28/09/2014 8:00
Bir dünya hayatında başımıza gelen her şeyin bir anlamı vardır.

Nasıl çok başarılı bir ressamın tablosunda bulunan her bir nesnenin, her bir rengin bir anlamı varsa bu mükemmel dünya tablosunda da başımıza gelen her olayın bir anlamı, bir nedeni vardır.

Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bilge bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu bilge arkadaşının ise değişik bir huyu vardı.

İster kendi başına gelsin, ister başkasının; ister iyi olsun, ister kötü; her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:

- Bunda da bir hayır var!

Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu.

Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi:

- Bunda da bir hayır var! Kral acı ve öfkeyle bağırdı:

- Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?

Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için bilge arkadaşını zindana attırdı.

Bir ay sonra kral, insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu.

Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere onları bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını fark ettiler.

Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri

takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler.

Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı bilge arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı.

- Haklıymışsın! Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum. Yaptığım çok haksız ve kötü bir şeydi. dedi. Kralın bu sözü üzerine bilge adam:

- Hayır!

diye karşılık verdi sonra da:

- Bunda da bir hayır var.

dedi. Bilge arkadaşının eski alışkanlıklarını devam ettirdiğini gören kral:

- Ne diyorsun Allah aşkına?

diye hayretle bağırdı kral. Sonra da:

- Bir arkadaşımı bir ay boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir?

diye sordu, onun bu sözüne bir anlam veremediğini ima edercesine. Bunun üzerine bilge adam sözlerine açıklık getirdi:

- Ben zindanda olmasaydım, sizinle birlikte avda olurdum, değil mi? Ve sonrasını düşünsenize?

Arkadaşlar, bizim kötü zannettiğimiz olaylar iyi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle başımıza gelen her şeyi iyiye, güzele yormalıyız.

inanın bana, Allah kendisine inanları sever, korur, onlara tuzak kurmaz. Allah kendisine inanan ve güvenen kimseye kötülük de yapmaz.

Zaten insana kendi yaptığından başkası yoktur.

Öyleyse biz elimizden geleni yapalım. Üzerimize düşeni eksiksiz olarak yerine getirelim. Sonra sonucu bekleyelim.

Sonuç nasıl olursa olsun bizim için iyi olacaktır. Çünkü her işte bir hayır vardır! Hepinize hayırlı bir hayat dilerim.

Sonraki
Sonraki Konu:
Sevgi Nesneleri

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Son Ziyaretler: