07/10/2014 21:00
Kaçınızda Michelangelo kompleksi var? Kaçınız diğer insanlara sizin deneyimli ellerinizde şekillenmeye hazır hammaddeler gibi bakıyorsunuz? Kaçınız sizi ve akıllıca sözlerinizi dinlediği taktirde şekillendirebileceğiniz en az bir insan düşünebiliyorsunuz? Peki bu insan sizi dinlemek için ne kadar hevesli?
Eğer diğer insanları baştan yaratmak mümkün olsaydı kocam Fred ve ben birbirimizi en baştan şekillendirmeye koyulurduk ve mükemmel olurduk. Biliyorum ki eğer onu çözmeme izin verseydi ve bundan zevk alsaydı daha iyi bir evliliğimiz olurdu. Ama o benim düzelmemi ve organize olmamı istedi. Fred'i halayımızda keşfettim ve üzüm yemek konusunda bile uyuşamadık.
Ben her zaman büyük bir salkım soğuk yeşil üzümden ve bana çekici gelen bir tanesini kopartmaktan hoşlandım. Fred ile evleninceye kadar "Üzüm Yeme Kuralları" olduğunu bilmiyordum. Hayattaki her basit zevkin böyle adlandırılan doğru yolları olduğunu da bilmiyordum.

Fred, Üzüm Yeme Kurallarını ilk olarak ortaya çıkardığında Bermuda'daki Cambridge Kumsalı'nda bulunan evimizin taraçasında oturuyor, denizi seyrediyor ve dalgın dalgın büyük bir salkımdan üzüm kopartıyordum. Bana "Üzüm sever misin?" diye sorana dek düzensiz bir şekilde meyve yiyişimi seyrettiğini farketmedim.
"Üzüme bayılırım!"
"Öyleyse onları doğru bir şekilde yemeyi öğrenmek isteyeceğini sanıyorum."
Bunun üzerine romantik dalgınlığımdan sıyrılıp kendime geldim ve sonraları rutinin bir parçası haline gelen bir soru sordum: "Neyi yanlış yaptım?"
"Olay yanlış yapman değil, sadece doğru yapmıyor-! sun?" Arasında pek fark göremedim ama onun tarzıyla ifade ettim:
"Neyi doğru yapmıyorum?"
"Üzümü doğru yemenin yolunun bir seferde küçük bir salkımak koparmak olduğunu herkes bilir."
Fred küçük makasını çıkarttı, küçük bir salkım üzümü kesti ve önüme bıraktı.
Kendinden emin bir şekilde bana bakarak ayakta duruyordu, sordum: "Bu onların daha lezzetli olmasını sağlıyor mu?"
"Bu lezzet için değil. Öyle, çünkü bu yöntemle salkım görünümünü daha uzun süre korur. Senin yediğin yolla, ordan burdan didiklemekle, salkım harap olur. Ne yaptığına bir bak! Şu her tarafa yapışan küçük boş sapları görüyor musun? Tüm salkımın şeklini bozuyor." içerlek taraçaya bakıp salkımımı yarışmaya sokmak üzere saklı bir grup üzüm uzmam olup olmadığına baktım, kimseyi göremeyerek "Kimin umurunda?" dedim.
Henüz "Kimin umurunda?"nm Fred'e söylenecek bir şey olmadığını, çünkü bunun onu kıpkırmızı yapıp ümitsizlikle iç çekmesine sebep olduğunu öğrenmemiştim.
"Benim umurumda ve bu yeterli olmalı."
Fred gerçekten hayattaki her detayı önemsiyordu ve onun ailesindeki varlığım tüm salkımın şeklini bozuyor-muş gibi görünüyordu. Bana yardım etmek için Fred büyük bir gayretle beni geliştirmeye koyuldu. Onun aklını takdir etmek yerine, stratejisini sabote etmeye ve kurnazca onu bana benzemek üzere değiştirmeye çalıştım. Yıllarca Fred benim yanlışlarımı düzeltti ve ben de onun yanlışlarını törpülemeye çalıştım ama hiçbirimiz gelişemedik.
Gözlerimiz ilk defa Tim LaHaye tarafın yazılmış Spirit Controlled Temperament ("Ruh Kontrollü Huy," Tyndale House) adlı kitabı okuyunca açıldı, ne yaptığımızı gördük. Her birimiz bir diğerini baştan yaratmaya çalışıyordu. Birinin farklı olabileceğini ama yine de bir şeylerin yanlış gitmeyeceğini fark etmemiştik. Ben eğlenceden ve heyecandan hoşlanan bir Popüler Optimist olduğumu buldum, Fred ise hayatın ciddi ve düzenli olmasını isteyen bir Melankolik idi.
Daha sonraları davranışları okuyup uyguladıkça, ikimizin de aynı zamanda her zaman doğru olan ve her şeyi bilen bir tür, Güçlü Klorik, olduğumuzu keşfettik. Geçinemediğimize şaşmamalı! Sadece kişiliklerimizin ve ilgilerimizin zıtlığı değil, ama her ikimiz de doğru olanın kendimiz olduğunu biliyorduk. Böyle bir evlilik hayal edebiliyor musunuz?

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler: