on üçüncü yüzyıl mutasavvıf ve şâirlerinden. 1226’da eski ismi Lârende olan Karaman’da doğdu. Hazret-i Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin oğludur. Annesi Gevher Hâtundur. Babası hazret-i Mevlânâ çok defâ; “Zâhir ve bâtın yönünde bana en çok benzeyen sensin.” der, onu çok severdi. 1312 (H.712) yılında Konya’da vefât etti.

Üç yaşında babasıyla birlikte Konya’ya geldi.Okuma yazmayı ve ilk bilgileri babasından öğrendi. Sonra tahsil için kardeşi Alâeddin Çelebi ile Şam’a gönderildi. Dönüşünde babasından ders almaya devam etti. Burhânüddîn Muhakkık-ı Tirmîzî’den ve Şemseddîn-i Tebrizî’den ders okudu.

Sultan Veled, evlenme çağına geldiğinde, babası ona, en çok sevdiği talebelerinden Selâhaddîn Konevî’nin kerîmesi, Fâtıma Hâtunu nikâh etti. Fâtıma Hâtun, Mevlânâ hazretlerine çok hürmet eden; sâliha, keşf ve kerâmet sâhibi bir hanımdı. Onlardan, evliyânın büyüklerinden Ulu Ârif Çelebi gibi muhterem bir zât dünyâya geldi.

Mevlânâ hazretleri vefât ettikten sonra, yerine, halife olarak büyük talebelerinden Hüsâmeddîn Çelebi geçti. Hüsâmeddîn Çelebi, 1284 senesine kadar irşâtta bulundu. Ehl-i sünnet îtikâdını her tarafa yaydı. Vefât edince, yerine Sultan Veled halîfe, vekili olup, bu vazifeyi üstlendi. Hayâtının sonuna kadar sünnet-i şerîfi yayıp, bid’atleri ortadan kaldırmaya çalıştı.

Amasya, Akşehir, Ilgın, Niğde, Kırşehir, Erzincan gibi yerlere halîfeler göndererek tekke ve zâviyeler açtırdı. Babasının türbesinin yapılmasına yardımcı oldu. Türbenin yanında kütüphâne, mesnevi okuyup, okutmaya mahsus yerler yaptırarak merkezî bir külliye meydana getirilmesini sağladı. Böylece başka yerlerde kurulan dergâh ve zâviyeleri bu tek merkeze bağladı. Ömrünü babasının öğretmek istediği ilmi yaymakla geçirdi.

Sultan Veled, 1312 senesinde seksen dokuz yaşında hastalandı. Hastalığı sırasında, yedi gün Konya’da zelzele oldu. Herkesin telâşa düştüğünü görünce onlara; “Üzülmeyiniz ve telâş etmeyiniz. Bu, benim vefât edeceğimin haberidir. Zâhiren aranızdan ayrılacağım, fakat bâtınen sizinle berâber olacağımdan hiç şüpheniz olmasın. Allahü teâlânın evliyâ kulları, vefât ettikleri hâlde, ruhlarıyla izin verilen her tarafı dolaşır, darda kalanlara, dost ve yakınlarına yardımda bulunur.” buyurdu. Receb ayının onuna rastlayan Cumartesi gecesi, Kelime-i şehâdet getirerek fânî hayâta vedâ etti. Babası Mevlânâ Celâleddîn Rûmî hazretlerinin kabrinin yanına defnedildi.

Sultan Veled, eserlerini umûmiyetle Farsça yazmış, ara sıra gazel ve mesnevî şeklinde Türkçe şiirler de kaleme almıştır. Dîvân’ında 129, İbtidânâme’de 76, Rebâbnâme’de 162 Türkçe beyit vardır. Parçalar, Oğuz lehçesiyle yazılmış ilk şiirler oldukları için Türk dili yönünden kıymetli vesikalardır. Bu ahlâkî ve tasavvufî manzumelerin hepsi, edebî cihetten olduğu gibi, yapı ve ifâde bakımından da mükemmeldir.

Sultan Veled’in Farsça bir Dîvân’ı, İbtidânâme İntihânâme, Rebâbnâme isimlerinde Farça üç mesnevîsi, bir de Maârif adlı Farsça, mensur (nesir) bir eseri vardır. İbtidânâme’sinde Hazreti Mevlânâ’nın hayâtına âit bilgiler vermesi dolayısıyla Mevlânâ ve çevresi araştırmaları için en eski, en sağlam kaynaktır. Maârif’inin Türkçe tercümesi 1949’da MillîEğitim Bakanlığı tarafından neşredilmiştir.

Önceki
Önceki Konu:
Keramet
Sonraki
Sonraki Konu:
İbn-i Battuta

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: