topçu ve istihkâm subayı yetiştiren okul. Osmanlı Devleti yükselme devrinden sonra, bilhassa başta 1683 Viyana bozgunu olmak üzere, birbirini tâkip eden mağlûbiyetlerle karşılaştı. Bu durum, askerî sâhada yeni bilgilerle mücehhez bir orduya sâhip olma zarûretini ortaya çıkardı. Bu sebeple orduda ilk defâ modern bilgilerle tâlim ve terbiye, 1728’de Sultan Üçüncü Ahmed zamânında humbaracı (topçu) sınıfında başladı. Sonra 1734’te Sultan Birinci Mahmûd, Üsküdar’da bir Mühendishâne (mühendis mektebi) açtı. Mühendishâne 1759’da Kâğıthâne’den Karaağaç’a nakledildi. 1784’te BirinciAbdülhamîd zamânında Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyûn ve Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn olmak üzere ikiye ayrıldı. Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn, topçu ve istihkâm subayı, askerî mühendis yetiştirmeye devâm etti. 1793’te Kasımpaşa’dan Eyüp’teki Bahâriye Sarayına, sonra Hasköy’e, daha sonra Maçka’ya taşındı. 1796’da Üçüncü Selim zamânında Mühendishâneye kırk talebe alındı. Cebir, trigonometri (ilm-i müsellesât), mekânik, atıcılık, hey’et (astronomi), harp târihi, hendese, coğrafya ve istihkâmcılık okunan dersler arasındaydı.

Mühendishâne, yüksek matematik okutan tek mektep olduğundan ve asker arasında yüksek matematik okuyanlara Erkân-ı Harp denildiğinden, Mühendishânenin ilk mezunları, Sultan İkinciMahmûd zamânında kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye ordusunda, Erkân-ı Harplik (kurmaylık) vazîfesine tâyin edildiler.

Mühendishânenin başında nâzır denilen bir yetkili bulunmakla berâber, esas sevk ve idâreyi baş hoca adındaki vazîfeli yapardı. Baş hoca, baş mühendis ve Mühendishânenin en bilgili ve lisan bilen subayı idi. Talebenin tâlim ve terbiyesi (eğitim-öğretim) ve idâresi ile meşgûl olurdu. Mühendishânede başhocalık yapanlar arasında en meşhûru İshak Efendidir. Fen ilimlerinde mütehassıs, lisan bilen bu zâtın koyduğu fennî ıstılahlardan bâzısı, dilimizde hâlâ kullanılmaktadır. 1830 senesinde Sultan Üçüncü Selim’e Mühendishânenin ıslâhı husûsunda bir lâyiha (rapor) vermiştir.

Mühendishânenin (mektebin) iki kat üzerine dört dershânesi, hocalara mahsus odaları, kütüphânesi ve matbaası vardı.

1834’te Harbiye Mektebi açıldığında Harbiyeye ve Mühendishâneye hoca, askerî fabrikalara teknik eleman yetiştirmek üzere Mühendishâne hocalarından iki zâbit (subay) ile on talebe tahsil için Avrupa’ya gönderildi. Dönenler orada öğrendiklerini öğretmeye ve tatbike başladılar.

Avrupa’da tahsilini tamamlayıp dönen tophâne nâzırı Bekir Paşanın teklifiyle bir nizâmnâme çıkarıldı. Buna göre, 64 senelik Mühendishâne, topçu ve mîmar yâni istihkâm mektebine çevrildi. Mevcut mektep idâdî kabul edilip, ayrıca dört senelik Harbiye ve mîmar sınıfları açıldı ve binâya ilâveler yapılarak, Avrupa askerî mekteplerindeki gibi fen dersleri okutulmaya başlandı.

Yine mektebin hoca ihtiyâcını gidermek için çeşitli târihlerde Avrupa’nın muhtelif merkezlerine pekçok zâbit gönderildi. Bununla berâber topçu mektebini daha da geliştirmek için Avrupa’dan mütehassıslar getirildi.

1864’te bütün askerî idâdîlerin Galatasaray’da birleştirilmesi karârı üzerine, topçu mektebi de Galatasaray’a nakledildi. Ancak 1867’de Galatasaray’daki İdâdî-i Umûmî, Kuleli Kışlasına kaldırılarak Galatasaray’da sivil mâhiyette ve Mekteb-i Sultânî adı ile umûmî bir idâdî açıldı.

1871’de ise, harbiye öğrencileri, tatbîkâtlı tâlim yaparak mesleklerinde yetişebilmeleri için Harbiye Mektebine nakledildiler. 1878’de Harbiye’deki topçu ve istihkâm sınıfları tekrar Harbiye’den ayrılıp mekteplerine döndüler.

Mühendishâne-i Berrî-i hümâyûn, Yüksek Mühendis Mektebi adıyla kurulup, 1944’te İstanbul Teknik Üniversitesi adını alan okulun çekirdeğini teşkil etmiştir.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: