08/12/2009 20:18
İmâm Züfer Hazretleri

Babası, Basra şehrinin vâlisiydi. Züfer b. Hüzeyl,728 (110h.) yılında doğdu. İlim tahsiline, orada başladı. İlk olarak, hadis-i şerif öğrendi. Sonra Kûfe'ye gidip, İmâm A'zam hazretlerinin taleberi arasına katıldı. O büyük ilim hazi-nesinde, fıkıh tahsil etti. Zamanla ''Hanefi fıkhı''nın, en büyük âlimleri arasına katıldı!Fukâhanın ikinci tabakasından olup, mezhebte müçtehid'dir! Hocası Ebû Hanife hazretleri, onun için: ''Talebelerimin en mükemmeli!'' buyurur. İmâm Züfer çok ibâdet eden; doğru sözlü ve ilimde, sağlam bir âlimdi. Kendisine suâl sorulduğu zaman, anlaşılır şekilde izâh ederdi. İsbâtı gereken hususları; kat'i delillerle isbât ederdi.

İmâm A'zamın usûlü üzere, ictihâd ederdi. Evlenirken verdiği, düğün yemeğinde hocası: ''Züfer, müslümanların imâmlarındandır! Şeref, haseb, neseb bakımından en tanınmışları sayılır'' buyurdu. Büyük âlim İbn-i Abdü'l-Berr şöyle dedi: ''Züfer b. Hüzeyl hazretleri, yüksek bir akıl ve zekâya sâhib idi. Hâramlardan çok sakınan; vera sâhibi ve hadis ilminde sika (güvenilir), çok sağlam bir âlimdir.'' O gerçek velilerden, Dâvûd-i Tâi hazretleriyle arkadiş olup; birbirlerini çok severdi. Hazreti Tâi ibâdet, zühd ve takvâ ile yaşadı. Hazreti Züfer ise, ayrıca ilme devâm etti. Böylece hem ilimde, hem de ibâdette çok gayretli olup; bunların ikisinide nefsinde topladı.

Zekâsının kuvveti sayesinde bilhassa, Kıyâs yolunda muvaffak oldu. Bu hususta şöyle buyurur: ''Bir mes'elede hüküm verirken, eser (Kur'ân-ı Kerim, hadis-i şerif) bulursak, kıyâs yapmayız! Eser olunca, kıyâsı terkederiz. Yoksa, kıyâs yaparız!'' O asrın âlimlerinden, Müzeni'ye sordular: ''Ebû Hanife hazretleri hakkında, ne buyurursunuz?'' ''O, fıkıh âlimlerinin Seyyidi (Efendisi) ve en büyüğüdür.''

''Yâ, Ebû Yûsuf için, ne dersiniz?''

''Hadis-i şerife, en çok tâbi olanıdır.''

''Muhammed b. Hasen Şeybâni hakkında görüşünüz?''

''Fürû (mirâs) mes'elelerini, en iyi açıklatandır.''

''Yâ, Züfer için ne diyeceksiniz?''

''Kıyâs'ta, en keskin olanıdır!''

Mirâsa Dâir

İmâm Züfer'e sordular: ''İmâm A'zam hakkında ne dersiniz?''

''Bizler onun yanında; şâhin kuşu yanındaki serçe gibiyiz.'' cevâbını verdi ve hocasının ilimdeki, üstün derecelerini belirtmeğe çalıştı. Bir mirâs meselesi sebebiyle, Basra'ya gitti.Basra halkı onun üstün hâllerini görüp, olgunluk ve ilmine hayran kaldılar! Bu sebeple ısrarla, Basra'da kalmasını istediler. O da bu arzularını kırmayıp, bir müddet orada kaldı! İlmiyle ve güzel hareketleriyle, insanlara çok fâideli oldu. Dâima dini mes'eleler üzerinde fikir beyân eder; hiç boş söz söylemezdi! Bulunduğu mecliste malâyâni (boş sözler) konuşulmaya başlasa; hemen orayı terkederdi! Basra'da bilhassa, Kadılık yapmasını istediler. O kabul temek istemedi. Fakat çok ısrar ettiler! Bunun üzerine bir müddet orada, kadı olarak vazife gördü. Ayrıca ilmi meclisler toplar, birçok zor mes'eleyi orada hallederdi.

Onun anlattığı şeyleri ve uaptığı izâhları çok beğenen, Basralılar sordular: ''Bu şekilde düşünmeyi ve izâh tarzını,nereden öğrendin?'' Cevâben buyurdu ki: ''Hocam,imâm A'zam Ebû Hanife hazretlerinden.'' Basradaki bâzı ilim çevreleri, İmâm A'zam'ın ictihatlarını tam anlayamadıkları için, bâzı mes'elelerde kendisine muhâlefet gösteriyordu! Bir kısmı da, hasedleri sebebiyle karşı çıkıyorlardı! Ama, İmâm Züfer hazretlerinin konuşmaları sâyesinde; onun fikirlerini doğru olarak öğrenmek imkânına kavuştular. Ebû Hanife hazretlerinin, gerçekten imâm A'zam olduğuna inandılar. Ehl-i ilim de onu sevmeye, methetmeye ve istifâde etmeye başladılar. Düşmanlık edenler, dost oldular!

İmâm Züfer hazretleri; hocasının vefâtından sonra, 8 yıl gibi kısa bir müddet yaşadı. Bütün hayatı boyunca, onun mezhebini yaymaya çalıştı. Hocasına gerek hayatında, gerek vefâtından sonra; hiç muhâlefet etmemiştir.Kendi vefâtı yaklaştığı zaman,dostları vasiyette bulunmasını istediler. O da buyurdu ki: ''Şu malım, hanımındır. Şunlar da, kardeşimin oğlunundur!Bu sözlerine şaşırdılar! Çünkü kardeşi varken, kardeş oğluna mal düşmezdi! 48 yaşında, Basra'da vefât etti. Vefâtından sonra kardeşi, onun zevcesini aldı. Bir oğlu oldu. Malları o oğluna kalınca; imâm Züfer hazretlerinin kerâmeti anlaşıldı!

Önceki
Önceki Konu:
Muhammed Şeybâni
Sonraki
Sonraki Konu:
Maruf-i Kerhi

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu