19/10/2013 6:00
Türkiye’nin güney bölgesinde “Beyaz Altın” (Pamuk) ambarı ve en bereketli toprakları bağrında bulunduran bir vilayeti. Türkiye’nin yüzölçümü bakımından dokuzuncu, nüfus bakımından dördüncü büyük şehridir. Doğu Akdeniz bölgesinde; Kayseri, Kahramanmaraş, Gaziantep, Niğde, İçel (Mersin) ve Hatay illeri ile çevrilidir. 36°32´ ve 38°23´kuzey enlemleri ile 34° 42´ ve 36°42´ doğu boylamları arasında yer alır. Güneyinde Akdeniz vardır. Trafik numarası 01’dir.

İsminin Menşei

Batılı tarihçiler, "Adana" isminin “Adanüs” ten geldiğini ileri sürerler. Halbuki, Hitit zamanına ait yazılı metinlerde Adana’dan “Adania” olarak bahsedilir. Anadolu’nun ilk sakinleri olan Hitit’lerin kurduğu tarihi bir şehirdir. Bazı putperest milletlerin taptıkları Uranüs’ün oğlu olan Adanüs ile ilgisi ise sadece isim benzerliğidir.

Tarihi

Adana ve Çukurova bölgesi çok eski devirlerden beri insanların yaşadığı bir yerleşim merkezi olmuştur. Eski tarihi belgelerde “Klikya” olarak bahsedilen Çukurova’dan Boğazköy’den çıkarılan Hitit yazılı levhalarında, “Uru Adania” (Adana ülkesi) kaydı vardır.

M.Ö. 1333 tarihinde Hititler, Kızzıvatna Krallığının elinde bulunan Çukurova’yı ele geçirmişlerdir. Bölge, Hititlerden sonra Asurluların, Perslerin, Makedonya kralı İskender’in, Romalıların ve Bizanslıların eline geçmiştir.

Abbasiler devrinde bu bölge Türkleşmiş ve o günden bu yana Türkün vatanı olmuştur. Hazret-i Ömer zamanında İslam orduları Adana’ya geldiler. Abbasi devrinde, Horasan ve Türkeli’den göçen Türkmen oymakları ve beyleri bu bölgeye yerleştirildiler. Halife Harun Reşid zamanında yapılan Haruniye şehri, Türk gönüllülerinden teşekkül ettirildi. 758 tarihinde 100 bin kişilik ordu ile gelen Bizans İmparatoru bu bölgedeki Türk mücahidlerine yenilerek geri çekildi.

Bu bölgeye yerleştirilen Türkmenlerin çoğu Üçok koluna bağlı Yüregirler, Kınık, Bayındır, Salur, Çepni ve Eymür boyları ile Bozokların Bayatlar, Dögerler, Avşarlar ve Karkınlar boyları ve obaları idiler.

Yüregirlerin başında Ramazan Bey bulunuyordu. Abbasi Devleti kendi arasında bölünmeye başlayınca, bunu fırsat bilen Bizans İmparatoru 160 bin kişilik bir ordu ile bu bölgeye geldi. Müslümanların çoğunu kılıçtan geçirdi. Müslümanların bir kısmı dağlara çıktılar. Adana’da bulunan 4 bin Türk askeri şehri kuşatan 160 bin Bizans askerini yararak Tepebağ’a vardılar. Burada iki gün iki gece savaşarak hepsi şehid oldular.

Bizans’ın bu bölgeyi ikinci defa ele geçirmesi kısa sürdü. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Alparslan’ın oğlu Melikşah 1084’te Çukurova’nın tamamını yeniden Türk hakimiyeti altına aldı. Maveraünnehr tarafından gelen Türkler, Çukurova’ya yerleştiler. Dağlara çıkan diğer Türk boyları şehirlere indiler. Ramazan Beyin kurduğu beylik burasını Türk yurdu yaptı. Bu bölge, Suriye’deki Selçuklu Devletinden sonra da Konya’daki Anadolu Selçuklu Devletinin toprağı oldu.

Bizanslıların emrindeki Klikya Ermenileri bir ara bu bölgeye sahib oldu. Haçlı seferleri sırasında Fransız Lusignan Hanedanlığı Ermeni Hanedanını uzaklaştırdı. Fransız Lusignan Hanedanını da kısa bir müddet sonra Türk Memlük Devleti ortadan kaldırdı. Ramazanoğulları, Haçlı ordularını ve Bizans’ın emrindeki Klikya Ermenilerini yenerek, tarihten sildiler ve 1374’de Ermenilerin çoğunluk olduğu Kozan’ı (Sis) alarak bölgede tamamen Türk hakimiyetini sağladılar.

Osmanlılar devrinde ilk olarak Yavuz Sultan Selim, 1516’da Mısır seferine giderken 1517’de Ramazanoğulları Beyliğini devletine katınca Osmanlılara geçmiştir. 1608’de Pir Mansur’un kendi isteği ile emirlikten ayrılması üzerine, Adana önce Halep Beylerbeyliğine bağlanmıştır, 1886’da ise Halep Beylerbeyliği’nden ayrılarak şehir müstakil Adana Eyaleti olmuştur.

Osmanlı Devletinin yıkılması ve tarih sahnesinden silinmesi için iç ve dış düşmanlar ve beynelmilel güçler Osmanlı Devletini Birinci Dünya Harbi’nin alevlerine kasten ittiler. Harbin neticesinde, Anadolu dahil, devlet bölünmüş ve işgal edilmişti. 18 Aralık 1918’de Fransızlar Adana’yı işgal ettiler ve kendilerine bağlı Klikya Ermeni krallığı kurmak üzere dışardan 100 bin Ermeni getirdiler. Fransız ve Ermeniler cana, mala, ırza tecavüz yaptıkları için bu insanlık dışı vahşete dayanamayan Adanalılar, silaha sarılarak Toroslarda Fransız ve Ermenilerle savaştılar. Türkleri esir edemeyeceklerini anlayan Fransızlar, 5 Ocak 1922’de Adana’dan çekildiler. Adanalıların vatan ve istiklalleri uğruna 18 Aralık 1918, 5 Ocak 1922 arasında yaptıkları mücadele başlı başına bir kahramanlık destanıdır.

Fiziki Yapı

Adana’nın % 49’u dağlar, % 23’ü eşik alanlar (hafif engebeli bölgeler), % 27,6’sı ovalarla kaplıdır.

Dağları: İlin kuzeybatı, kuzey ve kuzeydoğu bölümleri Orta Toros adıverilen dağ sistemi ile çevrelenmiştir. Orta Toroslar üzerinde üç ayrı dağ sırası vardır. Bunlar batıdan başlayarak Bolkar Dağları, Aladağlar ve Tahtalı Dağlarıdır.

Bolkar dağları batıda Taşeli Platosu, doğuda uzun bir oluk şeklinde uzanan ve Ecemiş koridoru adı verilen derin bir kanyon ile sınırlanır. Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan Bolkar Dağlarının uzunluğu yaklaşık 150 km, genişliği ise yer yer 40-50 km'yi bulur. Bolkar Dağlarının üzerindeki en önemli doruklar; Gavur Dağı (3337 m), Yıldız Tepe (3314 m), Meydan Dağı (3132 m) ve Hacıhalil Dağıdır (3107 m).

İlin en yüksek tepelerinin bulunduğu Aladağlar, kuzeydoğu yönünde yaklaşık 100 km uzanır. Genişliği ise 40 km civarındadır. Batıda Çakıt Suyu Vadisi ile Pozant ve Kırkpınar Dağlarından, Ecemiş Koridoru ile Bolkar Dağlarından ayrılır. Dağlar Zamantı Suyu, Eğlence Deresi, Çakıt Suyu ve bunların kolları ile parçalanmıştır. Aladağların üzerindeki en önemli doruklar: Demirkazık Tepesi (3756 m), Torosan Dağı ve Kaldı Dağı (3374 m), Kol Tepesi (3588 m)dir. Bunlardan Demirkazık Tepesi, Torosların da doruğudur.

Seyhan Irmağı ile Zamantı Suyu ve Göksu kolları arasında uzanan dağlar, Tahtalı Dağlarıdır. Kuzeydoğu-Güneybatı doğrultusunda uzanan bu dağların üzerinde Koç Dağı, Soğanlı Dağı, Bakır Dağı gibi doruklar sıralanır. Dağlar güneye doğru vadilerle parçalanmış ve geçilmez bir görünüş almıştır.

Ovaları: İlin kuzey kısmı hariç, ovalıktır. Güneyinde ise geniş Adana Ovası yer alır. Bu toprakların 3 ve 4. jeolojik devirlerde teşekkül ettiği jeoloji bilginlerince bildirilmektedir.

Toros Dağları, ovanın kuzey, kuzey-batı, kuzey-doğu ve doğu kısımlarda duvar gibi yükselir. İç Anadolu’dan gelen soğuk rüzgarları önler. Adana Ovası, ortasında bulunan Misis Tepeleri ile ikiye ayrılır. Kuzeydekine “Yukarıova” güneydekine ise, “Çukurova” denir. Halbuki, Adana Ovası, Çukurova olarak anılır. Çukurova 16 bölgeden ibarettir. Bunlardan 6 tanesi Yüregir, Misis, Osmaniye, Ceyhan, Yumurtalık ve Haruniye, Adana il sınırları içindedir.

Akarsuları: İlin en önemli iki nehri Ceyhan ve Seyhan’dır. Her iki nehrin su akımı düzensizdir. Seyhan üzerinde 1956 senesinde Seyhan Barajı yapılmıştır.

Ceyhan Nehri, Aksu ve Hurman çaylarının birleşmesi ile meydana gelir. Kadirli’de Adana ovasına giren, çakıl suyunu alır. Hürmüz Boğazı’nda İskenderun körfezine dökülür. Üzerinde Aslantaş barajı mevcuttur. Uzunluğu 509 kilometredir. Deliburun’da Akdeniz’e dökülmeden önce Akyayan, Akyatan ve Kakarat göllerini meydana getirir.

Seyhan ise Kayseri’den doğan Göksu ve Samantı çaylarının birleşmesi ile meydana gelir. Mersin Körfezi’ne dökülür. 560 km uzunluktadır.

Göller: Adana’da büyük göl yoktur. Deniz hareketlerinden meydana gelen lagün türü bir kaç göl ile Seyhan Baraj Gölü vardır. Lagün gölleri; Akyatan (39.6 km2), Akyayan (31.2 km2) ve Kakarot (18 km2)’dur.

İklimi ve Bitki Örtüsü

İklimi: Adana ovasının iklimi, Akdeniz iklimi hususiyetlerini taşır; yazları çok sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve yağışlıdır.

Dağlık bölgede ise, Akdeniz iklimi ile kara iklimi karışımı hüküm sürer. Yazın Toroslardaki yaylalara çıkılır. Bunların belli başlıları; Pozantı, Namrun, Gilek, Kızıldağ, Armutlu, Biricik yaylalarıdır.

Yağışlar yağmur şeklindedir. 20-30 senede bir kar yağar. Yağış mikdarı senede 625-700 milimetredir. Senelik yağışlı gün sayısı 49’dur.

Sıcaklık, -8,4 ile +45,6 santigrat derece arasında seyreder. En soğuk ay Ocak, en sıcak ay ise Ağustos’tur. Yağışların yarısı (% 49) kışın olur. Yazın ise senelik yağışın % 5’i yağar.

Bitki Örtüsü: İl topraklarının % 29’u ormanlıktır. Ormanlar dağlık bölgelerde yer alır. Tipik bitki örtüsünü Akdeniz bitkileri teşkil eder, dağ yamaçlarını 700-800 m yüksekliğe kadar “Maki”ler, yüksek yerleri de kara çam ve sedir ağaçları kaplar. Kuzeyde bozkır ve fundalıklara rastlanır. Kuzey ve kuzeybatıdaki dağlarda “Alp bitkileri” görülür. Makiler kuraklığa uymuş bitkilerdir. Yaprakları sert ve cilalıdır. Kızılçam, karaçam, meşe, sedir, köknar, ardıç ve kayın ağaçları azdır.

Adana ilinde bitki yönü ile örtüsüz toprak yok denecek kadar azdır.

Ekonomi

Tarım: Türkiye’nin en gelişmiş tarım bölgesi olduğu gibi, modern tarım ağaçlarının en çok kullanıldığı ildir. Yüzölçümünün % 39’u tarıma elverişli ve çok bereketlidir.

Adana’nın bereketli ovalarından; traktör, diğer modern tarım araçları, sulama, gübreleme, ıslah edilmiş tohum ve ilaçlama ile senede bir kaç defa ürün alınmaktadır. Sulanan araziler her sene artmaktadır.

250 bin tona yaklaşan saf pamuk ile Türkiye’nin pamuk üretiminin dörtte biri buradan sağlanır. Pamuğun Akala ve Cocker türleri yetişir. Adana, pamuk ambarı olduğu gibi; tahıl, susam, kavun, karpuz, turfanda, sebze, arpa, yulaf, baklagiller, şeker kamışı, üzüm, incir, tütün, pirinç, yer fıstığı ve turunçgiller bakımından da önemli bir yer tutar.

Hayvancılık: Hayvancılık tarım kadar önemli değildir. Mer’a ve otlaklar azdır. Hayvancılık daha çok Toros dağları yamaçlarında görülür. Koyun, kıl keçisi, sığır, at ve deve yetiştirilir. Arıcılık da gelişmiştir.

Ormancılık: Ormanların çoğu dağların Akdeniz’e bakan yamaçlarında bulunur. Karaisalı, Saimbeyli ve Kozan’da orman zenginliği fazladır.

Ormanlardan her sene 150 bin metreküpten fazla tomruk ve 370 bin metreküp civarında yakacak odun elde edilmektedir.

Madenleri: 1960 senesinde kuzeyindeki Bulgar dağında petrol bulunmuştur. Karaisalı’da amyant, linyit, çinko ve krom, Kozan ve Osmaniye'de linyit yatakları vardır.

Enerji: Bölgedeki hidroelektrik ve termik santrallerinin senelik elektrik istihsali 7,5 milyon kwh olup santraller şunlardır: Seyhan, Aslantaş, Kadıncık I ve II hidroelektrik santralleri ile Mersin termik santrali.

Sanayi: Adana tarımda olduğu gibi sanayi sektöründe de çok gelişmiştir. Türkiye’nin imalat sanayii bakımından dördüncü gelişmiş ilidir.

Çeşitli dokuma ve giyim eşyası, kort bezi, pamuk ipliği, bitkisel yağ, sabun, un, deri, tütün, kereste, çimento, makarna, konserve, kimyevi maddeler, kauçuk, tarım alet ve makine, inşaat makineleri, taşıma araçları, yedek parça, klima cihazları, polimer ve suni elyafın ana maddesi olan “DMT”, gıda ve mensucat maddeleri fabrikaları ile en önemli sanayi bölgelerimizden biridir.

Ulaşım: İstanbul-Bağdat demiryolu hattı Adana’dan geçer. Ceyhan ile Osmaniye arasındaki Toprakkale istasyonundan ayrılan bir hat İskenderun’a iner.

Karayolu ile İç Anadolu’ya, Gaziantep üzerinden Güneydoğu Anadolu’ya, Malatya üzerinden de Doğu Anadolu’ya bağlanır. Aydın, Isparta, Antalya, E-24 karayolu ile Adana’ya bağlanır.

Karataş İskelesi, Mersin ve İskenderun limanları ile deniz yolundan birçok bölgeye bağlanmış olur.

Adana’da, Adana ve İncirlik (askeri) olmak üzere iki büyük havaalanı vardır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Nüfus: İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra, Türkiye’nin dördüncü büyük ilidir. 1990 sayımına göre nüfusu 1.934.907 olup, bunun 1.350.339’u ilçe merkezlerinde, 584.568'i köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 17.253 km2 olup, nüfus yoğunluğu 113’tür.

Eğitim: Okur-yazar oranı yüksek olan illerimizdendir. İlde, 8 anaokulu 1210 ilkokul, 175 ortaokul, 12 mesleki ve teknik ortaokul, 46 lise ve 46 mesleki ve teknik lise vardır (1990). Çukurova Üniversitesine bağlı, Ziraat, Tıp, Fen-Edebiyat, Mühendislik, Mimarlık, İşletme, Eğitim, İktisat Fakülteleri ve bunlara bağlı yüksek okullar vardır.

Örf ve adetler: Çukurova Türkmen köyleri gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Erkek ve kadın şalvar giyer. Kadınları “Güdük” ismi verilen pamuklu hırka giyer ve başlarına yazma bağlarlar.

Dağ köylerinde erkekler yakasız gömlek giyerler. Şehirlerde örf ve adetler zayıflamıştır. Kına türküleri, bozlaklar ve halayları meşhurdur. Köy düğünlerinde davul zurna çalınır. Güreş, cirit ve at yarışları yapılır. Halk oyunları: Adana Üçayağı, Mergi, Kaba Şirvani, Serçe, Adana Ağırlaması, Şenola, Hasandağı ve Halaylardır. Zengin bir folklora sahiptir. Ritm, dağ kısımlarında hızlı, ovalarda yavaştır.

Mahalli yemekleri ise: Adana kebabı, tike kebap, çiğ köfte, mantı, yüksük çorbası, salatası, dulavrat çorbası, tahinli turp salatası, etli kümbe, bayram kümbesi, lahmacun, süllüm, tirşik, şakıldaklı çorba, sini köftesi, sarmısaklı köfte ile kısır vs.dir.

Sosyolojik bakımdan “Pederşahi” aile tipi hakimdir. Kadın ev işlerinden başka tarımda ailenin en çalışkan üyesidir.

Halayı ünlüdür. Üzüntüler ise “ağıt” ile ifade edilir. Karacaoğlan ve Dadaloğlu’dan başka, Üçgözoğlu, Aşık Abdullah, Kul Halil, Kul Seyfi, Kara Osman, Aşık Mustafa başlıca ozanlarıdır.

Mahalli kıyafette 7 ana renk hakimdir. Kadınlar “Gazi” ismi verilen para dizisi ile iki “Mahmudiye”den meydana gelen “Efe”yi başlarına takarlar. Kadifeden “Yılık” giyerler.

Köylerde el sanatları, dokumacılık, heybe, çuval, kilim, çorap ve çadır üretimi yapılır.

Eskiden bu yöredeki tarım işçileri her akşam topluca şu duayı okurlardı: “Akşama hürmet, sabaha niyet, ağamıza devlet, hükumetimize nusret, kesemize bereket, Peygamber efendimize sallallahü aleyhi ve sellem salevat” diyerek Peygamber efendimize salevat-ı şerife getirerek işi bitirirlerdi.

Adana’da yetişen meşhurlar: Milli mücadelelerde pekçok milli kahraman ortaya çıkmıştır. Meşhur olanlar: Cemal Efe, Adil Efe, Kasım Hoca, Şehid Molla Kerim, Kara Fatma (Adile Onbaşı), Şehid Abdurrahman Efe, Ali Osman, Kara İsa, Molla Nasuh, Şehit Hacınlı Saim Bey ile Tufan Beydir.

İlçeleri

Adana ili 17 ilçeden meydana gelir.

Seyhan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 672.121 olup, 642.321'i ilçe merkezinde, 29.800’ü köylerde yaşamaktadır. İl merkezini meydana getiren ilçelerden biridir. Toroslardan inip güneye akan Seyhan’ın batı kıyısında kurulmuştur. Adana'nın merkez ilçesiyken, 5 Haziran 1986 tarihinde 3306 sayılı kanunla ayrı bir ilçe haline gelmiştir. Yüzölçümü 420 km2 olup nüfus yoğunluğu 1600'dür.

Yüregir: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 369.529 olup, 273.829'u ilçe merkezinde, 95.700'ü köylerde yaşamaktadır. İl merkezini meydana getiren ilçelerden biridir. Seyhan Nehrinin doğu kısmında kurulmuştur. Adana'nın merkez ilçesiyken 5 Haziran 1986 tarihinde 3306 sayılı kanunla ayrı bir ilçe haline gelmiştir. İlçe Yüreğir Ovasında kurulduğu için bu adı almıştır. Yüzölçümü 1532 km2 olup, nüfus yoğunluğu 241'dir.

Aladağ: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 23.207 olup, 4.990'ı ilçe merkezinde, 18.217’si köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 23 köyü vardır. Karaisalı ilçesine bağlı bucak iken, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe oldu. Eski ismi Karsantı idi.

İlçe toprakları dağlık olup, Aladağlar üzerinde yer alır. İlçe topraklarından kaynaklanan suları Seyhan nehri toplar. Dağlar ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Yaylacılık yöntemiyle küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır. İlçe merkezi Kale Dağı eteklerinde kurulmuştur. Gelişmemiş bir yerleşim merkezidir.

Bahçe: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 27.983 olup, 16.009’u ilçe merkezinde, 11.974’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 14 köyü vardır. Yüzölçümü 241 km2 olup nüfus yoğunluğu 116’dır. İlin kuzey doğusunda yer alır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Amanos Dağının kuzeyini meydana getiren bu dağlar, orman bakımından çok zengindir. Dağlardan kaynaklanan Huma Çayı, ilçenin batısından akan Ceyhan Nehrine karışır.

Ekonomisi hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. En çok kılkeçisi beslenir. Verimli arazisi yok denecek kadar az olduğu için, tarım gelişmemiştir. Az miktarda buğday, pamuk ve üzüm yetiştirilir.

İlçe merkezi, Amanos Dağlarının batı eteklerinde, Huma çayı vadisinde kurulmuştur. İlin en hızlı büyüyen ilçesidir. Adana-İslahiye-Suriye-Bağdat demiryolu ilçe merkezinden geçer. Eski adı Bulanık’tır. İlçe belediyesi 1933’te kurulmuştur.

Ceyhan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 161.523 olup, 85.308’i ilçe merkezinde, 76.215’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 47, Köseli bucağına bağlı 17, Sağkaya bucağına bağlı 17 köyü vardır. Yüzölçümü 1427 km2 olup nüfus yoğunluğu 113'tür.

İlin orta kesiminde Çukurova’da yer alır. İlçe toprakları düzdür. Güneydoğusunda Misis ve Uyuz dağları vardır. Ceyhan Ovası Çukurova’yı meydana getiren altı ovadan en büyüğüdür. İlçe topraklarını Ceyhan Irmağı ve kolları sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri pamuk, buğday, soya, susam, portakal, mandalina ve Karpuzdur. Tarıma bağlı sanayi gelişmiştir. Çok sayıda çırçır ve pamuklu dokuma atölyesi vardır. İlçe merkezi Ceyhan Ovasında, Ceyhan Nehri kıyısında kurulmuştur.

Düziçi: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 67.155 olup, 31.813'ü ilçe merkezinde, 35.342’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 24 köyü vardır. Yüzölçümü 511 km2 olup, nüfus yoğunluğu 131’dir.

İlin kuzeydoğudusunda yer alır. İlçe toprakları Ceyhan ırmağının suladığı verimli ovadan meydana gelir. Haruniye ovasından doğan Sabun Suyu Ceyhan’a karışır. İlçenin doğusunda Amanos Dağları yer alır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri yerfıstığı ve pamuktur. Ayrıca buğday, arpa, mısır gibi tahıllar da yetiştirilir.

İlçe 1983 senesine kadar Haruniye adıyla, Bahçe’ye bağlı bucaktı. Pamuk üretiminin bölgede önem kazanması üzerine Haruniye hızla gelişmeye başladı. Bir süre sonra yakınındaki Hacılar köyü ile birleşti. 29 Kasım1983’te Bahçe ilçesinden ayrılarak Düziçi adıyla ilçe merkezi oldu. İlçe belediyesi 1956’da kurulmuştur.

Feke: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 21.751 olup, 4.669’u ilçe merkezinde, 17.082’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 26, Mansur bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 1335 km2 olup, nüfus yoğunluğu 16’dır.

İlin kuzeyinde yer alır. İlçe toprakları dağlıktır. Doğusunda Gezid Dağı, güneyinde Güllüce Dağı, batısında Tahtalı Dağları, kuzeyinde ise Feke Dağı yer alır. Dağlar orman ve su kaynağı bakımından zengindir. İlçenin en önemli akarsuyu Seyhan’ın bir kolu olan Göksu Çayıdır. Tarıma elverişli arazi Göksu Vadisinde yer alır.

Ekonomisi hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Tarım ürünlerinde verim düşük ve çeşit azdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, soya ve üzüm olup, ayrıca az miktarda arpa, fasulye ve mısır yetiştirilir. Toroslardaki yaylalarda küçükbaş hayvan beslenir. Hayvancılığa bağlı olarak süt ürünleri, yapağı üretimi ile dokumacılık gelişmiştir.

İlçe merkezi Göksu’nun batısında Saimbeyli-Kozan karayolu üzerinde yer alır. İl merkezine 122 km mesafededir. Kurtuluş Savaşı öncesi Fransız işgaline uğrayan ilçe 1921’de işgalden kurtarıldı. İlçe belediyesi 1895’te kurulmuş olup, 1943’te yeniden örgütlenmiştir.

İmamoğlu: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 33.565 olup, 21.484'ü ilçe merkezinde 12.081’i köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 14 köyü vardır. Yüzölçümü 341 km2 olup, nüfus yoğunluğu 98'dir. Kozan’a bağlı bir bucak iken, Hocalar köyü ile birleşerek 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe oldu.

İlin ortasında Çukurova’da yer alır. İlçe toprakları genelde düzdür. Topraklarını Ceyhan ve kolları sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk, arpa, narenciye, üzüm ve yerfıstığıdır. İlçe merkezi Cerpece Deresi kıyısında kurulmuştur.

Kadirli: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 114.091 olup, 55.061'i ilçe merkezinde, 59.030'u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 73 köyü vardır. Yüzölçümü 1497 km2 olup, nüfus yoğunluğu 76’dır.

İlin kuzeydoğusunda yer alır. İlçe toprakları genelde düz olup, Ceyhan Ovasında yer alır. Kuzeyinde Dibek Dağları yer alır. Dağlardan kaynaklanan suları Keskin Suyu ile Sayrun Çayı toplar. Güneydoğusundan Ceyhan nehri geçer. Ceyhan Irmağı üzerinde kurulan Aslantaş Baraj Gölünün bir kısmı ilçe topraklarında kalır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, pamuk, ciğit, portakal, mandalina, yerfıstığı olup, ayrıca az miktarda mısır, üzüm ve soya yetiştirilir. Dağlık bölgelerde hayvancılık ekonomide önemli yer tutar. Küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır.

İlçe merkezi, Çukurova’nın önemli yerleşim merkezlerindendir. Ceyhan Nehri kıyısında kurulmuştur. 1950’den sonra bölgeye olan göçlerden dolayı hızla gelişmiştir. İl merkezine 97 km mesafededir. Eski ismi Karspazarı iken, 1926’da Kadirli olarak değiştirildi. İlçe belediyesi 1876’da kurulmuştur.

Karaisalı: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 37.584 olup, 7.235’i ilçe merkezinde 30.349'u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 5l, Çatlan bucağına bağlı 22 köyü vardır.

İlin batısında yer alır. İlçe topraklarının kuzeyinde Aladağlar, orta kesiminde hafif engebeli alanlar, güneyinde Çukurova yer alır. İlçenin başlıca akarsuları Seyhan Nehri, Çakıt Suyu, Körkün ve Eğlence çaylarıdır. Seyhan baraj gölünün bir bölümü ilçe toprakları içinde kalır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, soya, arpa, pamuk, üzüm, portakal ve zeytindir. Ayrıca az miktarda mandalina ve yerfıstığı yetiştirilir. Dağlık bölgelerde hayvancılık ve ormancılık yapılır. Yaylacılık yöntemiyle küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır.

İlçe merkezi Torosların eteklerinde kurulmuştur. Gelişmemiş bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 48 km mesafededir. Ulukışla-Adana demiryolu ilçe topraklarından geçer. İlçe belediyesi 1906'da kurulmuştur. Kurtuluş Savaşından önce uğradığı Fransız işgalinden 3l Mart 1921’de kurtuldu.

Karataş: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 26.450 olup, 9.025’i ilçe merkezinde 17.425’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 31, Doğankent bucağına bağlı 23, Tuzla bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 922 km2 olup, nüfus yoğunluğu 28’dir. 16 köyü vardır.

İlin güneyinde yer alır. İlçe toprakları tamamiyle ovalıktır. İlin Akdeniz’e doğru çıkıntı yapan en güney bölümünde yer alır. Batısından Seyhan Irmağı, doğusundan Ceyhan Irmağı akar. Deniz kıyısında kumsetler ile deniz arasında lagün gölleri vardır. Sığ ve tuzlu olan bu göllerin etrafı bataklıktır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk, ciğittir. Lagünlerde kurulan dalyanlarda balıkçılık yapılır. Deniz kıyıları önemli turizm merkezlerindendir. İlçede turunçgil üretimi fazladır.

İlçe merkezi deniz kıyısında kurulmuş çevresindeki bataklık alanlarının kurutulmasıyla gelişmiştir. İl merkezine 50 km mesafededir. Akdeniz kıyısındaki tabii kumsallar boyunca otel ve moteller doludur. 1957’de ilçe oldu. İlçe belediyesi 1957’de kurulmuştur. İlin Yumurtalıktan sonra ikinci önemli limanıdır.

Kozan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 117.704 olup, 54.451'i ilçe merkezinde, 63.253'ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 74, Tepecikören bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 1772 km2 olup, nüfus yoğunluğu 66'dır.

İlin kuzeyinde yer alır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Kuzeyinde Orta Toroslar, güneyinde Çukurova’nın yukarı kesimleri yer alır. Dağlar ormanlarla kaplıdır. İlçe topraklarını sulayan başlıca akarsular; Kırıksu, Delice Suyu, Kilgen Çayı, Göksu ve Zamantı çaylarıdır. Kilgen çayı üzerinde sulama gayesiyle kurulmuş bir baraj vardır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, portakal, pamuk, ciğit, mandalina, arpa, üzüm ve yerfıstığıdır. Dağlık kesimlerde hayvancılık yapılır. İlçe topraklarında kurşun-çinko ve demir yatakları vardır.

İlçe merkezi Çukurova’nın kuzey kesiminde Sarıağaç Tepesi eteklerinde kurulmuştur. İl merkezine 72 km mesafededir. Eski ve zengin bir tarihe sahiptir. Eski ismi Sis’tir.

Osmaniye: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 174.875 olup, 122.307’si ilçe merkezinde, 52.568’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 17, Kaypak bucağına bağlı 9, Tecirli bucağına bağlı 14, Toprakkale bucağına bağlı 6 ve Yarpuz bucağına bağlı 1 köyü vardır. Yüzölçümü 974 km2 olup, nüfus yoğunluğu 179’dur. Merkez ilçeler dışında nüfus bakımından en yoğun olan ilçedir.

İlin kuzeydoğusunda yer alır. İlçe topraklarının batı kesiminde Çukurova, doğu kesiminde Amanos dağları yer alır. Dağlar; kayın, meşe, gürgen, sedir, kızılçam ve karaçam ormanları ile kaplıdır. Dağların yüksek kesimlerinde yaylalar vardır. İlçe topraklarını Ceyhan Irmağı ve Ilısu ile Akçasu çayları sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, ciğit, üzüm, portakal, pamuk, arpa, soya ve yerfıstığı olup, ayrıca az miktarda mandalina, mısır ve nohut yetiştirilir. Küçük çapta un, dokuma, tuğla ve kiremit fabrikaları ile çırçır ve yerfıstığı işleme tesisleri başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Dokuma ürünlerinden bir kısmı yurt dışına ihraç edilir.

İlçe merkezi Ilıksu Çayının doğu yakasında kurulmuştur. Adana-Bağdat demiryolu ve Adana-Gaziantep karayolu ilçe merkezinden geçer. Göçmen aşiretlerin mecburi olarak Hacıosmanlı köyü ile çevresine yerleştirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Daha sonraları Osmaniye adıyla anılmaya başlandı. İlçe belediyesi 1902’de kurulmuştur. İl merkezine 82 km mesafededir.

Pozantı: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 23.040 olup, 7.892'si ilçe merkezinde 15.148’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 8, Kamışlı bucağına bağlı 7 köyü vardır. Yüzölçümü 772 km2 olup, nüfus yoğunluğu 30’dur.

İlin batısında yeralır. İlçe toprakları dağlık olup, Orta Toroslar üzerinde yer alır. Dağlar derin akarsu vadileriyle yarılmıştır. İlçe topraklarını Körkün Çayı, Pozantı deresi, Çakıt Suyu sular. Dağlar üzerinde Adanalıların yazı geçirdiği serin yaylalar vardır. Dağlar; köknar, sedir, kızılçam ve karaçam ormanları ile kaplıdır.

Ekonomisi hayvancılık ve tarıma dayılıdır. Koyun ve kılkeçisi besiciliği yapılır.Tarıma elverişli alanlar azdır. Başlıca tarım ürünleri üzüm ve buğdaydır. İlçe topraklarında krom yatakları vardır. Yazın Adanalıların yaylalara sayfiyeye çıkması ile ekonomisi canlanır.

İlçe merkezi, İç Anadolu’yu, Akdeniz kıyısına bağlayan tabii ulaşım yollarının geçtiği bir alanda kurulmuştur. Ulukışla-Adana demiryolu ile Ankara-Adana karayolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 111 km mesafededir. Küçük yerleşim merkezi olan ilçenin belediyesi 1954’te kurulmuştur.

Saimbeyli: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 20.700 olup, 4.699'u ilçe merkezinde 16.001'i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 26 köyü vardır. Yüzölçümü 1132 km2 olup, nüfus yoğunluğu 18’dir.

İlin kuzeyinde yer alır. İlçe toprakları dağlıktır. Doğusunda Dibek dağı, batısında Bakır Dağı yer alır. Dağlar derin akarsu vadileriyle parçalanmıştır. Dağların yüksek kesimleri köknar, kızılçam, karaçam ve sedir ormanları ile kaplıdır. Seyhan Irmağının başlıca iki kolundan biri olan Göksu ilçe topraklarını sular.

Ekonomisi hayvancılık ve tarıma dayalıdır. En çok koyun ve kılkeçisi beslenir. Tarım ürünleri ilçe halkının ihtiyacını karşılayacak seviyede olup, başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, baklagiller ve üzümdür. İlçe topraklarında demir yatakları vardır. Ormancılık gelişmiştir.

İlçe merkezi Göksu Çayının kıyısında kurulmuştur. Eski ismi Hacınlı’dır. Kurtuluş Savaşı sırasında büyük kahramanlık gösteren ve şehid olan Hacinli Saim Beyin hatırasına 1923’de Saimbeyli olarak değiştirildi. Adana’yı Pınarbaşı üzerinden Kayseri’ye bağlayan yol ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 157 km uzaklıktadır. İlçe belediyesi 1929’da kurulmuştur.

Tufanbeyli: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 22.672 olup, 5.663’ü ilçe merkezinde 17.009’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 30 köyü vardır. Yüzölçümü 973 km2 olup, nüfus yoğunluğu 23’tür.

İlin kuzeyinde yer alır. İlçe toprakları dağlıktır. Orta kesimi çukur olan toprakları birbirine paralel olarak uzanan Tahtalı ve Binboğa dağları çevreler. Dağlar; köknar, kızıl çam, kara çam ve sedir ormanları ile kaplıdır. İlçe topraklarını Göksu çayı sular.

Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. En çok koyun ve kıl keçisi beslenir. Tarıma elverişli alanlar azdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, pancar, üzüm, nohut, fasulye ve arpadır. Ormancılık gelişmiştir. İlçe topraklarında çinko-kurşun yatakları vardır.

İlçe merkezi gelişmemiş bir yerleşim merkezidir. Eski ismi Höketçe sonraları Mağara idi. Milli mücadele ve Kuvay-ı milliye kahramanlarından Tufan Bey’e izafeten Tufanbeyli olarak değiştirildi. İl merkezine 194 km mesafededir. İlçe belediyesi 1958’de kurulmuştur.

Yumurtalık: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 20.957 olup, 3.583’ü ilçe merkezinde, 17.374'ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 19 köyü vardır. Yüzölçümü 501 km2 olup, nüfus yoğunluğu 42’dir.

Adana’nın güneyinde yer alır. İlçe toprakları, alçak dağlarla çevrilmiş kıyı düzlüklerinden meydana gelir. Kıyı boyunca uzanan dar düzlükler Çukurova’nın güneydoğu kısmıdır. Bir kısmı Ceyhan’ın taşıdığı alüvyonların birikmesi ile meydana gelmiş delta olup, ilçenin başlıca tarım alanıdır. Kıyının bazı kesimlerinde ve tepelik alanlarda yer yer kızılçam ormanları vardır. En önemli akarsuyu Ceyhan nehridir.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk ve arpa olup, ayrıca az miktarda portakal, mandalina, üzüm ve yerfıstığı yetiştirilir. Yumurtalık körfezinde kurulmuş olan dalyanlarda balıkçılık yapılır. Dalga kıranlarla çevrili Yumurtalık limanı genelde balıkçı barınağı olarak kulanılır. Suni gübre fabrikası ilçenin başlıca sanayi kuruluşudur. Kerkük’ten İskenderun körfezine kadar olan Türkiye-Irak petrol hattının ucu Yumurtalık’ın Gölovası köyü yakınlarındadır. Petrol kıyı açığında kurulu olan terminalle tankerlere yüklenir. Irak’tan gelen petrolün bir bölümü işlenmek üzere başka bir boru hattı ile Kırıkkale’de bulunan Orta Anadolu rafinerisine pompalanır.

İlçenin kıyılarında Adanalıların yazın büyük ilgi gösterdiği tabii kumsallar vardır. Kıyılarda bir çok özel ve kamu kuruluşlarına ait tatil sitesi, konut ve kamp yerleri vardır. İlçede yaz turizmi gelişmiştir.

İlçe merkezi İskenderun körfezi kıyısında kurulmuştur. Yazın nüfusu artan bir sayfiye yeri olup, nüfus bakımından ilin en küçük ilçesidir. Eski ismi Ayas olup, Cumhuriyetin ilanından sonra Yumurtalık olarak değiştirildi. İl merkezine 81 km mesafededir. İlçe belediyesi 1959’da kurulmuştur.

Tarihi Eserler ve Turistik Yerleri

Adana ili tarihi ve tabii güzelliklerle doludur.

Kaleler: Adana’da çok sayıda tarihi kale vardır. Ceyhan’dan, Tarsus’a kadar 40-50 dağ kalesi olup bunlardan meşhur olanları şunlardır:

Adana Kalesi: Abbasi Sultanı Halife Harun Reşid tarafından, eskiden kalan kale yıkıntıları üzerine 781’de yaptırılmıştır. 1836’da Adana’yı işgal eden Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından yıktırıldığı için bugün temellerinin bir bölümü kalmıştır.

Evliya Çelebi seyahatnamesinde; “Dört köşeli çevresi dört yüz adımdır. Yedi kulesi, iki kapısı vardır” der. İlk devirde yapılan kalenin bir duvarı nehire dayanmış olup, diğer üç kenarı hendeklerle çevrilidir ve 7 burcu vardır.

(Kestanbol) Ayas Kalesi: Ceyhan’ın 30 km uzağındadır. Yumurtalık ismiyle anılır. Kale ortaçağda yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman Han 1536’da tamir ettirmiş ve “Sahil Kulesi” ismi verilen bir kule ilave ettirmiştir.

Yılanlı Kale: Ceyhan’a 6 km uzaklıktadır. Halk arasında ismi (Şahmeran)’dır. Misis’e yakındır. Ortaçağda Haçlı seferleri esnasında kurulmuştur. Taş yapı ve 9 kuleli olup, tepe üzerindedir.

Anavarza Kalesi: Kozan’ın 22 km kuzeydoğusundadır. M.Ö. 9. asırda Asurlular tarafından yapılmıştır. 795 senesinde Abbasilerin eline geçmiştir. Sonra Ramazanoğulları’nın eline geçmiştir. On dördüncü asırda kullanılmaz olmuştur. Roma ve Bizans devrinde tamir edilmiştir. Justiniaus tamir ettirmiştir. Kozan ilçesinin Dilekkaya (Anabarza) köyü yakınındadır.

Toprak Kale: Toprak bir tepe üzerindedir. Osmaniye’nin 8 km batısında bulunan kale, Adana’nın doğusundadır. Çukurova’yı güneyden gelecek saldırılara karşı korumak için yapılmıştır. M.Ö. 3. asırda yapılmış olup Romalılar, Abbasiler, Selçuklular, Ramazanoğulları ve Osmanlılarca tamir edilmiştir. Duvarları ayaktadır.

Kozan Kalesi: Kozandadır. Asurlular tarafından yapılmıştır. 44 kulesi vardır. Çevresi yaklaşık 6 km'dir. Defalarca tamir görmüştür. Kısmen ayaktadır.

Cem Kalesi: Ortaçağdan kalmadır. Cem kale ismi sonradan verilmiştir. Roma çağı kalıntıları vardır. Kadirli yakınındadır.

Kurtlar Kalesi: Adana’nın doğusundadır. Ortaçağda yapılmıştır. Birçok kere tamir edilmiştir. Bahçe ilçesindedir. Bazı duvarları durmaktadır.

Sirkeli: Ceyhan yakınlarında Hitit Höyüğüdür. Kazılarda M.Ö. on ikinci asra ait eserler bulunmuştur.

Sis Kale: Ceyhan civarındadır. Ortaçağa aiddir. Geçen asır tamir gördüğü halde harabe halindedir.

Milvan Kale: Adana’ya 48 km uzaklıktadır. Karaisalı yakınlarındadır. Ortaçağda yapılmıştır. Halen yıkıntı halindedir.

Annaşa, Haruniye, Hemite, Bucak, Dumlu, Feke, Cardak, Kum, Savranda, Semen kaleleri ile Toprakkale, Adana’daki diğer kalelerdir.

Hasan Ağa (Kethuda) Camii: Eski caminin hemen arkasındadır. Planı, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. 1558’de Ramazanoğlu Piri Paşa zamanında Ramazanoğlu Halil Beyin kölesi Abdullah oğlu Hasan Kethüda ile azadlı köle Atike tarafından yaptırılmıştır (1501-1703). Klasik devir Osmanlı cami mimarisinin Adana’daki tek örneğidir. İnşası 25 sene süren camiin güney duvarında, 1671’de Çukurova’ya gelen Evliya Çelebi’nin imzası vardır.

Akça Mescid: Adana il merkezinin en eski binası ve Adana’da bulunan en eski Türk eseridir. 1409 senesinde Ağaca Bey isimli bir Türkmen ağası tarafından yaptırılmıştır. Tipik bir Selçuk mimari karakterini aksettiren kapısının, taş oyma motiflerinin ve cami içindeki minberinin büyük sanat değeri vardır. Minaresinin süsleri dikkat çekecek güzelliktedir.

Eski (Yağ) Cami ve Medresesi: Adana merkezinde ve çarşı içindedir. “Yağ Camii” ismi ile de anılır. Ramazanoğulları devrinde yaptırılmış olan bu cami Osmanlı devrinde esaslı bir bakım görmüştür. 1558’de Piri Paşa, caminin yanına bir de medrese ilave ettirmiştir. Sarı renkli taştan (küfeki) yapılmış giriş kapısı, on dört-on beşinci asrın bir san’at şaheseridir. İnşaatına 1501’de başlanmıştır. Bu cami yapılmadan önce aynı yerde kilise vardı.

Ulu Cami ve Medresesi: Ramazanoğulları tarafından yapılan en büyük ve meşhur bir camidir. Hala dimdik ayaktadır. Osmanlı devrinde tamirat görmüştür. İnşaatına 1513’de başlanmış ve inşaat 1541’de Piri Mehmed Paşa tarafından bitirilmiştir. Selçuklu, Memluk ve Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşır.

Stalaktikli ve arabesk süsleme çift bordürle bezenmiştir. Bütün kemerlerinde, doğu avlu kapısının iç ve dış cephesinin yapımında siyah-beyaz mermerler kullanılmıştır. Mihrabı mermerdendir. Üst bölümlerinde bulunan yarım daire içinde on altı ve on yedinci asır çinileri dikkati çeker. Beyaz zemin üzerinde lacivert, kırmızı firuze renklerle stilize nar ve erik çiçekleri, hançer yaprakları ile süslü motiflerin sanat değeri yüksektir.

Alemdar Mescidi: 1748’de Alemdar Kul Mustafa Hasan Ağa yaptırmıştır.

Mestanzade Camii: 1682’de Mestanzade Hacı Mahmud Ağa yaptırmıştır.

Cuma Fakih Camii: 1541’de Cuma Fakih isimli bir zat yaptırmıştır.

Ali Dede Mescidi: 1704’de Ali Dede isimli bir şahıs adına Rakka valisi Mehmed Paşa yaptırmıştır.

Ceyhan-Ulu Camii: 1868’de Nogay Abdülkadir Ağa tarafından yaptırılmıştır.

Ceyhan Kurt Kulağı Camii: Ceyhan’a 12 km uzaklıkta 1601’de Haydar Ağa tarafından yaptırılmıştır. 1659’da Mimar Mehmed Ağa tarafından tamir ettirilmiştir.

Yeni Cami: Adana’dadır. 1724’de yapılmış, tek minareli ve Osmanlı mimari özelliğini taşır.

Küçük Mescid: Ramazanoğullarından Halil Bey tarafından 1482’de yaptırılmıştır. Bir ara depo olarak kullanılmıştır.

Yeşil Mescid: Gencizade Hacı Mahmud tarafından 1741’de yaptırılmıştır. Kubbesini örten yeşil kiremitleri nedeniyle bu adla anılmaktadır.

Kozan Hoşkadem Camii: Kadirli’dedir. 1448’de Mısırlı Türk-Memluk beylerinden Emir Abdullah Hoşkadem tarafından yaptırılmıştır.

Diğer camiler: Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde, Adana’da irili ufaklı 70 cami ve mescidin bulunduğunu yazmaktadır. Kemeraltı Camii ve Tahtalı Camii, Kadirli Hamidiye Camii, Bahçe Agimbey Camii bunlardandır.

Türbeler: Adana’da yer alan türbelerden bazıları şunlardır:

Ramazanoğlu Türbesi: Ulu Caminin bitişiğindedir. 1541’de Piri Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Oyma taş işçiliği ile süslüdür. Türbenin içi on altıncı yüzyıl çinileriyle kaplıdır. Türbede, Ramazanoğlu Halil Bey ile torunları Mustafa Bey ve Mehmed Şah yatmaktadır.

Şehid Duran Mezarı: Adana’nın kurtuluşunda Fransızlar’a karşı ilk verilen şehidin bulunduğu mezardır. Sed boyundadır.

Ağcabey Kümbeti: Bahçe ilçesindedir. Ağca Bey’in oğlu Mehmed Ağa’nın türbesidir. Annesi tarafından 1856’da yaptırılmıştır. Kesme taştan, kare biçiminde ve tek kubbeli olarak inşa edilmiştir.

Hanlar ve çarşılar; Gön Hanı: 1530’da Ramazanoğlu Piri Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Üç yüz altmış dükkanlı ve bedestenlidir. Hanın tamamı yıkılmıştır. Geriye sadece giriş kapısı kalmıştır. Eski kapı 1960’ta restore edilmiştir.

Tuz Hanı: Ulu Cami mahallesindedir. Kitabesinden 1497’de Ramazanoğlu Halil Bey’in yaptırdığı anlaşılmaktadır. Han düzgün taşlarla örülmüştür. Çeşitli zamanlarda tamir gören hanın bir bölümü yıkıktır. Batı köşesinde küçük bir mescid vardır.

Havraniye (Misis) Kervansarayı: Ceyhan ilçesine bağlı Havraniye köyündedir. Selçuklulardan kalma eski bir kervansarayın yerine Sultan Dördüncü Mehmed’in emri ile sadrazam Köprülü Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde sadece giriş kapısı kalmıştır.

Kurt Kulağı Kervansarayı: Ceyhan ilçesinin Kurtkulağı köyü yakınında eski Halep kervanyolu üzerindedir. 1659’da Hüseyin Paşa tarafından Mimar Mehmed Ağaya yaptırılmıştır. Günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir.

Soluhan Kervansarayı: Kozan ile Feke ilçeleri arasında eski Kozan-Kayseri kervanyolu üzerindedir. Selçuklu-Osmanlı mimari tarzı özelliklerini taşıyan bir handır.

Hamamlar, Çarşı Hamamı: Adana hamamlarının en eski ve en büyüğüdür. 1529’da Ramazanoğullarından Piri Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Çeşitli zamanlarda tamir gören hamam, 1945’de restore edilmiştir.

Irmak (Yalı) Hamamı: Eski Roma hamamı üzerine Ramazanoğullarından Halil Bey, 1494’te yaptırmıştır. Seyhan Nehri kıyısında olup, suyunu buradan alır.

Mestan Hamamı: 1682’de Ramazanoğullarından Mestanzade Hacı Mahmud Ağa tarafından Mestanzade Camii’nin bir vakfı olarak yaptırılmıştır.

Yeni Hamam: 1720’de Musahalıoğlu Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Diğer hamamlara benzemektedir.

Diğer tarihi ve turistik yerlerden bazıları da şunlardır:

Taş Köprü: Seyhan Nehri üzerindeki şehrin iki yakasını birleştiren taş köprü, Romalılardan kalmadır. 3.10 m yüksekliğinde 13 m genişliğinde 21 gözlü ve taştan yapılmıştır. On yedinci asırda esaslı bir tamir görmüştür. Sultan Üçüncü Ahmed (1713) Adana valisine taşköprünün tamiri için ferman göndermiştir. 1847’de ise, Sultan Abdülmecid Han tamir ettirdi. Günümüzde yirmi bir gözden sadece on dördü kalmıştır.

Adana’nın sembolü olan kule, 1882’de Adana valisi Abidin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kare prizma şeklinde olup, 32 m yüksekliğindedir. Şehrin merkezinde olan kule, şehrin Fransız işgalinden kurtulmasında, genç kızların işlediği Türk bayrağının asılması ile bayrağa gönderlik etti.

Adana Bölge Müzesi: Kuruköprü semtindeki Rum kilisesinde, bir düzenleme neticesinde açılmıştır. Müzede 69 sikke, 2950 arkeolojik değeri olan eser, beş bin etnografik değeri olan eser, 3500 mühür, Osmanlı devrine ait 346 mahkeme kararı bulunmaktadır.

Misis Mozaik Müzesi: Adana’ya 20 km uzaklıkta ve Seyhan Irmağı kenarındadır. Hitit, Roma, Bizans, İslam (Arap, Selçuk ve Osmanlı) devirlerine ait pekçok tarihi eser vardır. Ayrıca dördüncü asırdan kalma bir kiliseden çıkarılan mozaikler burada saklanmaktadır.

Gastabala (Hieropolis): Osmaniye’nin 12 km kuzeyindedir. Hitit ve Asurlulardan kalma tarihi bir şehirdir.

Şar (Comana): Tufanbeyli’nin 20 km kuzeyindedir. Hitit, Roma ve Bizans devrinde önemli bir yerleşme merkezi idi. Hitit anıtı ile meşhurdur.

Kaplıcaları: Adana il sınırları içinde yedi kaplıca vardır. Bu kaplıcalar değişik hastalıklara iyi gelmektedir. Haruniye kükürtlü kaplıcaları cilt ve romatizma hastalıklarına iyi gelir. Kurttepe, Alihocalı, Misis ve Kodes içmeleri mide ve barsak hastalıklarına faydalıdır. Osmaniye yakınlarındaki Gebeli içmesinin suyu idrar söktürücü olarak bilinir. Tahtalıköy Kükürtlü Kaynağı cilt hastalıklarına ve isiliğe iyi gelir.

Mesire yerleri: Adana’nın zengin doğal güzellikleri vardır. Seyhan Barajı ve Sarıçam Koruluğu özellikle şehir merkezinin dinlenme yeridir. Kapız, il merkezinden 35 km uzaklıkta eşsiz güzellikleri ile tanınan bir yerdir. Çakıt Suyu, çam ormanları ve dağ dorukları Kapız’a ayrı bir güzellik verir. Aslantaş piknik yeri ve Karatepe milli parkı, Adana merkezine 122 km’dir. Burada bulunan açık hava Hitit Müzesi, çevrenin tabii güzelliğini tarih ile birleştirmektedir.

Anavarza: Ceyhan civarında eski çağların önemli bir şehridir. M.Ö. 6. asırda kurulmuştur. Asur, Roma, Bizans, Müslüman-Arap ve Türk devirlerine ait eserlerce zengindir. Kale, su kemerleri, anfi tiyatro, mozaikleri ve stadyum kalıntıları meşhurdur.

Arkadius devrinde Kilikya’nın Tarsus'tan sonra ikinci büyük şehri idi. M.S. 526’da çok şiddetli zelzele ile yıkıldı. Justinaus, şehri yeniden yaptırdı. Halife Harun Reşid devrinde şehir Müslümanların eline geçti. Sonra Ramazanoğullarına ve 1516’da Yavuz Sultan Selim Han devrinde Osmanlı Devletine katıldı.

Karatepe: Adana’nın 120 km kuzey doğusundadır. Hitit kralı Asitavandes tarafından M.Ö. 4. asırda kurulmuştur. Kale, kral evleri, heykel ve yazıları günümüze kadar gelmiştir.

Kadirli: Tarihi bir şehirdir. Kiliseden camiye çevrilen Ala Cami, ortaçağ yapısı Cem Kalesi ile Roma çağına ait kaya kabartmaları en meşhurlarıdır.

Sirkeli Kabartması: Adana-Ceyhan karayolunun 45’inci kilometresindedir. Hitit krallarından Muvattalish’in kayalar üzerine işlenen dev bir tasviridir. M.Ö. 1200 senesinde yapılmıştır.

Yaylalar: Adananın yazı sıcak ve bunaltıcı olur. Halkın bir kısmı yaz aylarında yaylalara çıkarlar. Yaylalar yemyeşil ve serindir. Başlıca yaylaları Pozantı, Nemrun, Zorkun, Horzum ve Börücek’tir. Nemrun Yaylası çok güzel manzaralıdır.

Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Adana için şunları yazar: Ramazanoğulları Camii, dört büyük sütun üzerine oturan yüksek kubbeli olarak yapılmıştı. Kubbenin tepesindeki alemin parlaklığından gözler kamaşır. Caminin içi, dışı tamamen çinidir. Mihrap ve minberini tarif etmek güçtür. İçerisinde çok değerli avize ve kandiller vardır. Müezzin mahfeli, ince sütunlar üzerinde oturtulmuş bir köşk gibidir. Avlusu küçük, renkli taşlarla döşenmiştir. Avlunun çevresinde yirmi üç sütuna oturan yirmi kubbeli ve halılarla döşeli bir sofa bulunmaktadır. Caminin sol yönünde, kurşun örtülü bir kubbe içinde Ramazanoğlu gömülüdür.

Evliya Çelebi, Adana’da ayrıca küçüklü-büyüklü 70 cami ve mescidin bulunduğunu söyler. Onun ifadesine göre Adana’da 8700 ev ve konak vardır (Yaklaşık olarak 40-45 bin nüfus). O devir için Adana, Anadolu’nun en büyük şehirleri arasında sayılır. Osmanlı Devletinin eyalet merkezlerinden biridir. Evliya Çelebi şöyle devam etmektedir: “Bilginleri çoktur. Halkı ehl-i sünnettir. Bir dar’ül kurra, üç dar’ül-hadis, kırk çocuk mektebi vardır. İki hamamı olup, biri yalı tarafında Paşa Hamamı, diğeri çarşı içerisinde Eski Hamamdır. On yedi han vardır. Çarşı içerisindeki Ramazanoğlu Hanı, yüz yirmi odalıdır. Etrafındaki üç yüz altmış dükkan dahi Ramazanoğlu yapısıdır. Ayrıca şehir içerisinde yüz otuz dükkan ve kale gibi büyük bir bedesteni vardır. Bunlar da Ramazanoğulları devrine aittir. Şehir, nehirden yüksek olduğundan dolaplar vasıtası ile alınan sular, şehre taksim edilir.)

Efsaneler: Türkiye’nin diğer illeri gibi, Adana da efsane, masal ve destanlar diyarıdır.

Şahmaran Efsanesi: Efsanede; “Misis yılanla, Ceyhan yelle ve Seyhan selle yok olacaktır” deniliyor. Misis yakınında, “Yılan Kalesi” vardır. Efsaneye göre, bu kalenin içi yılanlarla doludur. Geçmişte Misis Beyi çok hastalanır. Tabib bunun tedavisi için yılanların padişahı Şahmaran’ın gözü lazım der. Bunun Yılanlı Kale’de veya Misis’teki bir hamamda olduğunu söyler. Yılanların padişahı yakalanır, gözü çıkarılarak Misis Beyi tedavi edilir ve iyi olur. Efsaneye göre yılanlar bir gün Misis’e inerek intikam alacaklardır.

Adana’nın Fethi Destanı: Anadolu Selçukluları, Orta Asya’dan oba oba gelen Oğuz Türklerini uç beyi olarak yerleştirirdi. Üç yüz çadırla (hane) Anadolu’ya göç eden Ramazanoğlu aşireti de önce “Kilikya”ya (Çukurova) sonradan Çaldağı eteklerine yerleştiler.

Bir gün Adana’daki Bizans Tekfurunun oğlunun elindeki doğan uçar ve Ramazanoğlu obasının bir çadırı önüne konar. Tekfurun oğlu, doğanın peşinden gelir ve çadırdan çıkan güzel bir Türk kızına aşık olur. Tekfur, kızı ister. Obanın ileri gelenleri toplanır. Zira Müslüman kızın Hıristiyan bir erkek ile evlenmesi dinen mümkün değildir. Kız verilmezse bu bölgede yaşamaları ise zor. Bunun üzerine Tekfur’a bir tuzak hazırlarlar. Çaldağı eteklerinde düğün yaptırırlar. Muhafızlar eğlenip içki içerken Ramazanoğlu obasının genç erkekleri Tekfur’un muhafızları kıyafetinde şehre yaklaşırlar ve şehir halkı gelin alayını karşılasın diye haber gönderirler. Şehir halkı dışarıda toplanır. Ramazanoğlu erlerinin bir kısmı halkı kuşatır, diğerleri de şehri feth ederler. Böylece Adana, Türklerin olur. O günden bu yana Türk toprağı Adana’da daha nice kahramanlık destanları yazılmıştır.

Önceki
Önceki Konu:
At Yarışları
Sonraki
Sonraki Konu:
Polimer

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu