08/12/2009 20:19
O.Henry (Asıl adı William Sydney Porter) (1862-1910) ABD’nin North Carolina eyaletinin Greensboro kentinde varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

15 yaşına geldiği halde eğitimini tamamlayamayan Sydney amcasının eczanesinde çıraklıkla başlayarak Teksas’ta çiftlik işçiliği, tapu dairesinde memurluk, muhasebecilik, dergi yayımcılığı, gazetecilik ve banka veznedarlığı gibi çeşitli işlerde çalıştı. Son işinde çalışırken Temmuz 1896’da kendisini hapse götüren bir suçlamayla karşılaştı. Banka veznedarlığı sırasında oluşan bazı kasa açıklarından sorumlu tutuluyordu. Mahkemeye çıkmak üzere yola çıktığında başına gelen bu olayı gözünde çok büyütüp endişe içinde paniğe kapıldı. Yarı yoldan dönüp izini kaybettirmek amacıyla önce New Orleans’a, sonra da Honduras’a gitti. Altı ay kadar Güney Amerika’nın ABD’ye yakın bazı yörelerinde dolaştı. Yaşadığı çevreler ve tanıştığı kişilerinin yansımalarını ilk öykülerinde görmek mümkündür. 1897 yılı başında karısının ağır hasta olduğu haberini aldığında onun yanında bulunmak arzusuyla ülkesine döndü. Artık kaçak yaşamak istemediğinden mahkemeye çıkmak üzere teslim oldu. Mahkeme insancıl bir yaklaşımla Sydney’in hasta karısının yanında kalmasına izin verdi. Karısının ölümünden sonra başlatılan yargılama sürecinin sonunda Sydney beş yıl hapse mahkûm oldu. Lehine bazı kanıtlar olmasına rağmen duruşmalar boyunca suskun kalmış, kendini savunmamıştı.

Columbus, Ohio’daki cezaevi yaşamının Sydney Porter için çok kolay geçtiği ve hayli verimli olduğu rahatlıkla söylenebilir. Evvelce eczanede çalışmış olduğundan cezaevi revirinde görevlendirilmesi onu sıradan bir mahkûm gibi günlerini saymaktan kurtarmış, serbestçe hareket edebildiği rahat ve temiz bir çalışma ortamında boş zamanını dilediği gibi geçirmesine olanak sağlamıştır. O da 1901 yılından itibaren O.Henry takma adını edinerek yazdığı öykülerle bu olanağı kendince en iyi biçimde değerlendirmiş, daha o zamandan dergilerde yayımlanmaya başlayan öyküleriyle ün kazanmaya başlamıştır. O.Henry takma adını cezaevinin eczanesinde bulduğu bir tıp kitabında adı geçen bir Fransız eczacının adından aldığı söylenir.

Cezaevinden çıktıktan sonra belki de lekelenmiş gördüğü öz ismini geride bırakmış, hayatın olgunlaştırdığı ünlenmiş bir yazar olarak yaşamını sürdüren O.Henry bir süre akrabalarının yanında kaldıktan sonra 1902 yılında New York’a gitti ve bu büyük şehrin yaşam kavgası veren küçük insanlarıyla haşır neşir olarak geçirdiği son sekiz yılında onların öykülerini yazdı.

O.Henry’nin sayıları 270’i bulan öyküleri 20.Yüzyıla adım atan, kölelik, iç savaş ve yerliler sorunlarını yeni arkada bırakmış Amerika Birleşik Devletleri’nin kırsal kesim ve büyük şehir yaşamlarından aldığı insan tiplemeleriyle bunların ilişkilerini gerçekçi, yer yer yarı gerçekçi bir üslupla ve sevecenlikle mizah unsurunu hoş bir biçimde harmanlayarak veren, yazgının bir araya getirdiği insanların ilginç karşılaşmalarını sürpriz sonuçlara bağlayan kurgularıyla okura yaşam sevgisi aşılayarak ve yazınsal tadlar vererek okuma tutkusunu bir serüvene dönüştüren öykülerdir. O.Henry’nin öyküleri arasında seçim yapmak isteyen okurlara bir eleştirmen şu yolu önermektedir: “Onun öykülerinin en güzelini seçmek istiyorsanız, öykülerin adlarını küçük birer kâğıda yazın ve içlerinden birini rastgele seçin.”

Yazan: Haluk Erdemol

Önceki
Önceki Konu:
Nawal El Saadawi
Sonraki
Sonraki Konu:
Roald Dahl

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu