08/12/2009 20:19
1944 yılında Bayburd'un Kalecik köyünde doğdu, ilkokulu Kalecik köyünde, ortaokulu Bayburd'da, liseyi Erzincan'da bitirdikten sonra 1 965 yılında istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümüne girdi. Dört yıl sonra Yeniçağ Tarihi kürsüsünden, "Fatih Devrinde Osmanlı-Kırım Münasebetleri' konulu lisans teziyle mezun oldu.1 970 yılı Ocak ayında aynı kürsüye asistan tayin edildi.Başbakanlık Arşivi'nde bulunan Tapu Tahrir Defterler/ne ve diğer arşiv belgelerine dayanarak, "16. Yüzyılda Bayburd Sancağı" başlıklı doktora teziyle 1 974 tarihinde "doktor" unvanını kazandı.

1 976 yılındaki kısa dönem askerlik hizmeti akabinde 1 978'de fakülte tarafından Fransa'ya gönderildi. Fransa, Almanya ve Hollanda'da mesleğiyle ilgili araştırmalar yaptı.1981 'de, "IB.Yüzyılda Kemah Sancağı" mevzuundaki doçentlik tezi ilgili jüri tarafından kabul edildi ve "üniversite doçenti" oldu.

1 989 yılında da profesörlüğe yükseltildi.

13 Mayıs 1987 tarihinde 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 38. maddesine istinaden Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü vazifesine tayin edildi.Yıllarca ihmal edilmiş Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerini modern anlamda yeniden yapılandırdı. Üniversite mezunu yüzlerce genç arkadaşımızın bu sahada uzmanlaşmasına vesile oldu.31.1 2.1 990 tarihine kadar bu görevi yürüttü. Bu tarihten sonra yeniden üniversitedeki görevine dönen merhum Miroğlu, 24.7.1991 tarihinde Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı başkanı oldu.Üniversitedeki görevinin yanısıra, ilk sayısını 1 994'ün Mart ayında çıkaran Tarih ve Medeniyet dergisini kurdu ve 23 Ekim 1 997 tarihindeki vefatına kadar derginin Genel Yayın Danışmanlığı vazifesini yürüttü.

Arkadaşım ve meslektaşım İsmet Miroğlu

Prof. Dr. Mustafa Çetin Varlık

30 yılı askın bir arkadaşlık ve meslektaşlık... Taa üniversite yıllarından.. . Üniversitede aramızda bir yıllık bir fark olmasına rağmen çoğu derslerimiz birlikte yapılırdı. Mezuniyetten sonra Yeniçağ Tarihi kürsüsünde meslektaşlık başladı. Aynı hocalardan okuduk ve doktora yaptık. Ne idi o şefkatli hocalar... Çoğu rahmetli oldu; Sahabeddin Tekindağ, Münir Aktepe, Cengiz Orhonlu, Bekir Kütükoğlu, Nejat Goyünc... Cengiz Ohonlu'nun ayn bir önemi vardı. Bizlere arkadaşça ve çok yakın bir ilgi gösterirdi. Rahmetli ismet Miroğlu'nu çok temiz bir Anadolu çocuğu olarak değerlendirirdi; gerçekten öyle olduğunu zaman içinde tanıyan herkes doğruladı. Diğer bocalanınız mesafeli ve babacan tavırlı idi. Bu arada, o zamanki asistan ağabeyimiz Mücteba Ilgüre! hepimize kolkanat gererdi. Arkasından Yusuf Halacoğlu, ilhan Şahin ve Feridun Emecen geldiler. Hepsi de profesör olan bu değerli ilim adamları arkadaşlarımızın bugün ilmî ve idarî kariyerlerde çok güzel hizmetler vermesi memnuniyet vericidir.

Merhum ismet Miroğlu çok çalışkan bir arkadaşımızd. Asistanlığında, doğum yeri olan Bayburd Sancağı adlı bir doktora tezi hazırladı. Doçentlik tezi olarak Kemah Sancağı isimli bir çalışma yaptı. Bu yıllarda ilmi araştırmalara çok büyük ağırlık vermişti. Parasını pulunu kitaplara yatırırdı. Daha sonraki yıllarda idarecilik yönünün ağırlık bastığını gördük. 1987 yılında Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ne getirildi. Burada bütün gücünü kullandı ve istanbul'daki Osmanlı Arsivi'ni eski yerinden şimdiki yerine taşıdı. Modem teçhizatla donattı. Yeniden yapılanmaya gitti. Şimdiki personelin çoğu onun zamanında alındı. Tasnifler yeni bir hız kazandı. Osmanlı Arşivi'nin bugün bu hale gelmesi onun ve yakın çalışma arkadaşlarının eseridir. 1990 yılı sonunda Üniversite'deki görevine döndü. Arşivde bu tarihten sonra yapılan çalışmalar ve yayınların pek çoğu onun zamanında plânlanmış, projelendirilmiş ve yayına hazırlanmış eserlerdir. Ancak bunları kamuoyuna duyuramadı. Çünkü bu tarakta bezi yoktu. Bu çalışmalar onun zamanında ve Yusuf Ha/acoğ/u nün daire başkanlığı ve genel müdürlüğü zamanında, İstanbul'daki üniversitelerden görevlendirilen öğretim üyeleri ve uzman arşiv personeli tarafından yapıldı. Asistanlık yıllarında Fransızca, Arapça ve Farsça'ya özel önem verdi.

Osmanlıca'sı gayet iyi idi. Arşiv Genel Müdürlüğü sırasında Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı bir seyahatten (1990) sonra ingilizce çalışmaya başladı ve epeyce mesafe aldı.

Daha sonra çalışmalarının ağırlığını Tarih ve Medeniyet dergisinin yayın danışmanlığı görevine kaydırdı. Gerek Arşiv Genel Müdürlüğü ve gerekse Tarih ue Medeniyet dergisinin yayın danışmanlığı sırasında büyük bir azim, şevk ve heyecanla çalışır, etrafındakilere de bu heyecanı verirdi. Bu görevleri sırasında gece yarılarına kadar çalışırdı. Türk milletinin Müslüman bir ferdi olmaktan gurur duyduğunu her yerde dile getirirdi. İnandığı gibi yaşadı ve yaşadığı gibi vefat etti. Allah rahmet eylesin, başımız sağ olsun...

Önceki
Önceki Konu:
Natsagin Bagabandi
Sonraki
Sonraki Konu:
Besim Özcan

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Son Ziyaretler: