08/12/2009 20:17
Türkiye'nin Güneydoğusunda 438 317 km2 alan kaplayan İrak'ın nüfusu 20 milyon dolayındadır. Başkenti Bağdat olan ülkenin önemli şehirleri; Basra, Kerkük Musul ve Erbil'dir.

Güneydoğu komşumuz olan Irak, Orta Doğu'da merkezi bir konuma sahiptir. Doğudan İran, batıdan Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan, güneyden Kuveyt ve Basra Körfezi ile çevrilidir. Büyük bir bölümü az yüksek düzlüklerden oluşan ülke, coğrafi bakımdan şu bölgelere ayrılır: Mezopotamya düzlükleri, Kuzeydoğudaki dağlık alan, Batı ve güneybatıda yer alan yan çöl alanları.

En verimli toprakları Fırat ve Dicle ırmakları boylarındadır. Bu iki ırmak, İrak'ın hayat kaynağıdır. Ülke nüfusunun önemli bir kısmı da bu iki ırmağın yakınlarında toplanmış durumdadır. Tarihi devirlerden beri bu iki ırmak arasındaki verimli topraklar, Mezopotamya olarak bilinir ve çeşitli medeniyetlerin doğuş alanı olmuştur.

Mezopotamya, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Dicle ve Fırat ırmaklarının alüvyal dolgu alanıdır ve ülkenin yaklaşık yansını oluşturur. Bu iki nehir, Basra Körfezi'ne 180 km kala birleşir ve Şat-ül Arap adıyla körfeze dökülür. Şat-ül Arap'ın çevresi, bataklık düzlükler halindedir. Bataklık sazları ve ağaçlarıyla kaplı olan bu kesimde ulaşım, daha çok teknelerle yapılmaktadır.

Irak, sıcak ve kurak karasal iklimin etkisi altındadır. Düzlüklerde yazlar çok sıcak geçer. Temmuz ve ağustos aylarında sıcaklıklar 46°C'ye kadar çıkar. Yıllık yağış tutarları, güneybatıdan kuzeydoğuya doğru artış gösterir. Yüksek dağlık kesimlerde 750-1000 mm'yi bulan yıllık yağış, güneybatıya doğru azalarak 100 mm'ye kadar düşer. Kuzeydoğudaki dağlık kesimde yazlar sıcak, kışlar soğuk geçer.

Ormanlar, ülke yüz ölçümünün çok küçük bir bölümünü kaplar. Ülke genelinde bozkırlar ve seyrek çalılıklar yaygındır.

İrak'ta bugün çeşitli etnik gruplara mensup 20 milyona yakın insan yaşamaktadır. Nüfusun çoğunluğunu Araplar oluşturur. En önemli azınlık 2.5 milyon dolayındaki nüfusa sahip olan Türklerdir. Aynca ülkede 0.5 milyon dolayında hristiyan nüfus yaşamaktadır.

İrak'ta halkın büyük çoğunluğu, geçimini tarımdan sağlar. Ekili-dikili alanların üçte birinde sulamalı tarım yapılır. Bu amaçla Fırat ve Dicle üzerinde çok sayıda baraj yapılmıştır. Başlıca ürünleri; hurma, çeltik ve pamuktur. Dünya hurma üretiminin %70'ini gerçekleştirir. Baklagiller ve susam üretimi de yaygındır. Kuzey kesiminde daha çok tahıl ve tütün üretilir.

Mera ve çayır alanlarının çok az yer kaplaması nedeniyle hayvancılık pek gelişmemiştir. Gelişme yolunda olan ekonomisinde, petrolden elde edilen gelirin büyük bir bölümünü, tarımı modernleştirmeye harcamaktadır. Bunda başarılı olmuş, birim alandan yüksek verim elde ederek bu yolla açıklarım kapatmıştır.

Ülke, yer altı kaynakları bakımından önde gelen petrol üreticileri arasında yer alır. İrak'taki petrol havzaları kuzeydoğuda (Musul, Kerkük) ve güneyde Basra Körfezi kıyısında olmak üzere başlıca iki bölgededir. Dünya petrol rezervlerinin %10'una sahip olan ülke, çıkarttığı petrolü dünyaya, doğu Akdeniz'deki limanlar ile ülkemizdeki Kerkük-Yumurtalık boru hatları ve Basra Körfezi'ndeki istasyonlardan ihraç eder. Körfez Savaşı sonrası, ambargo nedeniyle petrol boru hatları, bir süre kapalı kalmış, daha sonra kısmen yeniden açılmıştır. Ülkenin petrol dışındaki yer altı zenginlikleri arasında doğal gaz, kükürt, fosfat ve tuz sayılabilir.

İrak'ta, petrol ve petrol ürünlerine dayalı olanlar dışında diğer sanayi kollan pek gelişmemiştir. De-mir-çelik sanayii, ulaşım araçları, çimento, gıda, tekstil sanayii kuruluşları son yıllarda önem kazanmıştır. Ancak günümüzde bütün bu kuruluşlann büyük bölümü son girişilen savaş sonrasında çalıştırılamaz hâle gelmiştir.

Körfez Savaşı öncesinde, ülkemizle Irak arasında çok canlı bir ticaret vardı. İrak'a uygulanan ambargo nedeniyle bu ticaret büyük ölçüde durmuştur. Türkiye, İrak'a çeşitli gıda maddeleri, konfeksiyon ve demir-çelik ürünleri satmakta; bu ülkeden ham petrol satın almaktadır.

Irak, 1534 yılında Osmanlı yönetimine girmiş ve 1918 yılına kadar aynı ülkenin bir parçası olarak kalmıştır. Kısa bir süre ingiltere'nin etkisinde kalan Irak, 1932 yılında bağımsızlığına kavuşmuştur. 1980-1988 yılları arasında iran'la savaşan Irak, 1990 yılında da yine bir başka komşusu olan Kuveyt-le savaşa girmiştir. Bu ülkeyi işgal ve kendi topraklarına ilhak eden Irak, Birleşmiş Milletler desteğinde ABD ve müttefiklerinin müdahalesiyle büyük bir yenilgiye uğramıştır. Büyük kayıplar veren İrak'a uzun yıllar süren petrol dış satım yasağı konmuştur. Ayrıca bu ülkeye ilâç dışında ticaret ambargosu konulmuştur.

Bu ağır yaptırımlar karşısında Irak, ekonomik ve siyasal alanda önemli kayıplara uğramıştır. Bu arada Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı da kapatılmıştır. Böylece komşumuz İrak'ın yapmış olduğu hata yüzünden Türkiye de ekonomik kayıplara uğramış bulunmaktadır. Saldırgan ve istilâcı tutumu nedeniyle savaşa neden olması ve savaştan yenik çıkması üzerine Birleşmiş Milletler tarafından öne sürelen koşulları yerine getirmekte isteksiz davranan Irak, ekonomik yönden her geçen gün daha kötüye gitmektedir. İrak'ın bu durumundan Türkiye'de zarar görmektedir. İrak'taki diktatörlük yönetiminin akıl dışı uygulama ve politikalarının sona ermesi, hem ülke hem de bölge açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Iran savaşı ve Kuveyt savaşı sonrasında ülkesindeki Kürt vatandaşlarına karşı kimyasal silâh kullanarak imha politikası uygulayan İrak'ın kuzey kesiminde özel bir bölge oluşturulmuştur. ABD ve müttefikleri tarafından kabaca; 36. kuzey paralelinin kuzeyinde Irak uçaklarına uçuş yasağı konulmuştur. Burada Irak devleti egemen durumda değildir. Bu bölgede yaşayan Kürtlere özel bir politika uygulanmakta ve İrak'a karşı korunmaktadır. Kürt liderler zaman zaman Avrupa ve ABD'de bir araya getirilip birlikte hareket etme telkinleri yapılmaktadır. Bu bölgede kurulması plânlanan bir Kürt devletinin siyasal alt yapısı 1999 yılında oluşturulmuştur.

36.paralelin kuzeyinde bulunan Türkler, Kürtlere sağlanan kolaylıklardan yararlandırılmamaktadır. Ayrıca Kuzey İrak'ta bulunan ve 36. Kuzey paralenin güneyinde bulunan Kürtler de ABD ve Batılı devletler tarafından koruma altındadır. Sonuç olarak belirtmek gerekirse, 36. Kuzey paraleli uygulaması, aslında Kuzey İrak'ta kurulması istenilen bir kurt devleti için ortaya atılmış bir adımdır. Buradaki Türklerin hiç dikkate alınmaması, konunun Türkiye için çok önemli bir boyutudur. Çünkü bölgede 2.5 milyon Türk (Türkmen) yaşamaktadır.

Petrol ihraç eden ülkeler birliği (OPEC)'nde yer alan İrak'ın zengin petrol yatakları, güneyde Basra Körfezi kıyısmdadır. Kuzeydeki yataklar ise Kerkük ve Musulda'dır. Irak 1990 yılına kadar en çok petrol ihraç eden ülkeler arasında dünyada 5. sıradaydı. Irak, petrol ihracatından sağladığı gelirin önemli kısmını silahlanmaya yatırmış ve bu silâh gücüyle de bölgede lider ülke olma hayaline kapılmıştır. Ancak bu isteğini komşu ülkelere saldırganlık derecesine vardıran Irak, Arap milliyetçiliğini de zaman zaman canlandırarak Türkiye aleyhine çaba harcamaktadır. Körfez savaşı sonrası, ülkedeki petrol üretimi ancak ülke ihtiyacını karşılamaktadır. Çünkü Birleşmiş Milletler tarafından ülkeye satış yasağı uygulanmaktadır.

Ambargo öncesinde, Kerkük'ten çıkartılan petrolün bir bölümü, petrol boru hattıyla Suriye üzerinden Akdeniz'e aktarılarak ihraç edilirdi. Diğer bir kısmı ise Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattıyla yine Akdeniz üzerinden ihraç edilir. Bu petrolün önemli bir kısmını Türkiye satın alırdı.

Kuzey Irakta yaşayan 2 milyon dolayındaki Türk'ün (Türkmenlerin) önemli sorunları vardır. Birkaç yıl öncesine kadar başta Kerkük ve Musul gibi kentlerde nüfusun çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu. Ancak Irak yönetimi, bu nüfusa karşı yıldırma politikası izlemiştir. Buralardaki Türkler, çeşitli bahanelerle göçe zorlanmış ve yerlerine Arap nüfus yerleştirilmiştir. Bilinçli bir şekilde yürütülen bu politika sonunda, bu kentlerde Türkler artık azınlıkta kalmışlardır. Ayrıca buralarda sayıları hızla azalan Türklere karşı devlet, sürekli olumsuz tutum içerisindedir.

Irak ile Türkiye arasındaki ilişkiler yeteri kadar gelişmemiştir. Bunun nedeni İrak'taki demokratik olmayan (diktatörlük) yönetimin devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan ve zaman zaman da dostça olmayan tutumlarıdır. Uzun bir sınıra sahip olan bu ülkeyle akıllı, demokratik ve insan haklarına saygılı uluslar arası ölçüler içinde kurulacak ilişkiler, her iki ülke ve ülke halkı için de önemlidir.

Önceki
Önceki Konu:
Yunanıstan
Sonraki
Sonraki Konu:
Iran

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu