08/12/2009 20:19
KARAPAPAKLAR VE TEREKEMELER

Azerbaycan, Gürcistan ve Rusya/Dağıstan’da yaşayan ve Borçalı-Kazak boyundan gelen Karapapak Türkleri, Kıpçak, Kuman, Bulgar ve Hazar Türklerinin Ön-Asya’daki koludur. Borçalı ve Kazak olarak iki kola ayrılan Karapapaklar, Türkiye’nin dışında Azerbaycan’ın Sulduz bölgesi, Ermenistan’ın Ağbaba bölgesi, İran Devleti kuzey bölgesi, Türk Cumhuriyetlerinde ve Avrupa’da dağınık şekilde yaşıyorlar.

Kendilerini Karapapah, Terekeme ve Karapapak olarak da adlandırıyorlar. Bu sözcüğün kaynağına yönelik iki rivayet vardır: Birincisi "Terekeme", "Türkmen" sözcüğünden türediği yönünde. İkincisi ise: İslamiyet’in Anadolu da ilk yayıldığı yıllarda Mekke den getirilen muhacir Araplara "terk-i Mekke" denilmekteydi. Terekeme sözcüğünün bu sözcükten geldiği düşünülüyor. Terekemeler ayrıca "Karapapak" olarak da adlandırılıyor. Bu da büyük ihtimalle o dönemde kalpak giyen Kafkas Türklerine verilen addır.

Karapapakça Azeri diline yakın Batı (Oğuz) dillerinden biridir. Karapapak Türklerinin, konusunu Ruslara karşı verilen bağımsızlık mücadelesinden alan Şeyh Şamil ve başta Dede Korkut, Köroğlu, Şah İsmail ve Kirmanşah hikâyeleri ile benzer özellikler taşıyan Kaçak Nebi, Mihrali Bey, Terekeme Hacı (Sarıkızoğlu), Hasan ve Hüseyin kardeşler, Zakir, Kaçak Mehmet ve Deli Ali gibi mahalli kahramanlarla ilgili halk hikâyeleri bulunuyor.

Karapapaklar bugün % 98 oranla eğitime önem veriyorlar.

İslam, Sünni, Hanefi inancına mensupturlar.

Bugün Gürcistan’ın Cavaheti ve Ahılkelek ilçelerinde yaşıyorlar. Ancak, büyük kısmının 1944 Ahıska sürgününde Rusya nın muhtelif yerlerine sürgün edildikleri, başka bir Terekeme topluluğunun da Borçalı’da yerleştiği biliniyor. Ayrıca, Azerbaycan’ın Sulduz bölgesi ve Rusya Federasyonu/ Stavropol ve Dağıstan’da da Terekeme Köyü bulunuyor. Ukrayna’daki Türk Terekeme Topluluğu 1944 Ahıska (Gürcistan) sürgünü sonucunda bölgeye yerleşti ancak, bu topluluk vatandaşlık hakkını henüz elde edemedi.

Terekemenin Farsça sözlük karşılığı Terakime olup, “Türk e benzeyen” anlamına geliyor. İddiaya göre Karapapaklar, IV. yy. da Kazakistan dan Arap Yarımadası na ve VI. yy. da Arap larla yaşadıkları sorunlar yüzünden Kafkasya ya göç ettiler. Terekemeler de köklerinin Kafkasya’da olduğunu ileri sürüyor.

Terekemeler din ve konuşma dili bakımından farklı özelliğe sahip olmalarında karşın, Karapapaklar adlarının geniş anlamda her iki grubu da içeren kapsayıcı bir ad olduğuna inanıyor. Her iki grup da, endogami geleneğini büyük ölçüde sürdürüyor. Türkmen kökenli aşiretler başlangıçta Mekke ve Medine yakınlarında yaşarken, oradan göç edip Türkiye’ye geldiler. Karapapak terimi ise, şimdi Amu Derya’da yaşayan ve bir Kıpçak halkı olan Karapaklar’la bir kurumsal özdeşlik kurulmasına yol açtı.

M.S. II. yy’da Cebelitarık’tan Fırat’a kadar geniş bir alana Roma İmparatorluğu hükmetmekteydi. Doğuda Kür ve Aras boylarından batıda Fırat’a kadar olan bölgeye ise Arsaklılar hakimdi. Roma ve İran ile siyasal ilişkileri olan Arsaklılar devletini İskitler in Horasan kolundan gelen Arsak isimli bir başbuğun yönetimindeki boy ve oymaklar kurdu. Bodun bazında teşkilatlanan Arsaklılar eski Gök Tanrı ve Şaman geleneklerini korumakla beraber bu yeni yurtlarında Hıristiyanlıkla tanıştılar. İç Asya da ise Mete nin (Mo-Tun) kurduğu Asya Hun siyasal birliği parçalanmış, Hunların doğu kanadı Çin egemenliğine girmişti. Çiçi batıda Talas boylarında yerleşik düzene geçmeye çalışıyordu. Gerek yerleşikliği gerekse Çin egemenliğini kabul etmeyen özgürlük ve bağımsızlıklarına düşkün kimi Hun boy ve Uruğları ise batıya doğru hareket etmeye başladılar. Asya Hunları’nın sahneden çekilmesi ile Çin Denizi nden Kafkaslar a kadar geniş alanda büyük bir otorite boşluğu belirdi.

Bir taraftan göç hareketlerinin yerleşikler üzerinde yapmış oldukları tahribat diğer taraftan ise kendilerine yeni yurt bulmak isteyenlerle, yurtlarını korumak isteyenler arasındaki kanlı mücadeleler bozkırda yaşamı güçleştirdi. Bu bunalımlı yıllarda kuzeyden Kafkaslar ı aşarak Kür Irmağı boylarına iki yeni Türk boyu geldi. "Borçalı" ve "Kazaklı" olarak anılan bu boylar, bugün Terekeme olarak bilinen Türklerin atalarıdır. At sürüleri (Yılkı) ve koyun besiciliği yapan bu boylar siyah astragan kalpak giydiklerinden komşuları tarafından "Karapapaklar" diye anılmaya başlandılar. Kür boylarındaki egemenliklerini pekiştirmek isteyen Karapapaklar, Tiflis, Nahçıvan, Karabağ, Loru, Ahılkelek, Gence ve Şirvan dolaylarını yurt edindiler. Bulundukları bölgede bir çok yer ve akarsu, dağ ve ovalara kendi adlarını verdiler. Bugün Gümrü nün kuzeydoğusundan çıkarak Kür e karışan Borçalı Çayı ile Pembek dağından çıkarak Aras’a karışan Kazak Çayı isimleri ile bu yılların hatırasını taşıyor.

Karapapaklar zaman zaman sınırı geçerek komşu Arsaklılara yağma akınları düzenlerlerdi. Dede Korkut hikâyelerinden bazıları konularını bu iki Türk toplumu arasındaki savaşlardan almıştır. Arsaklılarla Karapapaklar arasında izleyebildiğimiz ilk savaş M.S. 200 yılında meydana gelmiştir. Karapapaklar Surhan isimli bir başbuğun idaresinde Kür Irmağını geçerek Arsaklı ülkesini yağmaladılar.

Durumu öğrenen Arsak hükümdarı Ulaş onları takip ederek Derbent Geçidi nde (Demirkapı) yakaladı. Bu iki Türk toplumu arasında yapılan çetin ve kanlı savaşta Karapapaklar, büyük kayıplar vermelerine karşın Arsak hükümdarı, Ulaş’ı da okla vurarak öldürdüler. Karapapaklar üslerine dönerken hükümdarları ölen Arsaklılar da onları takip edemediler.

Tarihin akışı içerisinde Karapapaklarla Arsaklılar arasındaki ikinci büyük savaş M.S. 300 yılında gerçekleşti. Karapapak birlikleri Aras ı geçerek, Karabağ, Muş, Erzurum ve Ahlat a kadar Arsaklı topraklarını istila etmişlerdi. Bunun üzerine Arsaklı hükümdarı Tridat ın yönettiği ordularla Karapapaklar, Karkarlı (Gogarlı) ovasında karşılaştılar. Her iki tarafın da çok kayıplar verdiği bu savaşta Arsaklı komutanlarından "Ardovazd" ile Karapapak başbuğu savaş alanında öldüler. Bundan sonra Karapapaklar işgal ettikleri Arsaklı topraklarını terk ederek, Erzurum a (Garin) kadar çekilmek zorunda kaldılar. Karkarlı savaşından sonra da Arsaklı ve Karapapak ilişkilerinde kalıcı bir dostluk gelişmedi. Zaman zaman taraflar birbirlerine çok pahalıya mal olan yağma akınları düzenlediler. Her iki taraf içinde son derece yıpratıcı olan bu akınların hızı, bölgede Hıristiyanlığın yayılmaya başlaması üzerine azalmaya başladı.

Karapapaklar geçmişte Kuzey Azerbaycan’da, Kazah Şemsettin Khanate’nin Kazah ve Borçalı bölgelerindeki Derbend ve Borçalı nehirleri boyunca yaşamıştır. 1828 yılında imzalanan Türkmençay Anlaşması’ndan sonra bir bölümü Kars’a ve bir bölümü de İran Azerbaycan’ın Sulduz bölgesine, Ushnu’nun doğusuna göç etmiştir. Bir başka kayda göre, Terekemeler, Hazar denizi kıyısında, Gamri Uzun’dan Derbent’e uzanan ovada yaşamıştır. Sözkonusu isimsel farklılığın nedeni, Rusların, kısmen Kafkasya ve kısmen de İran’dan gelip eski Aleksandropol bölgesine, Akhaltsike’ye ve şimdiki Gürcistan’daki Ahılkelek’e yerleşenleri tanımlamak için “Karapapaklar” terimini kullanmış olmalarına dayanabilir. Oysa Akbaba Terekemelerinden ayırt edilmeleri için bunlar genel olarak Gürcistan Terekemeleri olarak adlandırılmaktadır.

Von Hellwald’ın (1878-1899) kaydettiğine göre, Rus işgalinden önce Osmanlı topraklarında 105 köyde 29.000 Terekeme ve Karapapak yaşıyordu.

Terekemeler veya Karapapaklar denilen bu Müslüman Türk boyunun kökeni tam olarak kesinlik kazanmamasına rağmen, tarihçi Z.V.Togan ve A.Caferoğlu bunların tarihi yerleşim bölgelerini dikkate alarak Kıpçak veya Türkmen boyuna mensup olabileceklerini kaydediyor.

90-100 hanelik bir Terekeme grubu, 1904 yılında Türkiye’ye yerleşmek için başvuruda bulundu.

Bir kısmı o zaman Rusların elinde bulundurduğu Kars’a, bir kısmı Ağrı, Tutak ve Eleşkirt’e geldi, diğerleri Adana’ya, geri kalanlar ise 1914 yılında Malazgirt’ten Sivas’ın Tutmaç, Büyükköy ve Kurdoğlu köylerine göç etti. Diğerleri ise 1921’de Rusların çekilmesiyle Kars’a yerleşti. Ancak, Gümrü Antlaşması yla gerçekleşen nüfus mübadelesiyle Akbaba, Tiflis, Borçalı ve Kazah bölgelerine göç ettiler.

Karapapaklar ya da Terekemeler özellikle Kuzeydoğu Kafkasya da yaşıyor ve bugün birçokları şehir yaşamı sürdürüyor.

Naciye SARAÇ

Global Yorum İnternet Dergisi

nsarac@globalyorum.com

20.09.2006

www.globalyorum.com

Önceki
Önceki Konu:
Najmeldin Karim
Sonraki
Sonraki Konu:
Ladikli Ahmet Ağa

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler: