Sularını denizlere gönderememek bakımından, bütünü ile göz önüne alınırsa, İç Anadolu kapalı havzaları bir yandan Afyon'un batısından Kayseri'nin Develi kasabasın kadar, öte yandan Orta Torosların kuzey eteklerinden Tuz gölü kuzeyine kadar çok geniş alanlarda uzanır. Ancak, bu yayılış içinde birbirinden berilli veya belirsiz şekilde ayrılmış birtakım kapalı havzaların bulunduğu görülür. Bu geniş kapalı havzaların meydana gelişinde hem iklim şartlanın, hem yer şekillerin oluşmasının önemli etkileri olmuştur. Bu geniş yerlerin kapalı havza olarak kalmalarında etki yapmış bulunan bu iki sebebin, bu oluşta birbirleriyle de yakın ilişkileri bulunmuştur: yakın jeolojik bir geçmişte (Üçüncü zaman sonraları, Dördüncü Zaman) çevresindeki büyük çöküntü alanları ortasında Anadolu bir bütün olarak yükselirken ve Güney ve Kuzey Anadolu sıradağları bugünkü şekillerini alırken, İç Anadolu Bölgesi bu kenar bölgelere göre daha alçakta kalmış, bu nedenle denizlerin daha bol yağı verici etkisinden uzak düşmüştür. Yine bu hareketler sırasında, temelinde kırılma özelliği kazanmış bir takım eski kütlelerin önemli yer tuttuğu İç Anadolu'da, bu devirlerdeki yerkabuğu hareketleri sırasında kırılmalar olmuş, faylar teşekkül etmiş bu nedenle de burada yer yer çöküntü ovalarının esasları ve bunlar arasındaki dağlık yerler oluşmuştur. İşte bu nedenlerle ve böyle bir oluşmaya bağlı bulunarak, İç Anadolu kurak kalmış, bunun içinde de bölmeler (kompartımanlar) halinde tali kapalı havzalar belirmiştir.

a)İç Anadolu'nun bu tali kapalı havzalarından biri doğu ucundaki Develi ovası ve çevresidir. Toroslardan ve Erciyes'ten inen dereler bu havzaya (yağış alanı 3000 km2 den fazla ) yönelmiştir. Güneydeki Toroslardan inen birçok akarsular ve birçok gür kaynaklardan doğmuş bulunan dereler bu tekneye doğru akarlar. Bunlar yer yer yarı yolda sızmalar ve buharlaşmalarla kaybolur, pek yayvan çanaklarda sazlıklar, bataklıklar meydana getirirler. Bütün bunların birleşmesinden de, Sultansazlığı ve onun ortasında Yay gölü doğmuştur. Çünkü, başka bir yere çıkış yeri ve ayak olmadığından gelen sular bu teknede çoğu geçici olan su birikintilerini meydana getirmiştir. Yay gölü de bu nedenle tuzlu suludur.

b)Bu kapalı havzanın batısında İç Anadolu'nun Ereğli ve Konya kapalı havzaları uzanır. Bunlar çok geniş yerler kaplamıştır. Ereğli şehrinin kuzeyinde ve batısında öbek öbek sazlık, bataklık ve otluklar uzanır. Yılın çok zamanında buraları böyledir. Bunlar 1 metreye kadar derinlikteki su birikintileridir. Yağışlı mevsimlerin ardından birbiriyle birleşerek göl görünüşü alırlar. Mesela Akgöl bunlardandır. Bu bataklıkların bir kısım suyu Düden denilen yerde dibe batar. İşte bu yayvan çanaklar topluluğu, bir ucu Bor ve Niğde taraflarına, öteki ucu Karadağ eteklerine kadar uzanan uzun ve geniş bir kapalı havzaya çevreden küçük dereler ve Toroslardan da daha uzun dereler iner. Bol su çıkaran kaynaklardan İvriz'in suları birleşerek güçlü İvriz çayı doğmuş, bu da bu kapalı havzaya yönelmiştir. Daha batıda Bolkar dağlarından beslenen birtakım dereler, bu kapalı havzanın yayvan ve sınırlar belirsiz çanaklarına doğru uzanmışlardır.

c)Bunların batısında, benzer özellikler gösteren Konya kapalı havzası yayılır. Burası da çok geniştir. Buraya türlü yerlerden dereler iner. Bunların içinde en büyüğü Çarşamba suyudur. Uzunluğu 200 km. yi geçen ve Bozkır'dan inen dereyi aldıktan sonra büyük bir çay özelliği kazanır. Çarşamba suyu ile Beyşehir ve Suğla gölleri arasında yakın bağlantı bulunmuş, her iki göl arasında ve daha aşağılarda açılan pek çok sulama kanalları ile bu akarsuda önemli yol değişiklikleri olmuştur. Yağışlı mevsimlerin ardından çevre dağlardan inen sular bu göllerde toplanır, bir su deposu gibi bu sular buğday ambarı değerinde olan Konya ovasına verilir. Beyşehir gölünden çıkan su, gerektiği zaman açılır veya kapanır. Kışın fazla sular Suğla gölüne salınır, bu sıralarda gölden Çarşamba suyuna doğru bir ayak çıkar. Yazın Suğla gölünün düdenleri (suyutan delikleri) gölün sularını çokça çeker, su seviyesi düşer. Bunun için bu mevsimde Beyşehir gölünün ayağı, Suğla gölüne uğratılmadan bir kanal ile gölün yanından doğuya doğru çevrilmiştir. Çarşamba suyu, yağışlı mevsimlerde bir ırmak görünüşü alır. Ancak, Çumra ovasından Konya ötelerine uzanan ana sulama kanalları ve bunların pek çok kolları ile dağıldığı gibi, Konya ovasında sulamanın yapılmadığı kış mevsiminde bu ırmak sularının büyük bir kısmı Hotamış bataklığını besleyecek şekilde kuzeydoğuya uzanır. Bu mevsimde bir göl görünüşü almış olan bu bataklı 60 km2lik yerlere yayılmış bulunur. Yazın ise çok çekilir, kuruyacak hale gelir.

d)İç Anadolu kapalı havzasının bir başka büyük bölümü de "Tuz gölü kapalı havzası" dır Melendiz dağlarından Cihanbeyli batısına ve Kulu'ya kadar uzanan ve içerisinde Tuz gölü çanağı bulunan bu kapalı havzaya başlıca 4 akarsı yönelir: Doğudan gelen Peçenek suyu, güneydoğudan uzanan Uluçay, güneyden gelen Kırkdelik suyu, batıdan yönelen İnsuyu. Bunlardan yolları boyunca olan sızmalar ve baharlaşmalar, öte yandan sulama suyu olarak bahçelere verilmeleri nedeniyle, yılın uzun bir süresi içinde göle ulaşamaz ve havzanın ortalarına doğru kaybolurlar. Bunlardan Peçenek suyu, kışın bir çay görünüşünde ise de, yazın suyu azalır, aşağı kesiminde kurur. Bol sulu Melendiz dağlarından kaynaklarını alan Melendiz çayı ile bundan daha güçlü olan Karasu'nun birleşmesinden doğmuş bulunan Uluçay (100 km.)'ın sulamada faydalanılarak suyu azalır ve çoğunca göle ulaşamaz. Güneyden buraya yönelen Kırkdelik çayı da güçlü bir su olup, bu da yaz aylarında göle inemez olur. Batıdan uzanan İnsuyu, gür kaynaklarla da beslenerek, yılın çok zamanında bir çay görünüşünde akar, fakat yazın bunun da göle yakın suları çekilir.

e)İç Anadolu kapalı havzasının kuzeybatı bölümünde "Akşehir kapalı havzası" uzanır. Buraya yönelen ve Afyon taraflarından gelen Akarçay ile Sultan dağlarının doğu yamaçlarından inen bir takım dereler vardır. Bunların başında gelen Akarçay'ın hayli geniş bir su toplama alanı varsa da, akımı bol değildir. Kurak ve çıplak yerlerden geçerek, Eber gölüne doğru uzanır, yolu boyunda Şuhut taraflarından inen Seyit Suyu'nu alarak büyür. Aşağı kesiminde yaz sonlarında kuruyan bu çay, yağışlı zamanlarda göle ulaşır, Eber gölünün fazla suları bu sırada bir ayakla Akşehir gölüne akar. Böylece bu sıralarda iki göl birbirine bağlanır, su seviyeleri yükselir.

f) bu tâli kapalı havzanın doğusunda, Ilgın gölü ile bunun uzak çevresinde bir bölme daha uzanır. Bu bölmeye, özellikle güneydeki dağlardan inen dereler yönelir ve göle dökülürler. Bu göl beslendiği mevsimlerde kabarır, fazla sular Bolasan deresine dökülür idi. Daha sonra buradan bir kanal açılarak akış düzenlenmiştir. Eskiden Ilgın gölünü besleyen derelerden biri iken, şimdi bu çevrenin en alçak yeri olan doğudaki Atlantı çukurluğuna doğru verilmiş bulunan Bolasan deresi, arazinin sulanmasında ve değirmenleri döndürmede yararlanıldıktan sonra Atlantı kurak teknesine girer, bunun biraz ötesinde düdenlere girerek kaybolur. Bu kurak çevrenin doğusundaki bazı sular da yer yer dibe dalarlar. Buna göre, Ilgın kapalı teknesinin üstten değil, dipten bir akışı vardır ki, bu bakımdan Beyşehir ve Suğla gölçanaklarının durumunu andırır.

Görülüyor ki, İç Anadolu kapalı havzasının bölmelerinin suları yer yer göller, bataklıklar, sazlıklar meydana getiren bir akış tarzı göstermekte ve denize ulaşamamaktadırlar. Yalnız bazı hallerde, arazinin kalın kalker yapısı gösterdiği yerlerde suların dibe daldığı, yani düdenlerden aşağılara indiği görülmektedir: Beyşehir, Suğla gölleri ve Ilgın havzasının Atlantı çevresi gibi. Dibe dalan bu suların, yeraltında nerelerden geçtiği ve nereye döküldüğü kesin olarak bilinmemekte, sadece bazı tahminler ileri sürülmektedir. Bu bölmeli kaplı havzalar topluluğunun (İç Anadolu kapalı havzalarının) doğuşunda tektonik çöküntülerin ( yerkabuğunun yer yer çökmelerinin) önemli yeri bulunmakla beraber, bu oluşun asıl nedenini bu geniş içi bölgelerin kurak oluşunda (yıllık yağış tutarı ortalama 25-30 cm.), buharlaşma'nın fazla olmasında aramalıdır. Bu nedenle, denizlere akışı bulunan ırmak sistemlerine bağlanamamışlardır. Bu büyük kapalı havzalar topluluğu dışında, yine İç Anadolu'da, yer yer daha küçük kapalı çanaklar da görülür ki, bunlar da aynı nedenlere dayanarak oluşmuşlardır: Kayseri'nin Tuzla gölü havzası, Kırşehir'in Seyfe gölü havzası.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu