26/01/2014 3:00
eskiden beri Türklerin kullandıkları, bugün Altay Türklerinde rastlanan bir çeşit mûsîkî âleti. Bakşı ve ozanların sagu ve destan okurken çaldıkları bu saz, Türk memleketlerinde dâima rastlanan bir çalgı âletidir. Kaynakların haber verdiğine göre Uygur ülkelerinde ve diğer Türk boylarında görülen kopuz, Dîvânü Lügati’t-Türk’te de yer almıştır. Hattâ bu kelime ile ilgili olarak; kobzamak, kobzatmak, kobzaşmak, kobzalmak kelimelerine de rastlanmıştır.

Bir çeşit kemâna benzeyen kopuz üç-üç buçuk ayak boyundadır. Üzerinde at kılından, bükülmüş iki kiriş gerilmiştir. Kopuz, Türk hayatında eskiden beri varlığını sürdürmüş, hattâ şâirlerimiz şiirlerinde bu kelimeye yer vermişlerdir. Aslında üç telli bir saz olan kopuz, zamanla değişikliğe uğramış; ozanların çaldığı kopuza, “kopuz-ı ozan”; Garp Türklerinin kullandıkları kopuza da “kopuz-ı Rûmî” denmiştir. Kopuz-ı ozan üç, kopuz-ı Rûmî beş tellidir.

On yedinci yüzyıldan sonra Türk cemiyetlerinde, eskiden olduğu gibi kopuza pek önem verilmez. Hattâ edebiyatımızda bu çalgı âletine pek yer verilmez olmuştur. Bununla ilgili olarak mütercim Âsım Efendi Burhan-ı Kâti adlı eserinin “berbat” maddesinde, bu kelime için, “kopuz dedikleri saza denir” demektedir.

Bugün Altay Türklerinde yaşayan bu çalgı ile eskiden sagular, koşuklar, yırlar terennüm edilmiştir. Diğer Türk boylarında, meselâ Garp Türklerinde kopuz, yerini saza bırakmıştır. Böylece eskinin bir devâmı gibi görünen ve şiirlerini saz eşliğinde söyleyen halk şâirleri ortaya çıkmıştır.

Önceki
Önceki Konu:
Molla Osman Efendi
Sonraki
Sonraki Konu:
Süspansiyon

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu