Zor ortamlarda yeni seçenekler üretmemizi sağlayacak bir stratejiyle bitirmek istiyoruz.
1. Geçmişte sizi tatmin etmeyen bir şekilde sonuçlanmış olan ve gelecekte farklı tepki vermek istediğiniz bir durumu düşünün. Sanki videoda izlermiş gibi, olayın başlarındayken kendinizi zihninizin gözüyle görün. Durum yokuş aşağı gitmeden çok kısa bir süre önce, bu zihinsel videoyu durdurun.
2. Kendinize sorun: "Amaçladığım sonucu yaratmak için burada daha etkili olabilecek ne var?" Zihinsel filminizde gerçekte olanlar yerine, bu alternatif davranışı sergilemenizi seyredin. Bu alternatifi sınarken, izleyici olarak kalın.
3. Şimdi "filminizin" içine girin ve katılımcı olun. Olay anına geri dönün ve daha iyi olacağını düşündüğünüz yeni biçimde hareket edin. Bu durumu tüm yoğunluğuyla deneyimlendirin, olan her şeyi görün, işitin ve hissedin. Olabilecekleri oynamanın zevkine varın. Bunu denerken işe yarayıp yaramadığını kontrol edin. Eğer size doğruymuş gibi gelmiyorsa, oradan çıkın, başka bir alternatif düşünün. Bunu uygularken kendinizi izleyin v(q biraz önceki sürecin üzerinden gidin ve bunu hem kendinizi seyrederken hem de bizzat yaptığınız sıradaki bakış açılarınızdan tamamen tatmin oluncaya kadar sürdürün.
4. Son olarak kendinize şunu sorun: "Bu yeni davranışı sergilemenin uygun zamanının geldiğini nasıl bileceğim?" Belirli şeyleri gördüğünüzde, duyduğunuzda ve içten veya dıştan hissettiğinizde, bunları yeni davranışı kullanmaya sizi yönlendirecek otomatik ipuçları olarak belirleyin. Bir daha benzer bir durumla karşılaştığınızda, buna hazırlıklı olacaksınız. Yeni seçeneğiniz zihinsel provadan geçmiş ve kullanıma uygun olacak.
Bu, yaşanmış olaylardan öğrenerek daha iyi işleyecek yeni eylem seçenekleri yaratmak için kullanılabilecek genel bir stratejidir.
Deneyimlerimizden dünyaya ilişkin modelimizi nasıl yaratırız? Algılama kapısında üç bekçimiz vardır.
Birincisi, Silmedir.
Deneyimlerimiz hakkında seçiciyizdir ve bazı kısımları dışarıda bırakırız -yani sileriz. Bunları ya hiç kaydetmeyiz ya da önemsiz görüp iskontoya tâbi tutarız. Örneğin, kaybettiğiniz anahtarlarınızı arayıp sonradan bakmış olduğunuz bir yerde bulduysanız, silmenin nasıl işlediğini biliyorsunuzdur.
ikincisi, Çarpıtmadır.
Deneyimimizi değiştirir, büyütür veya küçültürüz ve
sanki lunaparktaki sihirli aynalardaki gibi farklı görürüz.
Üçüncüsü, Genellemedir.
Deneyimimizin bazı kısımlarını bütün sınıfı temsil ediyormuş gibi kabul eder ve istisnaları dikkate almayız. Bu faydalıdır, çünkü yeni ortamlara, geçmişteki benzer ortamlardan öğrenerek tepki vermemizi sağlar. Ancak, yanlış genellemelerde bulunur ve yeni deneyimlere açık olmazsak, bu sorun yaratır. İnançlar, genellemelere örnektir.
Bu bekçiler kendi içlerinde ne iyi ne de kötüdürler; bilançomuzda hem borç hem de alacak olabilirler. Eğer bazı duyusal bilgileri silmeseydik, bunların ağırlığı altında ezilirdik. Bununla birlikte, asıl ihtiyacımız olan şeyleri, örneğin, nasıl hissettiğimizi veya karşımızdakilerden alacağımız önemli geribildirimleri de silmemiz mümkündür. Bazen aynı cümlede yer alsa bile, başkalarının sözlerindeki olumsuzu duyar ve olumluyu sileriz.
Aynı şekilde, eğer çarpıtmasaydık yaratıcılığımızı kısıtlamış olurduk. Bir yeri yeniden dekore etmeyi planladığınızda, işiniz bittiğinde odanın nasıl görüneceğini hayal etmek yararlıdır. Bu duyusal çarpıtmadır. Ancak, bir kişi size belli bir şekilde baktığında sizi küçük gördüğüne karar veriyorsanız, onun bakışının ve buna verdiğiniz tepkinin anlamlarını çarpıtma riskini taşırsınız. Hayal, hayal üzerine kurulur.
Genelleme yaptığınızda, dünyayı anlamlandırmayı ve ne bekleyeceğinizi bilmeyi hedeflersiniz. Bu şu anlama gelir: Daha önce görmüş olduklarınızdan farklı şekle sahip bir kapı kolu ile karşılaştığınızda şaşırıp kalmazsınız. Bilirsiniz ki, o da başka bir tip kapı koludur. Dolayısıyla genelleme, öğrenmenin temel bir kısmıdır. Ancak, aynı süreç felaketle de sonuçlanabilir. Diyelim ki, kötü bir ilişkiniz oldu ve bu deneyime dayanarak tüm erkekler veya kadınların aynı olduğuna -güvenilmez olduklarına- karar verdiniz. Bu genellemeniz, bu kurala uymayan erkek ve kadınları aramanızı önleyecektir.
Yani silme, çarpıtma ve genelleme ile, dost veya düşman bir dünya yaratabiliriz. Ayrıca daha çok alıştırma yaptıkça, dünyayı süzgeçlerimize uygun hale getirmekte daha başarılı oluruz.
İnsanların algılamalarını şekillendirmede bazı eğilimleri vardır. Kimi insan daha çok silme yaparken, kimileri de çarpıtmaya daha yatkındır ve bazıları da genellemeye eğilimlidirler. Bu pratikte ne anlama gelir?
Silme yapanlar, düşünmelerinde de büyük sıçramalar yaparlar ve takip edilmeleri zorlaşır. Bunun yanında konsantrasyon becerileri güçlüdür, çünkü dikkat dağıtıcı unsurları silerler; ayrıca bu kişilerin fiziksel rahatsızlığa daha kolay dayanmaları da mümkündür. Deneyimlerini çarpıtan insanlar, edimleriniz ve sözleriniz üzerine yaptıkları yorumlarla sizi sürekli şaşırtırlar. Hiç ummadığınız zamanlarda neden-sonuç ilişkileri kurabilirler. Garip bağlantılar yapıp genelde sözlerinizden, duygu ve düşüncelerinizi çıkarsama eğilimindedirler. Çok yaratıcı da olabilirler. Sanat, müzik ve edebiyat alanlarında çarpıtma kullanılır. Çarpıtma, Hieronymous Bosch veya David Hockney, Stephen King veya Charles Dickens'm dünyalarını yaratabilir.
Çok genelleme yapan insanlar, kendilerinden çok emin olabilirler (veya hiç emin. değildirler). Dünya onlara çok basit gelebilir. Siyah beyaz bir dünyada yaşarlar ve deneyimi sadece tek şekilde algılamalarından dolayı, grinin tonlarını pek kullanmazlar. Ayrıca farklı durumları idare etmek için birçok kuralları olabilir. Bilimsel kurallar genellemelerdir ve bilimsel yöntem, iyi bir çalışma sistemi sunar: Dene, sonuçlardan genelleme yap, ama kurallara uymayanlar için kuralı revize etmeye her zaman hazırlıklı ol.
Son üç paragraf genellemeye örnektir.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu