Vücudumuz ruhumuzun tapmağıdır. Bu nedenle çok kutsaldır. Böyle düşündüğünüz zaman onun bakımına da önem vermeniz kolaylaşacaktır. Tertemiz, pırıl pırıl, güzel kokan ve iyi giyimli yani kısaca 'bakımlı' bir beden idealiniz olmalıdır. Bu nedenle vücudunuzun doğal elbisesi derinizi tanımalısınız ve onun nasıl temizlenmesi gerektiğini bilmelisiniz. Cildimize iyi bakabilmek için önce onun yapısını öğrenmelisiniz.

Yünlü kumaşı ipekliden, ipekliyi, pamukludan başka başka temizleme metodları ile temizleriz. Biliyorsunuz çamaşır makinaları ve deterjanları bile kumaşın cinsine, yapısına, rengine göre programlanıyor. Ona göre temizleme işlemi, suyun ısısı ayarlanıyor. Bizim içinde durum pek farklı değildir. Bizi örten derimizin yapısını bilirsek ona uygulayacağımız temizleme programımda iyi ayarlarız. Dolayısıyla derimizi hırpalamadan, bozmadan güzelce temizlememiz de mümkün olur.

Deri, bedenimizin dış yüzünü kaplayan, 2 metrekarelik yüzölçümü ile en büyük organıdır. Derimiz, vücudumuzun tıpkı kalp, beyin ve diş gibi temel bir organıdır. Kendi kendini onarır, yeniler, düşmanlarına karşı savaşır. Nefes alarak solunuma yardımcı olur. Bedenin iç yapı taşlarını örter, dış etkilerden koruyarak mükemmel bir koruma sistemi oluşturur. Cilt bakımında bebek cildi örnek alınmalıdır. Üstünün açık olup soluması, nefes alması sağlanmalıdır.

Deri, üst, orta ve alt olmak üzere üç tabaka halinde düşünülmektedir.

Üst deri: Bütünüyle hücrelerden oluşur. İçteki hücreler hızla bölünür, oluşan yeni hücreler, eski hücreleri derinin yüzeyine doğru iter. Deri devamlı kendini yenileyen bir organ olduğu için en alt tabakası evrim geçirerek en üst tabakaya gelir ve atılır. Bu süreç 28 günde gerçekleşir. Bu süre içersinde, üst tabakada bulunan hücreler tamamen ölü atıklar haline gelir. En dışta bulunan ve sürekli olarak dökülen pulsu ölü hücreler böylelikle oluşur. İçteki bu hücreler ayrıca saçlar, kıllar ve tırnaklarda bulunan 'keratin' adlı proteini üretirler. Üst derinin dış yanındaki hücreler suyu kolayca emerlerse de, iç hücreler suyu geçirmezler. Üst derinin daha derin yerlerinde koyu kahve rengi pigmentler üretilirler. İşte deriye rengini veren bunlardır. Kan damarları bulunmayan üst deri besinini alttaki kılcal damarlardan sağlar.

Orta deri: Kan damarları, lenf yolları, sinir uçları, yağ guddeleri, saç, kıl, ter ve yağ bezleri vardır. Deri hastalıkları burada görülür.

Alt deri: Derinin direnci lifli olan alt deriden ileri gelir. Bu tabakada esnek bağ dokusu lifleri, kan damarları, sinir uçları, sinir bağları, adaleler bulunur. Yağ doku ve bağ dokuları vücut sıcaklığını ayarlar, ısı depo eder, organları korur.

- Basitleştirimiş Deri Yapısı -

Deriyi en basit şekliyle anlatmaya çalışırken onu oluşturan en küçük elemanı 'hücre'yi de basit bir şekilde gözden geçirelim. Bütün canlılarda yapısal ve işlevsel birim olan hücre, hücre zarı denilen bir zarla sarılmıştır ve içinde hücre suyu ve çekirdeği yer alır. Hücre de vücudumuz gibi dörtte üç oranında su ile doludur. Bir başka deyişle hücrenin yüzde yetmiş beşi sudur.

Cildin 'pH'ı ne demektir? Neden önemlidir? pH Baz ve asit dengesidir.

Herkesin cildinin pH'ı farklıdır. İdeal pH ölçüsü 5,5 tur. pH 5,5'tan yüksek miktarlarda ise cilt asit ortamındadır. pH 5,5'tan düşük ise, cilt baz ortamındadır. pH=5,5 dengesi bozulduğunda cilt problemleri ortaya çıkar. Cildimizi su-yağ-asit üçlü olarak

düşünmemiz, onun bakımını sağlamamız da yararlı olabilir. Vücudumuzun ve hücrelerin oluşumunda yüzde yetmiş beşlik su oranı, suyun ne kadar önemli olduğunu burada da karşımıza çıkarıyor. O halde suyu çok iyi tanımak gerekir. Cildimiz susuz kalırsa, yağlı ve asitli olur. Bu da sivilcelerin çıkmasına, derinin tahriş olmasına zemin hazırlar. Bu nedenle günde en az sekiz bardak su içilmelidir. İçerden su ile beslenen cildiniz şeffaf, pırıl pırıl alt yapısı ile olağan üstü güzellik kazanacaktır. Cildinizin güzelliği, soluduğu temiz hava su ve sağlıklı beslenme ile olağaa üstü bir kaliteyi yakalayacaktır.

Cilt yağsız kalırsa esnekliği kaybolabilir. Cildin asit ortamda kırışma hızı çok artar. O halde, likit yağları yememiz ve cildimizi dışarıdan da likit yağ ile beslememiz iyi netice verir.

Asitli şeylerle (sirke, turşu vs.) beslenirsek, cildimizin pH dengesi bozulur. Stresde de, hanımların periyodik dönemlerinde de cildin pH dengesi bozulur. Hastalandığınızda, griple olduğunuzda, ilaç aldığınızda pH dengesi değişmektedir. Bu nedenle dengeli beslenmenin cildimizin kalitesinin oluşmasında büyük etkisi olduğu görülmektedir. Cildimizin alt yapısının güzelliği için bol sebze, meyve yemeliyiz. Su içmeliyiz. Temiz hava solumalıyız.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu