm yapar, hem gölgesinden korkar.

Evet, Osmanlı’ya dost görünür ama fır dönen gözleri adeta “sizden hoşlanmıyorum” diye çığlık atar. Kalesine iyi niyetli bile olsa tek mücahit sokmaz, ancak kadınların girip çıkmasına ses çıkarmaz. Yayladan dönenler, hasırları, çadırları kadınlar vasıtasıyla kaleye bırakırlar.

Baskın basanındır!..

Gelgelelim İnegöl Tekfuru harbidir, düşmanlığını saklamaz. Nitekim Karacahisar Tekfuru ile birleşip Osman Gazi’ye saldırır ama hesapta olmayan bir mağlubiyet alırlar. Tekfurlar tam Osman Gazi’ye “sen bittin aslanım” demeye hazırlanırlarken yaşadıkları hezimetle şok olurlar. Bir araya gelip çareler düşünür, şeytanın aklına gelmeyecek tuzaklar kurarlar.

Görünen o ki Osman Bey’le meydan savaşı yapmak akıl kârı değildir, bu kavga kazanılsa bile kayıpları büyük olacak, ciddi ciddi sarsılacaklardır. Halbuki bu saf göçebeyi pusuya düşürebilseler...

Gerisi kolaydır...

Uyanıklar alelâcele bir düğün tertipler, Osman Bey’i de davet ederler. Büyük lider, henüz kılıcındaki kanları silemeden çağırıldığı törenden şüphelenir. Öyle ya, Yarhisar tekfuru asil ve güzel kızı Holifira’yı Bilecik Tekfuru gibi çürük dişli, bükük belli ihtiyar huysuza niye verir? Hem “ille de gel” diye bunca ısrar niyedir? Davetin altında bir bit yeniği vardır ama ne? Nitekim beklediği haber adam gibi bir adamdan gelir. Harmankaya Tekfuru Köse Mihal ona “hain pusu”nun haberini verir.

Osman Bey davete sevinmiş görünür. Ancak yaylaya çıkma telâşında olduklarını bahane ederek katılamayacağını söyler. “Aaa güceniriz inan, sensiz katiyen olmaz” denilince, düğünün Çakırpınar’da yapılmasını teklif eder. Böylece hem mesire yerinde yiyip, içip, eğlenecekler, hem de yayla meşgalesinden kopmayacak vakit kaybetmeyeceklerdir.

Tekfurlar kafese girmekte olan kuşu ürkütmez, “nasıl istersen öyle olsun” derler.

Osman Gazi zokayı yutmuş görünür, hem Bilecik’e, hem de Yarhisar’a sürüler dolusu koyun göndererek her iki tarafı da tebrik eder. Tekfurlar çok heyecanlanır, sinsi sinsi el oğuşturup, kılıçlarını bileylerler.

Düğün gecesi Söğütlü kadınlar teknelerini, güğümlerini Bilecik’e getirir, her zamanki gibi hisara bırakmak isterler. Tekfur adamları ile düğüne gitmiş, kalede çok az asker kalmıştır. Muhafızlar lâkayt ve laubali tavırlarla kapıyı açarlar. Kadınlar birden hançerlerini çeker, muhafızları esir alırlar. Bunların kadın kılığına giren mücahidler olduğunu anlarlar ama kale ellerinden çıktıktan sonra...

Ava giden avlanır...

Bu sırada Çakırpınar’da mevzilenen Rum silahşörler yalana yalana kılıçlarını okşamakta, saldırmak için işaret beklemektedirler. Ancak Osman Gazi zamansız ayaklanır ve ortaya yüzlerce akıncı çıkar. Holifira göz açıp kapanıncaya kadar biten kanlı gösteriden çok korkar, beti benzi atar. Osman Bey Holifira’yı alıp Söğüt’e götürür, kızı gibi ağırlar. Şirin prenses beklenenin aksine Türklere ısınmaya başlar. Ondan öyle bir şey isteyen yoktur ama Yörük kadınlarıyla birlikte yayık döver, kirman çevirir, hamur açar ve bıkıp usanmadan İslamiyet hakkında sorular sorar. Müslümanların da Meryem Validemizi ve İsa aleyhisselamı sevdiklerini öğrenince çok şaşar.

Osman Gazi’nin bu kızcağıza kanı kaynar. Nitekim bir gün onu kenara çeker ve “seni oğluma alsam ne dersin” diye sorar. Esir olan ne desin? Büker boynunu, yere bakar. Prenseslik böyledir işte, babası “Yarhisar tekfuruyla evleneceksin” dediğinde de sesini çıkaramamış, o ihtiyar, inatçı, sümsük ihtiyarla bir ömür geçirmeyi göze almıştır. Orhan Gazi hakkında hiçbir fikri yoktur ama Yarhisar Tekfurundan daha çirkin olacak değildir ya...

Holifira, Orhan Gazi’yi görünce bir şükür secdesine kapanmadığı kalır. Şu ana kadar gördüğü en yakışıklı, en asil, en kibar erkek karşısındadır. Gazimiz, geniş omuzlu, gür kumral saçlı, mavi gözlü bir Oğuz yiğididir. Hepsi bir yana güldükçe yüzü aydınlanır, inci dişleri bakımlı sakalına çok yakışır.

Güzel prenses çevresindekileri tanıdıkça putlarını kırar, kendi isteği ile Müslüman olur ve sımsıkı kapanır. O artık Prenses Holifira değil, Kayı Boyu’nun Nülifer ablasıdır.

Biliyor musunuz Nülifer Hatun bütün servetini vakfeder ve güzel izler bırakır. İznik ve Bursa’yı camiler, imaretler, medreselerle donatır. Fakirden fukaradan hesapsız dua alır.

Peki ya Bilecik? Şeyh Edebali hazretleri yerleştikten sonra şirin belde Osmanlı’ya kandil olur. Devlet adamları, komutanlar bu kapıda yıkanır, arınırlar. Önce kararsız aşiretler, sonra Köse Mihal Osmanlı’ya katılır. Altı asır yaşayacak bir Cihan İmparatorluğuna kapı aralarlar...

Sonraki
Sonraki Konu:
Gevher Nesibe

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: