08/12/2009 20:18
HAKKINDA YAZILANLAR

"Onu köpek balıklarına atın..."

Taha Kıvanç

Yeni Şafak 4 Eylül 2001

Edmond Safra, eşinin kararıyla, hem de yeri hazırlandığı halde, İsrail'deki Zeytin Dağı eteklerine gömülmedi; Lily Safra, yılın büyük bölümünü geçirdiği Cenevre'de (İsviçre), Veyrier Musevi Mezarlığı'nı tercih etti... Oysa, Robert Maxwell'in mezarı, Musevi inancına göre kıyamet günü ilk ayaklanacakların yattığı Kudüs'teki o itibarlı yerde...

"Robert Maxwell de nereden çıktı?" diye sormadan belleklerinizi zorlamanızı tavsiye ederim...

Bundan on yıl öncesine kadar dünyanın en etkili işadamlarındandı Maxwell. Şimdi Ukrayna sınırları içerisinde bulunan bir küçük kasabada doğmuş, Yahudi-karşıtı Nazi rüzgârı sırasında hayatlarını kaybeden babası, annesi, dedesi, üç kız bir erkek kardeşinin âkıbetinden kurtulmuş, epey bir mücadeleyle İngiltere'ye ulaşıp sıfırdan milyarlarla oynayan işadamı statüsüne erişmiş biriydi. İngiltere ve ABD başta olmak üzere dünyanın dört bir tarafında çok sayıda gazete ve dergi sahibi olmuştu. Yayıncılık alanında ilgilenmediği ülke yoktu; Türkiye'ye de gelmiş ve Hürriyet'i satın almak üzere Erol Simavi'yle pazarlık yapmıştı...

Bir ara politikaya merak sarmış ve seçimlere katılıp parlamentoya girmeyi de başarmıştı Maxwell; sonraları, ne yaparsa yapsın başka bir ülkede doğmuş bir Musevi'nin İngiltere'de başbakan olamayacağını anlayınca, politikadan elini çekmişti.

Maxwell'in yakın temasta olduğu dünya liderlerinden birinin Turgut Özal olduğu biliniyor. Kendisiyle son mülâkatı yapan Playboy dergisi editörleri, beraber geçirdikleri saatler boyunca Maxwell'i arayan liderlerin adlarını şöyle sıralıyorlar: Brian Mulroney (Kanada, iki kez), Hans-Dietrich Genscher (Almanya; aradığını söylediklerinde, Maxwell, "Beklesin" deyip epey sonra cevap vermiş) ve Turgut Özal... Playboy, biriyle Rusça yaptığı konuşmanın metnini de yayımladı. Maxwell, muhatabına, "Eski dostumu görmek üzere Moskova'ya gideceğim. Konuşacağımız önemli şeyler var. Almanya da küçük bir rol oynayacak. Seninle bu konuda mahrem bir görüşme yapmak istiyorum. Arayacağım." demiş...

Robert Maxwell'in, işadamlığı yanında, her önemli bunalımda devreye giren bir sorun çözücü olduğunu herhalde anladınız. Burnunu soktuğu pek çok konu olduğu yaygın bir inanç; ancak ölümünden sadece bir ay önce piyasaya çıkan Playboy mülâkatına kadar ketumiyetini sürdürdüğü için, ayrıntıları ve boyutları bilinmiyor. Playboy editörlerine, "Size bir sır vereceğim" dedikten sonra şunları anlatmış: "Hani, ABD (ile İsrail) ilişkileri bozulmuştu da, James Baker, 'Eğer Mr Shamir barış konuşmak istiyorsa telefon numaram şu' diye meydan okumuştu ya, Shamir beni yeni seçilen başkanla durumu düzeltmek için ne yapılabileceğini görüşmem için Amerika'ya gönderdi. Temas gizli tutuldu." Aynı mülâkatta, Maxwell, Körfez Krizi sırasında müthiş bir mekik diplomasisi uyguladığını da övünerek anlatmış...

Playboycular, "Politikacılardan daha etkili misiniz?" diye de sormuşlar. "Belki bir kaç kişi dışında evet" cevabını alınca, "Ama politikacılar parlamentoya ve halka hesap vermek zorundalar, siz ise..." diye itiraz etmişler... Maxwell'in cevabı şu olmuş: "Gelecek haziranda 69 yaşında olacağım; benim de Tanrı ile mukavelem bir gün sona erecek..."

Maxwell'in mukavelesi ketumiyetini bozduğu mülâkat çıktıktan bir ay sonra bitti.

5 Ekim 1991 günü, sabahın erken saatlerinde, dev cüsseli Robert Maxwell'in daha da devleşmiş cesedi, Gran Canary adası civarında yüzerken bulundu. Soruşturma dosyası, Maxwell'in, bir kaç gün önce denize açıldığı yatı Lady Ghislane'in güvertesinden düştükten sonra boğularak hayatını kaybettiği teşhisiyle kapatıldı. Bazıları, "Ayağı kaymış düşmüştür" dedi; ölümünden sonra ortaya müthiş borçları çıktığı ve çalışanların özel emeklilik fonlarını bile iç ettiği anlaşılınca, bazıları, "Herhalde intihar etmiştir" tahmininde bulundu.

İngiliz gazeteci Russell Davies, 'Foreign body: The secret life of Robert Maxwell' adlı eserinde, pek çok kişiyle görüşerek, "Maxwell ayağı kayıp düşerek ölmedi, öldürüldü" tezini gündeme getiriyor. Ortadoğu'da rahatsızlık verdiği düşmanlarından ketumiyetini bozup gizli kalması gereken girişimlerini açıklamaya başlamasından endişe duyan dostlarına, rahatsız ettiği sendika liderlerinden paralarını çaldığı yatırımcılara kadar bir dizi kâtil namzedi varmış... KGB yöneticisi Stanislav Sorokin, "İntihar süsü verilecek biçimde profesyonelce icra edilmiş bir kiralık kâtil işi olduğuna inanıyorum" demiş Davies'e...

Amerikalı gazeteci Kevin Cahill (Business Age, Nisan 1993), "Maxwell neden ve nasıl öldürüldü?" başlıklı yazısında, işadamının, hizmetinde olduğu bir devletin kiraladığı Sicilyalılardan oluşan bir suikast timi tarafından halledildiği sonucuna varıyor. Fransız Paris-Match dergisi (9 Ocak 1992) Maxwell'e ayırdığı uzun bölümde, eline geçirdiği otopsi raporuna dayanarak, işadamının ölümünden önce saldırıya uğradığını ve vahşice dövüldüğünü yazdı. Bu bilgileri aktaran Russell Davies de, "Maxwell'i kabininde kıstırıp iyice dövdüler, sonra denize attılar" teorisini destekler görünüyor. Maxwell'in gazetesi Daily Mirror, 19 Ağustos 1991 tarihinde, tatilcileri dolandıran birini manşete şöyle taşımış: "Onu köpek balıklarına atın"...

"Üzeyir Garih cinayeti" dedik, nereye geldik...

Önceki
Önceki Konu:
Lawrence
Sonraki
Sonraki Konu:
Hasan Mercan

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu