08/12/2009 20:17
(1778 İstanbul - 1846 Mekke yakınları) Hammamizade olarak da bilinir. Klâsik Türk müziğinin en büyük bestecilerindendir. Babası Filistin, Lübnan gibi ülkelerde görev yaptıktan sonra İstanbul'a yerleşti ve Şehzadebaşı'ndaki Acemoğlu hamamını işletti. Bu yüzden İsmail Dede Efendi'ye "Hammamizade" denilmiştir. Mahalle mektebindeyken sesinin güzelliği ve müzik yeteneği anlaşılınca, Uncuzade Mehmet Emin Efendi'den ders almaya başladı. Okul bittikten sonra 7 yıl daha Uncuzade'den dersler alan Dede Efendi onun aracılığıyla Başdeftarlık'ta memurluğa atandı, bir yandan da Yenikapı Mevlevihanesi'ndeki dersleri izledi. 1799'da mevlevi Çile'sini tamamlayarak Dede unvanını aldı. İlk bestesi "Zülfündedir benim baht-ı siyahım" çok geçmeden III. Selim'in kulağına ulaştı ve Yenikapı Mevlevihanesi'nde ders vermeye başladı. 1802'de evlendi. III. Selim'den sonra II. Mahmut ve I. Abdülmecit de Dede Efendi'ye destek verdi. 1846'da en iyi öğrencisi Dellalzade İsmail Efendi ve Mutafzade Ahmet Efendi'yle birlikte hacca gitti. Yolda koleraya yakalandı ve Mekke yakınlarında öldü.

Dede Efendi'nin sanatına bakıldığında, birçok farklı öğeyi doğal bir uyum içinde kaynaştırdığı görülür. Yaşadığı dönemin karşıt yönlerinin onun sanatında bir uzlaşmaya vardığı söylenebilir. Müziği hem dünyasal, hem de dinsel ve mistiktir. Geleneklere bağlı olduğu ölçüde onları geliştiricidir. Seçkinlere seslenirken halktan uzağa düşmez. Eskiyle yeniyi yadırgamadan kaynaştırır. Sanatının özü, bu ikiliklerin uyumundadır. Yüz elli yıldan sonra da geniş bir dinleyici kesiminin duyarlığına seslenebilmesi, yalnızca sanat gücünün değil, aynı zamanda, eski zevki yeni zevke bağlayan bir köprü rolünü oynamış olmasının bir sonucu-dur. Bu niteliğiyle, Türk müziği tarihi açısından da büyük önem taşır.

İsmail Dede, gelenek içinde bireysel bir sese ulaşabilmiş bestecilerin başında yer alır. Bu yüzden üslübu "Dede Efendi tavrı" diye nitelendirilir. Klâsik üslüba bağlı kendisinden sonraki bütün bestecileri etkilemiştir. Çeşitli kaynaklarda onun benzersiz bir naaşan olduğuna değinilir. Bir hanende olarak da, Türk müziğinin kendisine ulaşan bütün ürünlerini öğrenmiştir. Öğrendiklerini öğrencilerine öğretmiş, onların öğrencileri de bunların önemli bir bölümünü notaya almışlardır. Böylece İsmail Dede klâsik yapıtlar repertuvarının bugüne ulaşmasında en eski kaynaklardan biri olmuştur. Ayrıca sultaniyegâh, neveser, sabâbuselik, hicazbuselik, arabankürdi makamlarını da o düzenlemiştir.

Dede Efendi'nin hemen hemen her formda bestesi vardır. En güçlü yapıtları sayılan Mevlevi ayinleri, müziğinin gelişimini ve niteliklerini daha belirgin biçimde yansıtması açısından da önemlidir. Her yapıtında sanatının ayrı bir özelliğiyle ortaya çıkar. Başka bestecilerinki gibi, onun da pek çok yapıtı kaybolmuş ya da unutulmuşsa da, iki yüz yetmişten çok yapıtı, aslına uygun bir biçimde günümüze ulaşmıştır. Bu onu klâsik repertuvarda en çok yapıtın bulunan besteci durumuna getirmiştir.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar:
Son Ziyaretler: