Dört mevsimin yaşandığı, binlerce doğal bitkinin yetiştiği, verimli topraklara sahip Türkiye, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Antalya yakınlarındaki Karain mağarasında yapılan arkeolojik kazılarda Paleolitik Çağ'ın alt, orta ve üst evrelerine ilişkin eserler bulunmuştur. Paleolitik Çağ'ın, genellikle günümüzden iki milyon yıl önce başlayıp on bin yıl önce son bulduğu kabul edilmektedir. Eski Yakındoğu ve Ege'nin en gelişmiş Neolitik Çağ yerleşim merkezi ise Konya'nın 52 km. güneydoğusundaki Çatalhöyük' tür. Anadolu, M.Ö. IV. binin sonu ile III. binin başlarında Eski Tunç Çağı'na girmiştir.

M.Ö. 1950 yılından itibaren Anadolu yazılı tarih dönemine girdi. Hititler, M.Ö. 1750 yılında Anadolu'nun merkezi sistemle yönetilen ilk devletini kurdular. Hititlere ait eserler Boğazköy, Alacahöyük, Eskiyapar, İnandık, Maşathöyük, Kargamış, Zincirli, Arslantepe, Karatepe, Sakçagözü ve Hitit egemenliği altındaki diğer yerlerde yapılan arkeolojik kazılarda elde edilmiştir.

Hitit İmparatorluğu'nu yıkan Frigler, M.Ö. 1200-700 yılları arasında Anadolu'nun bir bölümüne egemen oldular. Yönetim merkezleri Ankara yakınlarındaki Gordion'du. Van Gölü çevresinde M.Ö. I. binin başlarında başkent Tuşba (Van) olmak üzere bir devlet kuran Urartular, kültürel mirasımıza önemli eserler kattılar.

M.Ö. II. binin sonlarındaki Dor göçleriyle Batı Anadolu'da ilk Hellen kolonileri kurulmaya başladı. Batı Anadolu'da M.Ö. 1050'den itibaren İon Uygarlığının etkisi arttı. Karya, Likya ve Lidya Uygarlıkları M.Ö. VII- VI. yüzyıllarda en parlak dönemlerini yaşadılar. Ege Bölgesi'nin orta bölümünde başkentleri Sardes olmak üzere M.Ö. 700 yıllarına doğru bir devlet kuran Lidyalılar altın ve gümüşten tarihte ilk sikkeleri bastılar. Lidya Devleti, M.Ö. 546'da Persler tarafından yıkıldı. Ancak, Lidya uygarlığı M.Ö. 300'e kadar etkisini sürdürdü. Perslerin Batı Anadolu'daki egemelikleri sırasında Yunan ve Pers kültürlerinin kaynaşması sonucu Greco- Pers Stili eserler ortaya çıktı.

Büyük İskender'in Anadolu'yu işgaliyle Anadolu'da Hellenistik Dönem (M.Ö. 333-30) başladı. Bu dönemde Ege Bölgesi kentleri mimari eserlerle donatıldı. Heykel sanatı gelişti. M.Ö. 30 yıllarından itibaren Roma egemenliği altında büyük bir kültürel gelişme görüldü. 395 yılında Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasından sonra Anadolu'da Bizans dönemi eserleri ortaya çıktı. Hıristiyanlığın yayılmasına paralel olarak dini yapılarda ve eserlerde büyük artış görüldü. Bizans dönemi 1453 yılında İstanbul'un Türkler tarafindan fethiyle son buldu. Bu dönemde Ege Bölgesi kentleri mimari eserlerle donatıldı. Bizans dönemi 1453 yılında İstanbul'un Türkler tarafından fethiyle son buldu.

Türkler, Büyük Selçuklu İmparatorluğu döneminde XI. yüzyılın başlarından itibaren Anadolu'ya yerleşmeye başladılar. Büyük Selçukluların devamı olan Türkiye Selçukluları döneminde (1075-1318) bir yandan eski şehirler onarıldı, yeni yapılarla donatıldı, diğer yandan da yeni yerleşim merkezleri kuruldu. İslâmiyet'in gerektirdiği dini yapılanma, öğretim kuruluşlarına, hastanelere öncelik verildi.

1299'da önce devlet, daha sonra da imparatorluk kuran Osmanlılar, Fatih Sultan Mehmet döneminde Anadolu'da birliği sağladılar. Fatih Sultan Mehmet'le başlayan yükseliş döneminde imparatorluk Orta Avrupa'dan İran içlerine, Kırım'dan Kuzey Afrika kıyılarına kadar genişledi. Osmanlı İmparatorluğu, kendi kültürünü yeni topraklarına taşırken oralardan da beğendiği unsurları aldı. Böylece zengin bir kültür mozaiği ortaya çıktı. XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı kültüründe Avrupa etkisi görülmeye başladı.

Yüce Atatürk'ün önderliğinde kazanılan Türk Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti'nden zengin bir kültürel miras devralmıştı. Atatürk, bu zengin mirası gün ışığına çıkarma, koruma ve tanıtma konusunda önemli çalışmalar başlattı. Türk Dil ve Tarih Kurumlannı kurdu. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ni öğrenime açtı. Müzeciliğe önem verdi. Topkapı Sarayı'nı, Ayasofya'yı müze haline getirdi. Arkeolojik kazılara önem vererek pek çok eserin müzelerimize_girmesini_sağladı.

Türkiye, bir uygarlıklar beşiği ve kültürler mozaiği olarak dünyanın kültür zengini ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Doğal güzelliklerini, kültürel zenginliğiyle bütünleştirerek turizm alanında büyük atılımlar yapmıştır. Ülkemizde eski uygarlıklara ait eserlere en az Türk eserleri kadar önem verilmektedir. Bugün Balkanlarda, Orta Avrupa'da Türk eserlerinin pekçoğu yok edilmişken, Türkiye'de sanat değeri taşısın taşımasın tüm yabancı kökenli eserler koruma altına alınmıştır. Türkiye, şaheser niteliğinde binlerce esere sahiptir. Dünyanın 7 Harikası'ndan Efes Artemis Tapınağı ve Halikarnas Bodrum Mausoleumu da vaktiyle Türkiye topraklarında bulunuyordu. Türkiye'nin kültürel zenginliklerinin bir bölümüyle birlikte bu iki şahesere ait parçalar da bugün dünyanın önemli müzelerinde sergilenmektedir. Türkiye'de sadece şaheser nitelikli çiniler bir araya.getirilmeye çalışılsa ciltler dolusu eser ortaya çıkar. Yalılar, köşkler, camiler, medreseler, şadırvanlar, çeşmeler, ahşap minberler, kıyafetler müstakil kitaplara sığmaz. Ne mutlu ki, birbirinden güzel, şaheser niteliğinde binlerce esere sahip bir ülkeyiz.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler: