08/12/2009 20:18
Diyarbakır'ın Gavur (Hançapek) Mahallesi'nde 1938 yılında doğdu. İlk öyküleri Ermenice Marmara gazetesinde çıktı. Agos gazetesinde makale yazmaktadır. Yeniyüzyıl gazetesinde 8 Ekim 1997 tarihinden itibaren aralıklarla yazıları çıkmaya başladı. "Gavur Mahallesi", "Söyle Margos Nerelisen" ve "Biletimiz İstanbul'a Kesildi" adlı kitapları vardır. Mığırdıç Margosyan’ın 'Gavur Mahallesi' adlı eseri, 1998 yılında Fransa'da Eliz Kavukçuyan Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Ruken Bağdu Keskin tarafından Kürtçe’ye çevrildi ve Avesta Yayınları tarafından yayınlandı (1999). 'Biletimiz İstanbul'a Kesildi' adlı eserinde, Diyarbakır'dan İstanbul'a ana dilini öğrenmek için gönderilişini anlatırken, Karagözyan Ermeni Yetimhanesi'ne yerleştirildiklerinde ermeni çocukların ağzından işittiği 'Koşuun! Koşuun! Anadolu'dan Kürtler gelmiş" sözünü unutamadığını belirtiyor.

1994 yılında kurulan Aras yayıncılığın yöneticilerinden biri olan Margosyan, gazeteci Savaş Özbey’e, Aras Yayıncılık'ın amacının Türk okuruna Ermeni yazarların eserlerini tanıtmak olduğunu söylüyor. Her etnik topluluğun kendine göre bir kültürü olduğuna göre, topluluklar arası iletişiminde en iyi biçimde kültür yoluyla olacağı görüşünü savunuyor.Yayınladıkları kitapların farklı kesimlerden, hatta bu gibi konularda hassasiyetleri bilinen sağcı çevrelerden bile çok olumlu tepki aldıklarını belirten Margosyan, yayınladıkları kitaplardan bazılarının Ermenice olduğunu belirtiyor.Mığırdiç Margosyan, İstanbullu Selma Nişan'la evlidir.

Mığırdıç Margosyan, 1998 yılında yapılan patrik seçimleriyle de ilgilendi. Türkiye’deki milliyetçi basında, adaylardan Mesrob Mutafyan’ın bölücü örgütlerle ilişkisi olduğuna dair çıkan haberler ve Ermeni cemaati içindeki hizip çatışmalarından rahatsız olmuş olacak ki, bir yazısında bir nevi savunma yapıyordu. "Efendim ben kendi adıma adaylardan hangisi seçilirse seçilsin, öncelikle ülkemizin, sonra da tabii ki cemaatimizin yüce menfaatleri doğrultusunda çalışacaklarına yürekten inanıyor, bunun aksini düşünmeyi bile zül addediyorum. Bu konuda siz sayın okurlarımın da farklı düşünebileceğini de sanmıyorum. Sevgili okurlarım, sayıları belki de bir elin parmaklarını aşmayacak kadar azınlıkta olan kimileri, kimbilir hangi 'şahsi' menfaatlerinin peşinde koşuşturup bulanık sularda balık avlamak hevesiyle bazı medya kuruluşlarına ipe sapa gelmez, aslı astarı olmayan 'senaryo'lar aktararak kelimenin tam anlamıyla çirkefe bulaştılar. Ben 'çamur at, izi kalır' mantığıyla yola çıkan bu menfaatperestlerin kim olduklarını bilmiyorum, kim olduklarını da asla merak etmiyorum ama, bu zihniyetteki insanlarımızın beş yüz küsür yıllık bir müesseseye, patrikhaneye verdikleri, vermeye çalıştıkları zararın bilincinde olduklarını da sanmıyorum. Bu garibanlar, bugün şu, yarın da bir başkasının patrik seçileceğini, 'şahıs'ların nihayet geçici olduğunu, asıl kalıcı olanın örf ve adetlerimiz doğrultusunda bizlere hizmet veren bir kurumumuzun yani patrikhanemizin bulunduğunu, bunu da kişisel çıkarlara alet etmememiz gerektiğini bilmeyecek kadar zeka yoksunu iseler, seçilecek patriğimizin öncelikle bu 'zavallı'ların günahlarının affı için dua etmelerini öneririm."

Türkiye'de Ermeni cemaatiyle yakından ilgilenen ve onların lehine yazdığı yazılarla tanınan gazeteci Semra Somersan'dan öğrendiğimize göre, babası Diyarbakır'daki Süleyman Nazif İlkokulu'nu bitirince ermenice öğrenmesi için Margosyan'ı İstanbul'a yolluyor. Çünkü, babası dişçi Ali, "Asıl adının Sarkis olduğunu, Ali isminin kendisine sonradan Siverek'te bir köy ağası tarafından verildiğini, Birinci Harbi Umumi'nin sürgün artığı olduğu için dört yaşlarında sünnet edilip müslümanlaştırıldıktan sonra isminin değiştirildiğini, aslında bir filla, yani Ermeni çocuğu olduğunu, çocuk yaşta çobanlık yaptığı için okuyup yazma öğrenemediğini, bu nedenle de ona ana dilini hiç olmazsa öğreterek, böylece tarihle bir tür hesaplaşmaya soyunduğunu" Diyarbakır'da herkese anlatmış, öyle ki olayı bilip duymayan kalmamış.”Hakikaten Mığırdıç Margosyan da, babasının bu tavrını bir nevi vasiyet olarak kabul etmiş olacak ki, ileri de yazarlığa soyunarak Ermeni kültürünü tanıtmaya çalışırken, bu arada zaman zaman Türkiye aleyhine yazı yazmaktan da geri kalmayacaktı.

ESERLERİ

Söyle Margos Nerelisen ?, Gavur Mahallesi, Biletimiz İstanbul'a Kesildi, Aras Yayınları İstanbul

Kaynak:Ermeni Portreleri Hüdavendigar Onur Burak Yayınları İstanbul 2000

Önceki
Önceki Konu:
Nubar Terziyan
Sonraki
Sonraki Konu:
Mehmet Şevket Eygi

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: