08/12/2009 20:17
Bodrum sadece deniz ve güneş değildir, sadece renkli geceler de değildir. İnsanoğlunun Bodrum'daki macerasının 3000 yıla uzanan bir tarihi var. Bodrum'lu Tarihçi Herodot kentin MÖ. 1000 yıllarında Dorlar tarafından bugün kalenin bulunduğu yerde kurulduğunu yazıyor. O zaman burası adaymış.

Halikarnassos en parlak dönemini MÖ. IV. yy'da yaşamış. Burayı Karya başkenti yapan Mausolos'un 24 yıl süren yönetiminde dünyanın yedi harikasından biri sayılan ve günümüze ancak temelleri ulaşabilen muhteşem Mausoleion anıtının yapımına başlanmıştı. Onun ölümünden sonra hem karısı, hem de kızkardeşi olan II. Artemisia anıt mezarın yapımını sürdürdü. O da tamamlayamadan ölünce sanatçılar kendi olanaklarıyla anıtı tamamladılar. 36 Sütunla çevrili İyon tarzı tapınak bölümü, onun üzerinde 24 basamaklı piramix ve en üstte atlı bir araba ile Mausolos ve Artemisia'nın mermer heykellerinden oluşan 42 metrelik muhteşem bir eser ortaya çıktı. Heykeller ve bazı kabartmalar bugün British Museum'dadır. Kaçırılmamış, padişahın izniyle götürülmüştür.

Artemisia ölünce yerine İdrius, ondan sonra da Prenses Ada başa geçmiş. Küçük kardeşi tarafından tahttan indirilen Ada kente hakim olan İskender (MÖ. 334) tarafından tekrar tahta çıkarılmıştır. (Ada'yı Bodrum Kalesi'nde ziyaret edeceğiz.)

İskender'den sonra bölge Lysimachos'un (MÖ. 301), sonra Ptolemaios'ların egemenliğine girmiş. MÖ. 189'da Rodos, 167'de Bergama Krallığı'na bağlanmış, MS. IV. yy'da Karia döneminde Piskoposluk Merkezi haline gelmiştir. 1274'de Menteşe Beyliği bu bölgede kurulmuş ve Kanuni Süleyman zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Eski kent bütünüyle bugünkü yerleşimin altında kaldığı için fazla bir şey ortaya çıkarılamamıştır. Bodrum'un üst tarafından geçen karayolunun yanındaki tepede bulunan ve restore edilen tiyatro da Maussollos döneminde yapılmıştı. Kent surlarının bir kısmı Gümbet yolundaki Myndos kapısında görülebilmektedir. Kentin simgesi sayılan Kale'nin gördüğümüz sonuncusu Saint Jean Şovalyeleri tarafından Sultan Çelebi Mehmet'in izniyle yapılmıştır. 1402'de yapımına başlanan kaleye zamanla eklemeler yapılmıştır. Bir depremle yıkılan Mausolleion'un kalıntıları kalede yapı taşı olarak kullanılmışlardı. Kalenin kuleleri yapılışlarına göre Fransız, İtalyan, Alman, İspanyol ve İngiliz Kulesi olarak adlandırılırlar.

Kale bugün müze olarak düzenlenmiştir. Ülkemizin ilk ve tek sualtı müzesi buradadır. Müzedeki cam koleksiyonu dünyanın dört büyük koleksiyonundan biridir. Gelidonya Burnu batığındaki buluntularla temeli atılan müze sonradan daha da zenginleşmiştir. Geminin İskeleti de burada sergileniyor.

Kalenin hapisaneye çevrildiği dönemde yapılmış Türk hamamı hamam malzemeleriyle birlikte görülebilmektedir. İç kaledeki sundurmada amphoralar sergilenmektedir. Bunlardan en eskisi MÖ. 16. yy'a tarihlenmektedir.

Sikke ve mücevherler İtalya Kulesi'nin alt katında sergileniyor. İngiliz Kulesi'nin üst katı kale komutanı şovalyelerin armalı bayraklarından günümüz Türk Bayrağı'na kadar 500 yıllık geçmişi özetleyecek şekilde düzenlenmiştir.

Müze'nin en etkileyici yeri Baltalı Kule'deki Prenses Ada'nın Konuk Odası'dır. Kalenin en tepesindeki konuk odasına girmeden önce avluda İngiliz Manchester Üniversitesi Tıpta Sanat Bölümünce Prenses Ada'nın yüzünün yaşadığı yıllara geri döndürülüşünü videodan izliyorsunuz. Sonra Konuk Odası'nın kapısı ağır ağır açılıyor. Alacakaranlıkta prensesi görüyorsunuz, bir camekanın arkasında. Biraz daha yaklaşıyorsunuz, odanın ayrıntılarını görüyorsunuz, herşey bir prensese yakışır ihtişam ve zerafette. Birden bir ışık yanıyor ve sağınızdaki lahit aydınlanıyor. Ada'nın iskeleti lahitin içinde. Herşey çok iyi düşünülmüş ve uygulanmış. Ada'nın göz kamaştırıcı mücevherlerinin ve cam şişelerin taklitlerini pavyonun girişinden satın alabilirsiniz.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu