08/12/2009 20:18
Ebu'l- Hasen Eş'ari Hazretleri

Ebû Abdullah Hafif (rahmetullahi aley) bir hâtırasını, şöyle nakleder: ''Gençliğimde, İmâm Eş'ari hazretlerini görmek üzere Basra'ya gitmiştim: Oraya vardığımda heybetli ve güzel, yaşlıca bir zât ile karşılaştım. Kendisine sordum: 'Ebü'l- Hasen Eş'ari hazretlerinin evi nerededir?' 'Onu niçin arıyorsun?' deyince, dedim ki: 'O mübârekleri çok seviyorum ve görüşmek istiyorum.' Bunun üzerine tebessümle, cevap verdi: 'Öyleyse yârın, erkenden buraya gel!' Ertesi sabah, namazdan sonra oraya gittim. Beni yanına alıp, Basra zenginlerinden birinin evine götürdü! Kendisini görünce, saygıyla yer verdiler... Mu'tezile fırkasının meşhûr âlimleri de, orada bulunuyorlardı. ''Hepimiz oturunca, mu'tezile âlimlerine bâzı suâller soruldu. Onlar da cevap veriyordu ki; beni oraya götüren zât, söyledikleri yanlış şeyleri red ile doğrusunu bildirmeye başladı...Ben de yanımda oturana sordum: Bu doğruları söyleyen kimdir?' O kimse taaccüble (şaşkınlıkla): 'İmâm Eş'ari'yi tanımıyor musun?. Hayret doğrusu!' dedi. O zaman, mes'eleyi anladım. Münâzaralardan sonra, Hazreti İmâm, dışarı çıktı. Ben de beraber çıktım. Gene tebessümle sordu: 'Ebü'l-Eş'ari'yi ve süylediklerini, nasıl buldun bakalım?' 'Fevkalâde! cevabını verdikten sonra, ben de kendilerine sordum: 'Efendim! O mecliste siz niçin, kendiniz suâl sormadınız da! Hep onların sorularına cevap verdiniz?' Bunun üzerine buyurdu ki: 'Biz onlarla, konuşmak istemiyoruz! Ancak Allahü teâlânın dininde; yanlış ve sapık sözler söylenince, reddediyoruz! Yanlış olduklarını isbât ile, doğrusunu bildiriyoruz.

Kurtuluş

Ehl-i Sünnet i'tikadının, iki imâmından biri, İmâm Eş'ari, diğeri, İmâm Mâtüridi hazretleridir. Soyu Eshâb-ı kirâmdan; Ebû Mûse'l- Eş'ari hazretlerine ulşır! Adı: Ali b. İsmâil olup, künyesi: Ebü'l-Hasen'dir. Hicri 266 yılında, Basra'da doğdu. Üvey babası, mu'tezile kelâmcılarından Ebû Ali Cübbai'nin müridi idi. Bu sebeple o da; bu bozuk yol üzerinde yetiştirildi. 40 yaşına kadar, mu'tezile fırkasında bulundu. Nihâyet 40 yaşında; Ramazan-ı şerifin ilk günlerinde, bir rüyâ gördü. Rüyâsında, sevgili peygamberimiz buyurdular ki: ''Yâ Ali! Bizden rivâyet edilen yola, yardım eyle!'' Ebü'l-Hasen çok şaşırdı ve sevindi ama, kimseye birşey demedi! Ramazanın ortalarına doğru ikinci def'a, rüyâda peygamber Efendimizi görmekle şereflendi. Resûlullah Efendimiz sordular: ''Sana söylediğim husus, ne oldu?'' sonra sözlerine devamla, emr'ettiler ki: ''Bizden bildirilen yola, sünnetime yardımcı ol! Bu yola uy!''. Ebü'l-Hasen ikinci rüyâdan sonra;''kelâm'' ile uğraşmayı terketti. Üçüncü def'a Ramazan-ı şerifin 27nci (kadir) gecesi; ''İki cihân güneşi'' Peygamber Efendimizi, tekrar rüyâda gördü. Buyurdular ki: ''Bizden rivâyet edilen yola, sünnetime yardımcı olmanı emretmiştim. Ne yaptın?'' Ebü'l-Hasen özür dileyerek, şöyle sordu: ''Mes'ele ve delillerini öğrenmek için, 30 yıl harcadığım(Mu'tezileyi) nasıl terk edeceğim!'' Sevgili Peygamberimiz cevâben buyurdular ki: ''Allahü teâlâ sana, ilâhi yardımıyla nusret eyledi! Bunu yakinen bilmeseydim, öyle emr'eder miydim?''. Bu rü'yadan uyandıktan sonra, heyecanla şunları söyledi: ''Hak'tan öte, sapıklıktan başka bir şey yok!''

Onbeş gün, evinden çıkmadı. Mes'eleleri inceleyip; derin tetkikte bulundu. Sonra Basra Câmiinde, kürsüye çıkıp: ''Ey insanlar! Aranızda olmadığım zamanlarda, dikkatle düşündüm.İnsafla inceledim. tercih husûsunda zorlanınca, Allahü teâlâlaya niyâz ettim! Beni doğruya eriştirmesi için yalvardım. Rabbim de beni, hidâyete kavuşturdu. Mu'tezilenin bütün itikadlarından vazgeçip, kurtuldum.'' diyerek, Ehl-i sünnet itikadına girdiğini; herkese ilân etti!

İlim Deryâsı

Sevgili Peygamberimiz, Ehl-i sünnet i'tikadını aıçkça bildirmiştir. Eshâb-ı kirâmın hepsi iman bilgilerini, dâima aynı kaynaktan aldılar. Tâbiin ise bu bilgileri; Eshâb'tan öğrendiler. Daha sonrakiler de, onlardan aldılar. Böylece (Ehl-i sünnet) bizlere, nakil ve tevatür yoluyla ulaştı. Bu bilgiler, akıl ile bulunamaz! Akıl sâdece, onları anlamaya yardımcı olur. Hadis-i şerif âlimlerinin hepsi, Ehl-i sünnet i'tikadında idiler. Ameldeki 4 mezheb imâmları da aynı i'tikadda idiler. İ'tikad mezhebimizin 2 imâmı olan Mâturidi ve Eş'ari hazretleri de; Ehl-i sünnet mezhebinde idiler. Her iki imâm aynı, mezhebi yaymağa çalıştılar. İmâm MÂturidi ve imâm Eş'ari hazretleri, ayrı 2 mezheb kurmuşlardı. Eshab-ı kirâmın, Tâbiin ve dört Mezheb imâmının ve sonraki Ehl-i sünnet âlimlerinin; nakil ve tevatür yoluyla i'tikad bilgilerini açıklamışlardır. O bilgileri kolaylaştırmak için, kısımlara bölmüşler ve herkesin anlıyabileceği şekilde yayınlamışlardır. MÂturidi(rahmetullahi aley) İmâm A'zam hazretlerinin talebe zincirine dahildir.İmâm Eş'ari ise, İmâm Şafii hazretlerinin talebe zincirindedir. Bu iki büyük âlimin yaşadıkları devir aynı ise de; bulundukları yerler ayrı ayrı idi. Karşılarındaki düşünüş ve davranışlar değişik olduğundan; müdafaa metodları tenkidleri de birbirinden farklı idi. Bu farklılık, mezheblerin ayrı olmasını icâb ettirmez! Sonra gelen binlerce âlim ve veli bu iki yüce imâmın kitaplarını inceleyerek; ikisinin de(Ehl-i sünnet) mezhebinde olduklarında ittifak etmişlerdir.

İki imâmın ve hocalarının ve onların hocaları olan, ameldeki 4 hak mezheb imâmlarının ve kendilerine tâbi olanların; imânda, i'tikadda bir tek mezhebi vardır: Ehl-i sünnet ve'l cemâat! Çünkü İslâmiyet, bütün insanlara, bir tek imânı ve i'tikadı emr'etmektedir. İmânın esasları ve nasıl i'tikad edileceğine ise; bizzat Sevgili Peygamberimiz Muhammed (s.a.v) tebliğ buyurmuşlardır.

Önceki
Önceki Konu:
Ebubekir Şıbli
Sonraki
Sonraki Konu:
Henry Thoreau

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: