08/12/2009 20:17
Esas adı Ahmet Muhittin Piri, 1465'de Gelibolu'da doğdu. Piri Reis, Osmanlı donanması ile birçok seferlere katılmış, kaleler fethetmiş, amiralliğe kadar yükselmiş, yazdığı kitap ve çizdiği haritalarla dünyaca ün kazanmış Osmanlı denizcisidir.

Verdiği eserler arasında en ünlüleri, bütün dünyaca hayranlık uyandıran Atlas Okyanusu kıyılarını gösteren harita ve Kitab-ı Bahriye isimli kitabıdır. Kitab-ı Bahriye denizlerin kıyılarını, adaların özelliklerini açıklayan ve bunlarla ilgili haritalar içeren çok faydalı bir deniz coğrafyasıdır.

Amcası olan Kemal Reis'in yanında denizciliğe başladı.Onunla birlikte Endülüs Müslümanlarının İspanyollardan kurtarılmasına, Sicilya, Korsika, Sardunya ve Fransa kıyılarına yapılan akınlara katıldı.

Amcasının yanında yetişti.1487 - 1493 yılları arası Amcası ile birlikte Akdeniz'in batı kıyılarında korsanlık yaptı. 1500 -1502 yılları arası Venedik'e karşı yapılan seferlere ilk kez savaş gemisi kaptanı olarak katıldı ve büyük bir başarı gösterdi. Kemal Reis'in ölümünden bir süre sonra Gelibolu'ya çekildi. Orada, korsanlık yaptığı yıllarda ele geçirdiği, Kristof Kolomb'a ve diğer korsanlara ait dünya haritalarından yararlanarak ve kendi gözlemlerine dayanarak bir dünya haritası çizdi ( 1513 ). Mısır'ın fethi sırasında Osmanlı donanmasında komutan olarak yer aldı ( 1517 ). İskenderiye'nin ele geçirilmesinde gösterdiği başarı ile Yavuz Sultan Selim'in övgüsünü kazandı. Çizdiği ilk dünya haritasını bu fetih sırasında Yavuz Sultan Selim'e sundu.Gelibolu'ya dönerek denizcilik kitabı üzerine çalışmaya başladı. Yazdığı Kitab-ı Bahriye isimli kitabını 1522'de Kanuni Sultan Süleyman'a sundu. 1528'de ilkinden daha içerikli ikinci bir dünya haritası çizdi. Bu tarihten sonra güney denizlerinde görev yapan Piri Reis 1547'de Süveyş'teki Osmanlı donanmasının komutanlığına getirildi. Ertesi yıl Aden'i Portekizlilerden geri aldı. 1552'de önemli bir Portekiz üssü olan Maksat'ı ele geçirerek Hürmüz kalesini kuşattı. Ama halk kendileri için çok önemi olan bu üs için bir çok hediye sundu. Piri Reis bu hediyelerle ve iki gemi ile Basra'ya döndü. Orada bir müddet kaldı. Portekiz donanmasının Basra'ya geleceği haberi alındı. Körfezde dolaşan gemilerin hepsini çağırma imkanı olmadığı için emrindeki üç kadırga ile Mısır'a döndü. Kanuni Sultan Süleyman, Maksat'ı bırakıp ganimetlerle döndüğünü ve Portekiz donanmasından kaçtığını haber alınca Piri Reis'in idam edilmesini istedi. Padişahın fermanı üzerine Ahmet Muhittin Piri idam edildi( 1554 ).

Piri Reis'in Coğrafyaya katkıları:

Çizdiği harita:

Piri Reis'in çizdiği Amerika haritası 9 Kasım 1929' da su yüzüne çıkartılmıştır. Bu harita Amerika'nın keşfinden 10 yılsonra çizilmiş en eski ve en doğru çizilen Amerika haritasıdır.

Bu tarihten itibaren harita uzmanlarınca incelenmeye başlanmıştır. Gerçi Piri Reis,Bahriye'den (1521-1525) beri haritacılık konusundaki önemi bildirmekteydi. Bu konuda Hammer şöyle demektedir:

"Piri Reis'in bıraktıkları arasında Bahriye adını taşıyan iki deniz atlası çok değerlidir. Piri Reis bu atlaslardan birini Adalar denizi, ötekini Akdeniz için hazırlamıştır.

Bu eserler, yüzeyde ve deniz altındaki akıntıların durumunu belirttiği gibi, demir atılacak yerlerin, koy ve körfezlerin, boğazların, limanların hepsini içine almaktadır."

26 Ağustos 1956'da ise Georgetown Üniversitesi, Piri Reis'in haritalarıyla ilgili radyoda bir açıkoturum düzenlemiştir. Oturuma katılan bütün haritacılar, haritanın olağan üstü bir keşif yaptığı yargısına vardılar.

Harita Piri Reis'in ilmi metodlarına son derece bağlı va sadık kaldığını açıkça göstermektedir. Harita, teknik yönden mükemmellikleri yanında Ortaçağın haritalarında eksik olmayan kusur ve noksanlardan da uzaktır. Piri Reis, haritasında sadece bilinen yerleri göstermiş, bilinmeyen yerleri ise boş bırakmış, "Bundan ötesi mâlum olmadığından bu kadarı çizilmiş"diye not yazmıştır. Onun bu özelliği günümüz haritacılığına tamamen uygun düşmekte, tarafsız gözlemler sonucu yapılmış kusursuz bir harita olduğu kanaatine varılmıştır. Bu harita bugün dünya ilim çevrelerince Kuzey Amerika'nın en eski ve en orjinal ilk ilmi haritası olarak kabul edilir.

Ahmet Muhittin Piri'nin çizdiği harita ve haritanın kenarında ilgili ülkelerin özellikleri, karakteristik gisileri ile insanları, bitkileri ve hayvanları notlar ve resimlerle açıklanmıştır. Örneğin Gine Körfezi kıyılarında elinde palası ile zenci "Gine Padişahı" çizilmiştir. Ayrıca muhtelif bölgeler buralarda yaşayan fil, maymun ve diğer hayvanların resimleri ile süslenmiştir. Kıyılardaki tehlikeli kayalar, sığınaklar ve kumluk alanlar özel işaretlerle gösterilmiştir.

Haritada sekiz renk kullanılmış ve ceylan derisi üzerine çizilmiştir. Haritanın Afrika ve İspanya'nın kuzey kısmı koparılmış gibidir. Bu harita, İspanya ve Doğu Afrika'yı, Atlas Okyanusu'nu, Amerika'nın o tarihte bilinen parçaları ile Antil Adaları'nı içine almaktadır. Haritanın kenarında bizzat Piri Reis tarafından yazılan notlar vardır. Bu notları en önemlisi Amerika'nın keşfi ile ilgili olan beş nottur.

Çağlar boyunca buzlarla kaplı olan Antarktika dağlarının haritada belirgin ve son derece doğru bir şekilde gösterilmesi haritanın olağanüstü yönlerinden biridir. Çünkü bu dağların varlığı ancak 1952 yılında ses yansıtıcı aletlerle keşfedilmiştir.

Çeşitli ülkelere ait bilim adamları bu haritanın asıllarının çok yükseklerden çekilmiş fotoğraflar olduğunu iddia edecek kadar ileri gitmişlerdir. Bu bilginler uydulardan çekilen dünyamızın fotoğraflarıyla Piri Reis'in haritalarını karşılaştırmışlar ve inanılamayacak kadar benzerlikle karşılaşmışlardır.

1960 yılı Eylül ayı "Science et vie" adlı ilmi dergide George Katmann tarafından yazılan yazıda ise şu satırlara yer verilmektedir:

"Piri Reis'in yaptığı İki harita üzerinde Amerikan Hidrografi Dairesi'nce yapılan inceleme ve araştırmada, bu haritaların günümüzdeki deniz haritalarıyla aynı olduğu büyük bir hayretle tesbit edilmiştir. Yeni roket ve uydulardan çekilen fotoğraflardan anlaşıldığına göre Grönland bir ada değil, üç adadan meydana gelmektedir. Piri Reis de haritasında Grönland'ı üç ada olarak gösterir."

Dünyamız yuvarlak olduğu için yukarıdan bakıldığında aşağılara doğru gelen kıtalarda bir büzülme görülecektir. Uzaydan çekilen fotoğraflarda da bu açıkça görülmektedir. Piri Reis de haritalarında bu büzülmeleri aynen göstermektedir. Bu özellik ise haritaların değerini bir kat daha arttırmaktadır.

Bu ve buna benzer hususların 500 sene kadar önce çizilen haritalarda günümüzde yapılmış gibi gösterilmiş olması bir çok bilim adamını derinden derine

düşündürmüş, hayrete düşürmüştür. "Tanrıların Arabaları" diye Türkçemize çevrilen garip eserin yazarı Erich von Daeniken'in ise aklı bir türlü bu gerçeği kavrayamamış, izahını yapamamış ve şaşkınlığını şu ifadelerle anlatmıştır:

"Haritaların çizildiği çağlarda veya dönemlerde, uzay gemileri veya uydular olmadığından haritaların metodlarla ve nasıl bu kadar doğru çizildiğini açıklayamamaktayız. Düşünce boyutlarımızı aştığı ve mantık kurallarına uymadığı için belki de bir cevap veremeyeceğiz veya bütün cesaretimizi toplayarak haritaların, bir uzay gemisinden çekilen fotoğrafların aracılığı ile çizildiğini ileri süreceğiz.

Piri Reis'in haritalarını çizerken nelerden ve ne gibi araçlardan faydalandığını ve ne gibi şartlar içinde çizdiğini bilemiyoruz. Bu haritalar, XVI. yüzyılın ilk yarısından önce çizildiğine göre, günümüzde bile bu kadar doğru çizimin, ancak uydular aracılığı ile yapılabilmesi, bizi böyle bir meseleye cevap vermeme gibi bir durumla karşı karşıya bırakmaktadır. Çünkü bu haritaları bu kadar doğru bir şekilde çizebilmenin mümkün olabilmesi için ya Piri Reis'in veya yardımcılarının uçabilmeleri ve fotoğraf çekebilme imkan ve kabiliyetlerinin olabilmesi gerekmektedir. Ancak Piri Reis'in kalyonlarından ve çektirmelerinden başka bir aracı olmadığına göre...

Bunlar açıkça göstermektedir ki Deaniken gibi yirminci asrın insanının anlamakta güçlük çektiği haritaları çizen Piri Reis, çağını beş asır ilerden takip edebilecek kadar büyük, Allah vergisi bir dehaya sahip bir denizci ve haritacıdır.

Piri Reis ve Amerika :

Piri Reis, Amerika'nın varlığını daha Amerika kıtası keşfedilmeden önce bile biliyordu. Diğer türk denizcilerinin de haberi vardı. Beyruni gibi bir islam alimi daha 1000 yıllarındayken Amerika'nın varlığından söz ediyordu.

Son araştırmalar ve ele geçirilen belgeler Amerika'nın keşfi şerefinin Kristof Kolomb'a verilemiyeceğini ortaya çıkarmıştır. Onun bu konudaki bilgileri Piri Reis ve diğer müslüman denizcilere kadar dayanmaktadır.

Tarihin ender yetiştirdiği denizcilerden birisi olan Kaptan-ı Derya ( Amiral ) Piri Reis, Kitab-ı Bahriye'sinde ( s.77-85 )

Piri Reis, yeni dünyaya Antilya denildiğini ve 870 H. ( 1465 M.) yılında keşfedildiğini Kitab-ı Bahriye'sinin altı çizili satırlarında söylemektedir ki bu tarih

Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden tam 27 sene öncesine tesadüf etmektedir. Bu demektir ki Amerika kıtasının varlığı keşfedilmeden önce de müslümanlarca bilinmekteydi.

Yazdığı kitap:

Piri Reis'in 1521 de yazdığı kitabın adı "Kitab-ı Bahriye"dir. Bu kitap, denizciler için hazırlanmış bir kitaptır. Kitap, genişletilmiş olarak 1525'de dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman'a sunulmuştur.

Piri Reis, eski harita bilgilerine ve amcası Kemal Reis ile yaptığı deniz yolculuklarındaki gözlemlerine dayanarak kaleme aldığı bu yapıta Kitab-ı Bahriye ismini verdi. Bu kitap genellikle Akdeniz kıyı ve limanlarına ilişkin ayrıntılı bilgiler içerir. Her bölüm için "Harti " denen birer Portolan çizilmiştir. İçinde denizcilik ve gemicilikle ilgili bilgilerin de bulunduğu bu yapıt bu özellikleri ile bir denizcilik ve gezi kılavuzu niteliğindedir. Portolanları döneme göre bir yenilik olduğundan ve geniş açıklamalar ve betimlemeler içerdiğinden çok önemlidir. Yapılan bilimsel incelemeler, bu bilgi ve çizimlerin gerçeğe uygun olduğu ortaya koymuştur.

Kitab-ı Bahriye'nin Ayasofya kitaplığındaki yazma nüshası 424 yapraklıdır ve 223 portolan içerir. Yedi sayfalık önsözden sonra ilki manzum, ikincisi düz yazı olan ana bölümler gelir. Yetmiş sekiz sayfa tutan ilk bölümde dünya denizcileri ve denizleri tanıtılmıştır. İkinci ve asıl bölüm, haritalarla birlikte yediyüz kırk üç sayfadır ve 209 "fasıl"a ayrılmıştır. Bu bölümde Çanakkale Boğazı'ndan başlayarak tüm Akdeniz havzası tanıtılmakta, Tarih ve Coğrafya bilgileri verilerek renkli portolanlarla önemli özellikleri gösterilmektedir. 1935'te Türk Tarih Kurumu'nca bu yapıtın bir tıpkı basımı yapılmıştır. Sadeleştirilerek 1973'te iki cilt olarak yayımlanan yapıt, 1988 - 1991 arasında da özgün metni ile birlikte sadeleştirilmiş biçimi ve İngilizcesi bir arada dört cilt olarak yeniden basılmıştır.

Önceki
Önceki Konu:
Sinop
Sonraki
Sonraki Konu:
Özbekistan

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: