26/09/2014 3:00
1. Ağız yer, yüz utanır: İnsanlar birbirlerine yapmış oldukları davranışlardan sorumludur. Beyin yaptığından hanımı etkilenir. Bu nedenle sorumlu olduğumuz kişilerin yetişmesine ve eğitimine önem vermeliyiz. Sorumluluğumuzu taşıyanlara karşı özen göstermeli, yanlışlarımızın onlara da zarar vereceğini bilmeliyiz. Doğrularımızın da yanlışlarımızın da sadece kendi adımıza leke getirmeyeceğini unutmamalıyız. Bir kişinin yaptığı hatadan, hatanın sahibi kadar çevresi ve yakınları da utanır. Yaptığımız hatanın bizim kadar bizi sevenleri de üzdüğünü aklımızdan çıkarmamalıyız.

2. Allah bile kulun karasını yüzüne vurmamış: İnsanların yaptığı hatalar ve günahlar yüzlerinden okunmaz. Böylece karşı karşıya gelenler, aralarında dostluk kurma ve sürdürme olanağı bulurlar. Yanlışlar yüzden belli olsaydı dostluk biter, iş yapılmaz ve aynı ortamda yaşanmazdı. Allah, hatalarımızı bir diğerinden saklamakla bize büyük bir lutufta bulunmuştur. Biz de yaratanın bu bağışını anlayarak, insanlarda gördüğümüz yanlış ve kusurları örtmeli, bir başkasına taşımamalıyız. Toplum içinde ortaya atmamak, hele kırıcı bir şekilde uyarmaya hiç kalkmamalıyız. Karşılıklı beslenen sevgi ve iyi niyetin sürdürülmesi için hatalar örtülmek, düzeltilmelidir. Karşımızdaki insana da düzelmesi için zaman ve fırsat vermeliyiz. Bunları yapamasak bile hatasını uluorta yüzüne vurmamalıyız.

3. Arsızın yüzüne tükürmüşler, yağmur yağıyor sanmış: İnsan, bile bile hata yapmaz. Bilmeden yaptığı yanlışlarından da utanır. Bu nedenle yanlışı tekrar etmeme gayreti içinde olur. Ancak yanlışı kişilik haline getirenler ve bilerek bir çıkar için yanlış yapanlar, bu yaptıklarından utanmazlar. Hatalarını kabul etmez, insanların eleştiri ve uyarılarından etkilenmezler. Yanlışların kişilik haline halini almadan, biz yanlışları bitirmeliyiz. Yanlışlar davranışa dönüştükten sonra uyarıların hiçbir etkisi olmaz.

4. Ayağı sürçen atın başı kesilmez: Aynı yolda, aynı amaç için yürüyen insanlar, birbirlerine güven vermeli ve destek olmalıdır. Yapılan hata birlikte düzeltilmelidir. Kasıt olmadıktan sonra, yapılan yanlışları hemen cezalandırma yoluna gidilmemeli, aksine bağışlayıcı ve anlayışlı olunmalıdır. Bize, bizim yolumuzda yardımcı oldukları için düştükleri hatalardan dolayı kimseyi yargılamamah, yalnız bırakmamalıyız.

5. Deli arlanmaz, sahibi arlanır: Çocukların ve delilerin yaptıkları hatalardan velileri sorumludur. Gereken tedbiri almak, onlara rehberlik ve hâmilik etmek velilere düşer. Bu konudaki ihmal ve sorumsuzlukların bir bedeli vardır. Onlar büyükleri tarafından eğitilmeli, hamileri tarafından korunmalıdır.

6. Edebi, edepsizden öğren: Çevremizdeki yanlışlardan öylesine rahatsız oluruz ki bunlar sayesinde doğruların değerini daha iyi anlarız. Her şey zıddı ile vardır. Toplumdaki kaba, cahil ve ahlâksız kimseler, verdikleri zarar ile olgun ve saygın insanların değerini ortaya koyarlar. Edepsizliğin çirkinliği ve basitliği, edebin önemini haykırır, değerini ispatlar. Birçok insan, gördüğü çirkinlikler sayesinde güzellikleri daha iyi benimsemiş ve elde etmiştir. Çirkinlikler, güzellikleri özletir, güzelliklere yöneltir.

7. İbadet de gizli, kabahat de: Hepimizin özgün bir yanı vardır. İnsan olmamızın doğası gereği zayıflıklarımız ve yanlışlarımız olacaktır. Ancak bunları gizlemeliyiz. Çünkü suçu ortaya atmak, bu olumsuzluğu yayar. Toplumun yanlışa karşı tepkisini zayıflatır ve suçu yaygınlaştırır. Yine yaptığımız iyilik ve yardımları da gizlenmemiz gerekir. Böylece yardım ettiğimiz insanın utanmasını, bize karşı minnet duymasını önlemiş oluruz. Toplum yaşamında hatalar örtülerek engellenmeli, hayırlar amacından sapmaması için gizlenmelidir. Herkese gösterdiğiniz ibadet, gösterişe dönüşebilir. Açıkça işlediğimiz günahlar da yaygınlaşarak toplumsal bir davranışa dönüşebilir. İbadeti de günahı da gizlemeliyiz.

8. Kimse kendi ayıbını görmez: Başkasına buyurduğumuz şeyleri, önce kendimiz uygulamalıyız. Başkalarının hatalarına kilitlenen gözlerimizi kendi yanlışlarımıza yöneltmeliyiz. Başkasını eleştirme kolaylığı ile kendimizi sorgulamayı unutmamalıyız.

9. Utananın oğlu, kızı olmamış: Gerekli edep dairesinde kalmak şartı ile her işte atılgan olmalıyız. Sorumluluğumuzun gerektirdiği iş ve davranışları yapmaktan çekinmemeliyiz. Utanmak ve bu nedenle bir şeyden geri durmak, bizi bekleyen görevleri aksatmamıza, bize düşen nimetlerin gecikmesine ya da sahip olduklarımızın elden çıkmasına neden olabilir.

10. Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır: Kötülük, kasıtsız olarak yapılsa da dürüst insanları utandırır. Hatayı bilerek kendi çıkarı için yapanlar, utanmak şöyle dursun, haksızlık ettiği insanları suçlu çıkarmaya kalkarlar. Çünkü onlar, insanı değil sağladıkları çıkarı önemserler. Bilerek yaptıkları yanlışları örtmek veya başkasına yüklemek için, haklı olanlardan bile daha iddialıdırlar.

11. Yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur: Çocuklarımıza sevgiyi ve parayı sunarken çok tutarlı ve bilinçli davranmalıyız. Çocuklarımıza hiç para vermezsek, temel bazı ihtiyaçları karşılamak zorunluluğu ile hırsızlığa yönelebilir. Sevgimizi aşın şekilde hissettirdiğimizde ise şımarır ve duyarsız kalabilir. Hatalarını yüzlerine vurup çok söylersek onları arsızlığa itebiliriz. Bu nedenle paramızı verirken nasıl kazanıldığını ve nasıl harcanması gerektiğini onlara anlatmalıyız. Sevgimizin de onları şımartmasına engel olmalıyız. Tüm ilişkilerimizde samimiyetimiz oranında ölçülü olmalıyız. Samimiyet, aradaki saygıyı ve edebi kaldırmamalıdır. Hiçbir zaman, kimseyi, hırsızlığa itecek kadar ihtiyaç içinde bırakmamalıyız. Gereği kadar sevgi duymalıyız.

12. Yüz, yüzden utanır: Utanmak için insan olmak gerekir. Kısaca utanma, bir sorumluluk ve değerbilirliktir. Utanmayacak kadar kişilik kaybına uğrayanlar, kötülük yapmaktan korkmazlar. İnsan olan, dostunun yüzüne bakamayacağı bir yanlıştan şiddetle kaçınır. Bu nedenle hepimiz utanma duvarını aşacak davranışlardan kaçın-

13. Yüzünü bulan yüzsüz, astarını da ister: Utanma duygusunu kaybeden kişiler, kolaylıkla dilenir. Kendilerine verildikçe, daha fazlasını ister. İhtiyaçlarını karşılamak, tekrar istemelerine engel değildir. Çünkü onların isteme sebebi açlık değil arsızlıktır. Yüzsüz insanlar, yardımlaşma duygumuzu istismar ederek, yemden istemekten çekinmezler. Bu durumda yardımlarımızı ölçülü yapmalı, insanları tembelliğe sürüklememeliyiz.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu