Kırgızistan Cumhuriyeti kuzey ve kuzeybatıda Kazakistan, güneybatıda Özbekistan, güneyde Tacikistan, güneydoğuda Tanrı dağlarının bir parçası olan Koksaalatau sıradağları ve Çin (Doğu Türkistan) ile sınırları bulunan 198.500 km2 yüzölçüme sahip Tanrı Dağları ve Pamir Dağlarinın karlı ve buzlu eteklerinde kuıulmuş şiddetli depremlerin olduğu bir ülkedir. (Sınırlarının toplam uzunluğu 3,878 km olan ülkenin; Çin ile 858 km, Kazakistan ile 1,051 km, Tacikistan ile 870 km, Özbekistan ile 1,099 km sınırı vardır.)

Kırgızistan doğudan batıya 900 km, kuzeyden güneye 410 km uzunluğundadır ve ülkenin deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 2.750 m.dir. Genellikle dağlık bir arazi yapısına sahip olan Kırgızistan'ın 3/ 4'ünün ortalama yüksekliği 1500 metrenin üzerindedir. Bu sahaların büyük bir kısmı yılın 6 ayında kar ve buzlarla kaplıdır. kar ve buzların erimesi ile beslenen çok sayıda ımıak ülkenin yüksek tepe ve dağlarından kıvrıla kıvrıla aşağıya akarak göllere ulaşır. Kırgızistan diğer bir deyimle binlerce akarsuyun beslediği sayısız gölleriyle Tanrı dağlarından oluşmuş bir yayla ülkesidir.

Ülkenin en bereketli topraklarının bulunduğu Fergana vadisi, Tanrı ve Altay sıradağları silsilesi Kırgızistan'ın coğrafi konumunu belirler. Güneydoğusunda Atbaşı sıradağları, Fergana sıradağları, güneyinde Susamırtau sıradağları, kuzeyinde Kırgız sıradağları, (Tanrı dağlarının kuzey uzantısı), kuzey doğusunda Kunzey-Alatau sıradağları ve doğusunda ise Kırgızistan'ın deniz seviyesinden en yüksek bölgesini teşkil eden Alatu bulunmakta olup, Pobedi (7439 m.) ve Han Tengri (6995 m.) zirveleri vardır. Bu sıradağlar birbirlerinden yüksek yayla ve vadilerle ayrılırlar. Bunların deniz seviyesinden en yükseğini merkezdeki Narın vadisi (1.300 - 3.200 m. yükseklikte, 300 km. uzunlukta ve takriben 50 km. genişlikte), güneydeki Alay vadisi (2.500 - 3.000 m. yükseklikte, 100 km. ıızunlukta ve takriben 20 km. genişlikte) ve kuzeydeki Susamır vadisi teşkil eder. Yüksek dağlardan çıkan nehirler düzensiz ve hızlı akıntılı olduğu için ulaşıma değil fakat elektrik enerjisi elde etmeye yaramaktadırlar. Bu elektrik enerjisi sağlamaya yarayan belli-başlı nehirler olarak şunları sayabiliriz: Narın (616 km.), Tar-Kurşab (Sır Derya'ya kavuşur), Kızılsu (Amu Deryâya kavuşur), Sarıcas-Aksu, Aksay-Kokşul (Tanrı'ya akar) ve Mucun, Çu ve Talas (bunlar kum çölüne karışır)'tır. Bu nehirler üzerine kunılan hidroelektrik santrallerden yılda ortalama 165 milyar KW enerji elde edilir. Bu enerji Kırgızistan'ın ihtiyacını karşılamanın dışında Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan'a nakl edilir.

Dağlık bir yöreye yerleşmiş olan Kırgızistan'da çeşitli göller de mevcuttur. Kırgızistan'da dünyadaki ikinci en büyük krater gölü Issık Köl bulunmaktadır. Deniz seviyesinden 1.609 m. yükseklikte yerleşmiş olan Issık Köl 6.202 km2lik bir alana sahip olup, en derin yeri 702 " m.'dir ve büyük bir su rezervi vardır. Bunun dışında Son Köl ve Çatır Kırgızistan'da kayda değer göllerdendir. Kırgızistan'da hem iklimce hem de tabiat olarak en mükemmel yerleşim yeri Fergana Vadisidir. (72.000 km2 büyüklüğünde ve ülkenin %37.5'ini teşkil eder) ve halkın %42'sinden fazlası bu bölgede yerleşmiştir.

Kırgızistan'ın denizlerden uzak ve çevredeki ovalara göre çok yüksek oluşu, iklimini de büyük ölçüde etkiler. Ülkenin etek bölgeleri "sıcak çöl rüzgarları kuşağındadır." Yüksek bölgelerde ise soğuk bir çöl iklimi hüküm sürer. Arada kalan geçiş bölgesinde ise yağışlı bir iklim mevcuttur. Bu iklim bölgedeki orman bitki örtüsünün oluşmasına katkıda bulunur. Klasik kıta ikliminin hüküm sürdüğü Kırgızistan'da yağış oldukça azdır. Batı ve kuzeydeki sıradağlar yılda ortalama 600-900 mm., güney etekleri 200-335 mm., yüksek vadiler ise 100-150 mm. yağış alırlar. Yaz ile kış, gece ve gündüz arasındaki ısı farkı çok fazladır. Yerleşime müsait ve ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü bölümlerde Temmuz ayı ortalaması 25 C ile 6 C arasında, Ocak ayı ortalaması ise -5 C ile -38 C arasında değişir. Bitki örtüsü iklim ve coğrafi yapıya göre çok değişkendir. Denizden 2.000 m. yükseklikte ormanlar ve otlar mevcuttur, 3200 m., civarında ise bozkur başlar. Ülkenin ancak % 6'sı ormanlarla kaplıdır.

Kırgız Adı ve Kırgız Türkçesi:

Çin Kaynaklarında adları Kien-kun, K'i-ku, Kie-kou gibi çeşitli şekillerde transkribe edilen Kırgız adı, Kök Türk yazılı metinlerde Kırkız, Tibetçe metinlerde gir-kis şeklinde geçmektedir. Kırgız adının menşei konusunda çeşitli görüşler vardır. Bu adın kır ile giz (gız) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş "kırgezer" anlamında bir kelime olduğu yanında, "kırk" ve "yüz" sayı adlarının birleşmesinden oluştuğu da ileri sürülmüştür. Kırgız adının kırku'dan yani "kırmızı" ve "yüz" kelimelerinden ibaret olduğu da söylenir. Kem (Yenisey) ve Orkun adlarının birleşmesinden oluştuğu yolunda fikirler de vardır. Efsanelere göre, Kırgızlar "Kırk kız" ve "Dağları gez!" anlamına gelen Kırgız'dan gelmektedir.

Kök Türkçe yazıtlarda geçen Türk kavim adları içinde tarihleri çok eskiye dayanan ve Çin kaynaklarında zikredilenlerden biri de Kırgız boyunun adıdır. Çin yıllıklarında Kırgızları M.Ö. 2-1. asırlarda Hunlar zamanındaki olaylar anlatılırken görmekteyiz. Çin kaynaklarında Kırgızların, Hunların yıkılışından sonra, özellikle "Hakas" adıyla zikredlldikleri dikkati çeker. Kırgızlar M.Ö. 2 ve 1. yüzyıllarda Tanrı Dağlarının doğusu ile Tannu-Ola arasında bulunmuşlardır. Büyük ihtimalle 13. yüzyıldan sonraki Moğol istilasından sonra da bugünkü yurtlarına gelmişlerdir. Eski Çin kaynakları Kırgızların Eski Türk çağında Yukarı Yenisey bölgesinde olduklarını kaydederler. Kırgız Türkçesi, Türk dilinin tasnifinde Kazak, Nogay, Tatar, Başkuıt gibi Kuzey-batı (Kıpçak) Türk Şiveleri gnıbunda yeralır.

Çin kaynaklarının verdiği bilgiye göre Kırgız Türkleri ilk devletlerini M.Ö. 3. asırda kurmuşlardır. Daha sonra Göktürklerin hakimiyetine girdiklerini biliyoruz. İleriki yıllarda, 840 yılında Kırgızlar ikinci devletlerini kurmuşlar ve bu devlet bir asıra yakın devam etmiştir. Kırgız Türkleri 13. yüzyılın başından itibaren Moğollar'ın hakimiyeti altına girmişler ve daha sonra Özbek Hanlığı'nın bünyesinde varlıklarını sürdüre gelmişler idi . Ancak, Özbek Hanlığı konusunda da anlattığımız üzere, Kırgızlar hanlığın politikasını beğenmeyip ülkeden kuzeye göç eden ve daha sonra kendilerine Kazak adı verilecek olan Türk boylarıyla birlikte yaşamaya başlamışlardır. Daha tince incelediğimiz Türk hanlıklarının birer birer Rus hakimiyetine girmesinden sonra Kırgız Türkleri de bu kardeşleriyle birlikte 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Rus esaretine düştüler Sovyet rejiminin 1924'te başlayan uygulamalarını müteakip 1 Şubat 1926'da Kırgız Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Fergana vadisi Tanrı ve Altay sıradağları silsilesinin bulunduğu coğrafyada kuruian bu cumhuriyete 5 Aralık 1936'da Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti statüsü verilmiştir. 1927-1928' den itibaren Stalin devrinde diğer Türk ülkelerinde olduğu giz Kırgızistan'da da Sovyet yönetiminin baskıları başladı. Çoğunluğuhayvancılıkla uğraşan Kırgız Türkleri'nin ellerinden malları zorla alınarak kolhozlaştırma (zorla devlet çiftliklerine yerleştirme) programı uygulamaya kondu. Bu zoraki uygulamalar sırasında pek çok Kırgız yerinden yurdundan uzaklaştırıldı.1933'e gelindiği zaman halkın% 67'si kolhozlara yerleştirilmiş idi. Bu uygularrıadan sonra Sovyet yönetimi Kırgız menfaatlerini savunan aydınlan cezalandırnıayabaşladı. Pek çok devlet adamı ve yazar sürgüne gtinderildi. 2. Dünya harbindensonra Kırgız Türkleri'nde Sovyetlerin bu baskılarına karşı yavaş yavaş tepkiler gelişmeye başladı. Kırgiz yazar ve şairler kendi dil ve kültürlerini savunmaya başladılar.

Kök Türkler ve Uygurlar Devrinde Kırgızlar:

557 yılında Mo-Kan Kağan idaresindeki Kök Türklerin yönetimine giren Kırgızların, Köktürkerin fetret devrinde 648 lerde Çin'e bağlandıklarını, ancak 699 da yeniden Kök Türk hakimiyetine girdiklerini öğreniyoruz. Kök Türk Devletinin yıkılışından sonra Uygur yönetimine de muhalefet eden Kırgızlar, bir süre sonra Uygur devletinde ağırlıkları hissedilmiş ancak 9. yüzyılın başlarında Uygurlarla yaptıkları bir savaşta büyük kayıp vermelerine rağmen, 839 yılının sonunda Uygur Kağanını öldürerek Türk Devletinin başına geçmişlerdir.

Kırgız Hakimiyeti ve Moğollar Dönemi:

Kırgızların Asya'daki hakimiyetleri uzun sürmemiştir. 924 tarihinde Kıtanların saldır ılarına dayanamayarak buradan ayrılmışlar ve 13. yüzyılın başlarında (1207) Moğol hakimiyetini tanımışlardır. 1425 de Ebu'1-Hayr Han tarafından bir Özbek birliği sağlanmış, fakat Özbekler Moğol hücumları karşısında acze düşünce ondan ayrılan Kırgızlar, Kazaklarla beraber yaşamaya başlamışlardır. Asya'da Moğol üstünlüğü sona erdikten sonra, Kırgızlar Kalinukların hegemonyasını kabul etmişler, 18. yüzyılın başında da (1703) YediSu (Semireçi) ve Tanrı dağlarının güney batı taraflarına göç etmek zorunda kalmışlardır.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu