31/03/2014 11:30
Alm. Uigure (m), Uigurin (f), Fr. Ouigours (m.pl.), İng. Uigurs. Ötüken, Kansu ve Doğu Türkistan’da bir hâkanlık iki devlet kurmuş olan Türk boyu. Uygurların anayurtları Baykal Gölünün güneyindeki Orhun, Selenga ve Tala nehirlerinin bulunduğu bölgedir. Bilinen târihleri Büyük Hun İmparatorluğu ile başlar. Tabgaçlar (386-534) devrinden sonra beşinci yüzyılın ikinci yarısında beylik kurdular. Göktürklerin ilk zamanlarında Selenga Nehri etrâfında oturuyorlardı. Yedinci yüzyılın ilk çeyreğinde Sir-Tarduşların altı kabileden meydana gelen birliğine katıldılar. P’u-ku, Tongra, Bayırku ve Fu-lo-pu kabilileri de Uygurların etrâfında toplanarak, hep berâber Uygur adını benimsediler. Beyleri, Erkin ünvanını taşıyor ve elli bin muharip asker çıkarabiliyorlardı. Göktürklerin zayıflamasıyla, kuvvetlendiler. Erkin yerine İl-teber ünvanını kullanmaya başladılar. İl-teber T’u-mi-tu devrinde, Tola havâlisini alıp, güneyde Hoang-ho’ya kadar akınlar tertip ettiler. Uygurlar akınları neticesinde, 646’da Çin İmparatoru tarafından da tanındılar. İl-teber T’u-mi-tu, kendini kağan îlân etti. Uygurlar’ı Göktürkler tarzında teşkilâtlandırdı. T’u-mi-tu 648’de Çin’in entrikalarıyla öldürülünce, yerine oğlu P’o-jon geçti. P’o-jon, Çinlilerin on-okların başına kukla kağan yaptığı Ho-lu’yu mağlup ederek, 656’da Taşkent yakınlarına kadar ilerledi. Uygurlar, Göktürklü Kapağan Kağan (693-716) zamânında Göktürklere bağlandı.

Bilâhare Uygurlar, Göktürklerin iç mücâdelesinden faydalanarak toplandılar. Göktürk Devletini yıktılar. 745’te Ötüken Şehri merkez olmak üzere Uygur Hâkanlığını kurdular. Dokuz-Uygur Urugu’ndan birlik hâline geldiler. Uruglar Çince kaynaklarda şöyle geçer; Yaglakar (Yaglakır), Hu-tuko (Uturkar), Hu (Kürebir), Mo-ko-sik-i (Bagasıgır), A-vu-çö (Ebirceg), ko-sa (Hazar), Hu-vu-su (Khifuzu), Yo-vu-ku (Yagmurkar), Hi-ye-vu (Ayabire).

Bu uruglardan kurulu Uygur kabilesinin idâresi altındaki Dokuz-Oğuz birliği de; D’u-ku (Buku), Hun (Qun), Pa-ye-ku (Bayırku), T’ung-lu (Tongra), Sse-kie (Sıkar), K’i-pi, A-pu-sse, Ku-lun-vu-ku, A-tie (Ediz)dir. Dokuz Urug’dan meydana gelen Uygur boyu, Dokuz-Oğuz boyunun ilâvesiyle boy sayısı ona yükselerek, On-Uygur diye anılan birlik meydana geldi. Basmıl ve Karlık boylarının katılmasıyla birlik sayısı onbire yükseldi. Uygur Hâkanlığı, her boyun başına birer bey olmak üzere, on bir vâli tarafından idâre edilmekteydi.

Uygur Hâkanı Kutlug Bilge Kül, Orhun kıyısında Ordu-balık şehrini kurup, burayı merkez yaptı. Kutlug Bilge Kül, 747’de ölünce, yerine oğlu Moyen-çor (Bayan-çor, Bilge Kağan) Uygur Kağanı oldu. Moyen-çor (747-759), kuzeyde Kırgızlar batıda Karluklar ve onlara yardım eden Türgişler ve Basmıllar ayrıca Sekiz-Oğuz, Dokuz-Tatar veÇikler ile muhârebe edip, bunları kendine bağladı. Hakimiyetini Yenisey kaynakları, Çu-Talas havalisi, İç-Asya ve Kerulen’e kadar genişletti. Oğullarını buralara, Yabgu, Şad ünvânıyla tâyin etti.

Moyen-çor, Çin üzerinde de çok tesirli oldu. Moyen-çor’a bağlı Karluklar, Çinlilerle İslâm dînini tebliğ için bölgeye gelen Müslümanlar arasında yapılan Talas Meydan Muhârebesinde (751) İslâm ordusu tarafını tuttu. Talas Meydan Muhârebesinde Çinliler, ağır mağlubiyete uğradı. Tarım Havzası, Uygurlara geçti. Çinliler Orta Asya’dan çekildi. Çin’de büyük hâdiseler oldu. Annesi Türk olan An-lu-şan adlı bir kumandan, 200.000 kişilik bir kuvvetle Çin’in merkezî şehirlerinden Lo-yang’ı 756’da, Ç’ang-an’ı 757’de zaptetti. An-lu-şan, kendisini imparator îlân etti. Çinliler, bu hâdiseler üzerine Uygurlardan yardım istemek zorunda kaldı. Moyen-çor, Uygurları yardıma çağıran T’ang İmparatoru Su-tsung’u destekledi. 757’de Lo-yang’ı ve diğer merkezî şehirleri geri aldı.Çin, yılda 20.000 ton ipek vermeyi taahhüt etti. Uygur Hâkanı, İmparatorun kızıyla evlendi. Moyen-çor (Bilge Kağan) 759’da ölünce yerine Bögü Kağan (Alp Külüg Bilge Kağan) geçti.

Böğü Kağan, Çin’e hâkim olmak niyetindeydi. Uygur Ordusu, 762’de Çin’e sefere çıktı. Uygurların gelmesiyle Çin’deki iç mücâdele sona erip, birlik oldular. Uygur ileri harekâtı durdu. Fakat, Çin’de Uygur nüfûsu ve tesiri arttı. Çin’in merkez ve şehirlerinde pekçok Uygur serbestçe ticâret yapıyor, istedikleri kadar ipekli kumaş alıp, satıyorlardı. Böğü Kağan, Tibetlilerin hücumuna uğrayan Çin’i korumak üzere, Töles asıllı Çin kumandanı P’u-ku Huai-en’in dâvetiyle, 762’de Lo-yang Seferini yaptı. Lo-yang Seferi, Tibetlilerden Çin’i kurtardıysa da, Türk kültürünün aleyhine oldu. Böğü Kağan, Ötüken’e dönerken, Mani dînini Türkler arasında yaymak için dört râhibi de berâberinde getirdi. Böğü Kağan, Manihaizmi kabul edince, bu bozuk din Uygurlar ülkesinde resmî bir mâhiyet kazandı. Manihaizm, hayvânî gıdâlarla beslenmeyi yasakladığından, disiplinli ve cesur bir kavim olan Uygurların muhâriplik vasfını zayıflattı.

Böğü Kağan, Kırgızlar üzerinde de zafer kazandı. Çin’e sefer etmek isterken, buna karşı çıkan akrabâsı Nazır tung Baga Tarkan tarafından 779’da öldürüldü. Tang Bağa Tarkan, Alp Kutlug Bilge Kağan ünvanıyla Uygur Hâkanı oldu. Alp Kutlug Bilge Kağan (779-789), cesâreti, iyi idâresi ve yapmış olduğu kânunlarıyla tanınır. Kırgızları tekrar mağlup etti. Çinli bir prensesle evlenince, Uygur tüccarlarının Çin’de tahakkümlerinden doğan anlaşmazlıklar ortadan kalktı. 789’da ölmesiyle yerine Külüg Bilge Kağan (789-790) ve sonra bunun oğlu Kutlug Böge (790-795) hâkan oldular.

Uygurlar, iktisâdî ve kültürel menfaatleri sebebiyle Çin’i eskiden beri taarruzlardan koruyorlardı. Tibetlilerin tekrar Çin’e tecâvüz etmeleriyle, yine kuvvet yardımı gönderildiyse de, başarılı olmadı. Kutlug Bilge Kağan bu başarısızlık üzerine 795’te öldürüldü, yerine Alp Kutlug geçti. Alp Kutlug Bilge Kağan (795-805), sevilen bir kumandan ve idâre adamıydı.

Külüg Bilge Kağan (805-808) zamânında huzur devri açıldı. İktisâdî hayat gelişti. İç-Asya’nın önemli ticâret şehirlerine nüfûz edildi. Alp Bilge Kağan (808-821)’dan sonra hakan olan Küçlüg Bilge Kağan (821-833); Karabalasagun Kitâbesini 826’da diktirdi. Küçlüg Bilge Kağan zamânında Türkistan’ın doğusuna inmek isteyen Tibetliler durduruldu. Karlukların başına yeni bir Yabgu tâyin edilip, Soğd bölgesine kadar ticârî münâsebetler geliştirildi. Fakat Uygur ülkesinde huzursuzluk da başladı, hâkan öldürüldü. Küçlüg Bilge Kağan’dan sonra yerine geçen Alp Külüg Bilge Kağan (833-839)da nâzırının tahrik ettiği isyanda öldürüldü.

Uygurlar, millî vasıflarına ters düşen Manihaizm tesiriyle gittikçe gevşeyince; Yenisey bölgesinde olup, Orhun bölgesini de kontrol altında tutan Kırgızların taarruzuna dayanamadılar. Kırgızlar, kalabalık kuvvetleriyle, 840’ta Uygur topraklarına girdiler. Uygur başşehri Ötüken’i zaptedip, son hâkanı öldürdüler. Ötüken’de devletleri yıkılan Uygurlar büyük topluluklar hâlinde yurtlarını terk ettiler. Karluk ülkesine, Çin hudûduna ve daha kesif olarak da, zengin ticâret merkezlerinin bulunduğu İç-Asya’da Beş-balık, Turfan, Kuça sahasına göçtüler.

Uygurların Ötüken’den göçleri Hâkan âilesine mensup, Vu-hi Tegin ve Ngo-nic Tegin adlı iki kardeş tarafından idâre edildi. Göçten sonra Uygur târihinin ikinci safhası başladı. Göçü idâre eden kardeşlerden Vu-hi Tegin (841-846), kağan seçildi. Uygurlar, Kırgız ve Çin tarruzlarına mâruz kalıp, çok zarar gördüler. Bir kısmı Çin’in tâbiiyetine girip, Kan-Çou Uygur Devletini kurdular. Bir kısmı da eski yurtlarına dönüp, Doğu Türkistan (Turfan) Uygur Devletini kurdular. Fakat, bu iki devlet de Bozkır Türk Devletinden farklı vasıf taşıyorlardı. Hâkimiyetlerini genişletme idealleri yoktu. Büyük siyâsî mücâdelelere girmekten sakındılar. Başta, Çin hükümetleri olmak üzere, komşularıyla dostluk ve ticârî münâsebetlerini devam ettirdiler.

Kan-su bölgesinde kurulan Kan-Çou Uygur Devleti, Çin ile ticârî münâsebetleri ilerletti. Uygur prensleri, Çin İmparatorlarının kızları ile evlendi. Kan-Çou Uygur Devleti, Uygurların batı kolu olan Tun-huang koluna da 911’de istiklâl kazandırdılar. Kan-Çou ve Tun-huang Uygur kolları, 940’tan sonra K’itanlar, 1028’den sonra da Tangutların nüfûzu altına girdi. 1226’da Cengiz Han tarafından Moğol tahakkümü altına alındılar. Sarı Uygurlar da denilen Kan-Çou Uygurları bu adla hâlâ Batı Çin sahasında yaşamaktadır.

Doğu Türkistan (Turfan) Uygur Devleti: Uygur göçünü idâre edenlerden Ngo-nie Tegin kumandasında Tanrı Dağları, Beş-balık ve Turfan’a gelenler tarafından kuruldu. Ngo-nie Tegin (846-848) kağan seçildi. Turfan Uygur Devletini, Çin tanıdı. İsmen Çin nüfûzu altındaydılar. Bölgedeki askerî vâlilerin hâkimiyetine son verip siyâsî bakımdan güçlendiler. Ticâret yolları üzerinde bulunduklarından iktisâdî bakımdan da geliştiler. Ticârî münâsebetler, Manihaizmin bölgede yayılmasına vâsıta oluyordu. Çin’deki T’ang Hânedânının yıkılmasıyla 911’de müstakil devlet hâline geldiler. Güneyde Tibet, Batı Türkistan’da Karluk bölgesiyle çevriliydiler. Başlıca şehirleri Turfan, Kaşgar, Beş-balık, Kuça, Hami (Urumçi) olup, sanat, edebiyat ve ticâret sahasında yükseldiler. Budizm de yayılıp, Manihaizmden fazla tutuldu. Budizmle Manihaizm yanında Nasturî Hıristiyanlık ve başlangıçta çok az da İslâmiyet yayıldı. Karahanlılar İslâmiyeti kabul edince Uygurlarla mücâdele ettiler. İslâm dîni, Uygurlar arasında Karahanlılar vâsıtasıyla yayıldı. Çin’e İslâmiyet Uygurlar aracılığıyla girdiği için ilk Müslüman Çinlilere Huei-hu (Uygur) denilmiştir. Turfan Uygur Devleti, Cengiz Han tarafından 1209’da Moğollar’a bağlandı. Uygurların hâkimiyeti fiilen bitmesine rağmen Uygur Hânedânından İdi-kutlar, Ming Sülâlesi kuruluncaya kadar varlıklarını devam ettirdiler (1368). Ayrıca Moğolların tâbiiyeti altında pekçok Uygur sülâle mensubu yüksek idârî mevkilerde vazife aldı. Uygurlar, diğer Orta Asya Türkleri gibi Ehl-i sünnet Müslüman medenî bir kavim olduklarındanAsya’nın doğusunda ve batısında başta dil ve yazı olmak üzere tesirli oldular.

Uygur Alfabesi üç sesli, biri sesli de olabilen on beş sessiz harften meydana geliyordu. Uygur yazısı, önceleri sağdan sola yazılırken, sonraları yukarıdan aşağıya doğru yazılmaya başlandı. Uygur harfleri, İslâm harflerinin 15. yüzyılda kabûlüne kadar bütünüyle, 18. yüzyıla kadar Uygurların bulundukları bölgede kısmen kullanılmıştır. Uygur Edebiyatı; Taryat, Şine Usu, Karabalasagun, Hoytu Tâmir, Gurbalcin âbideleri, mabetlerdeki dîni metinlerde bulunur. Uygurca mektuplar, hukuk belgeleri ve halk edebiyatı mahsulleri târihî bakımdan kıymetlidir. Uygurlar kâğıt yapmasını ve baskı makinasını yapıp, kullanmasını bilirlerdi. Uygurlar medenî bir Türk kavmiydiler. Toplu halde yerleşik hayâta ilk defâUygurlar geçti. Doğu Türkistan’daki Karabalasagun, Beş-balık, Turfan, Karaşar, Kara Hoça, Kaşgar dâhil birçok şehri geliştirdiler. Şehirleri surla çevirdiler. Hayvancılık, zirâat ve ticârete önem verdiler. Su kanalları açıp, sulu zirâat yaparak, toprağın verimini artırdılar. Bezelye, bakla gibi sebzeleri, kavun ve karpuz gibi meyveleri çok yetiştirirlerdi. Bu sebze ve meyveleri Çin’e de tanıttılar. At yılkıları ve koyun sürüleri yetiştirerek komşularına sattılar. Ticârete önem verip, iktisâdî seviyelerini yükselttiler.

Önceki
Önceki Konu:
Lojistik
Sonraki
Sonraki Konu:
Kenya

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: