Derler ki insanoğlu varoluşundan beri doğayı bilmek, doğaya egemen olmak istemiştir. Bu nedenle, insan varoluşundan beri doğayla savaşmaktadır. Son zamanlarda, bu görüşün tersi ortaya atılmıştır: İnsan doğayla barış içinde yaşama çabası içindedir.Bence bu iki görüş birbirlerine denktir. Bazı politikacıların dediği gibi, sürekli barış için, sürekli savaşa hazır olmak gerekir.

Gök gürlemesi, şimşek çakması, Ay'ın ya da Güneş'in tutulması, hastalıklar, afetler, vb. doğa olayları bazen onun merakını çekmiş, bazen onu korkutmuştur.

Öte yandan, bu olgu, insanı, doğa korkusunu yenmeye ve merakını gidermeye zorlamıştır. Korkuyu yenebilmenin ya da merakı gidermenin tek yolunun, onu yaratan doğa olayını bilmek ve ona egemen olmak olduğunu, insan, önünde sonunda anlamıştır. Peki, insanoğlunun doğayla giriştiği amansız savaşın tek nedeni bu mudur? Başka bir deyişle, bilimi yaratan güdü, insanoğlunun gereksinimleri midir?

Elbette korku ve merakın yanında başka nedenler de vardır. İnsanın (toplumun) egemen olma isteği, beğenilme isteği, daha rahat yaşama isteği, üstün olma isteği vb. nedenler bilgi üretimini sağlayan başka etmenler arasında sayılabilir. İnsanın korkusu, merakı ve istekleri hiç bitmeden sürüp gidecektir. Öyleyse, insanın doğayla savaşı (barışma çabası) ve dolayısıyla bilgi üretimi de durmaksızın sürecektir.

İnsan doğaya egemen olmak ister mi sorusunun yanıtı, kişinin felsefi, kültürel ve sosyal arka planına bağlıdır. Bazı kültürlerde doğaya egemen olmak, insanın varoluşunu ve kendini gerçekleştirmesini sağlamak için önemli bir hedeftir. Diğer kültürlerde ise insanın doğayı dengelemesi ve doğa ile uyum içinde yaşaması gerektiği öğretilir.

Modern insanlık tarihi boyunca, insanlar doğayı kontrol etme ve manipüle etme gücüne sahip olduklarında büyük başarılar elde ettiler. Bu başarılar, teknolojik gelişmeler ve endüstriyel devrim ile daha da arttı. Ancak, insanların doğaya egemen olmaya çalışması, çevresel sorunlar ve doğal kaynakların tükenmesi gibi sorunlara da neden oldu.

Günümüzde, pek çok insan doğal kaynakların korunması ve çevrenin sürdürülebilirliği için çalışmalar yürütmekte ve doğanın korunması için çaba göstermektedir. Dolayısıyla, insanların doğaya egemen olmak için değil, doğayla uyumlu yaşamak ve doğayı korumak için çalışması daha önemli hale gelmektedir.

Doğa Manzara Kaçkarlar - Pixabay'de ücretsiz fotoğraf

İnsan Doğaya Hakim Olabilir Mi?

İnsan doğaya hakim olabilir, ancak bu hakimiyetin sınırları vardır. Doğa, evrende bulunan tüm canlıların yaşam kaynağıdır ve insanlar doğanın bir parçasıdır. İnsanlar doğaya müdahale ederek, onu kontrol etme ve manipüle etme gücüne sahiptirler, ancak doğanın doğal dengesi ve gücü, insanların gücünü aşabilir.

İnsanlar doğayı kontrol etmek için teknolojik ve endüstriyel gelişmelerde bulunarak, doğal kaynakları kullanarak, iklimi manipüle etmeye çalışarak ve doğal habitatları değiştirerek doğayı etkilemişlerdir. Ancak, bu müdahaleler çevresel sorunlara neden olmuştur ve doğanın kendi gücü insanların kontrol etmeye çalıştığından daha fazladır.

Sonuç olarak, insanlar doğayla birlikte yaşamak ve doğayı korumak için çaba göstermeli, doğayı manipüle etme ve kontrol etme çabalarından vazgeçmelidirler. İnsanların doğayı koruyarak, doğanın sunduğu kaynakları sürdürülebilir şekilde kullanarak ve doğayla uyumlu bir şekilde yaşayarak, doğal dengenin korunmasına yardımcı olabilirler.

Sonraki
Sonraki Konu:
İbn-i Sina

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu