11/11/2013 12:00
DEVLETİN ADI Libya Arap Halk Sosyalist Cemâhiriyesi

BAŞŞEHRİ Trablus

NÜFÛSU 4.447.000

YÜZÖLÇÜMÜ 1.759.540 km2

RESMÎ DİLİ Arapça

DÎNİ İslâm

PARA BİRİMİ Libya dinarı

Afrika kıtasının, kuzeyinde Akdeniz kıyısında yer alan bir ülke. 32°-20° kuzey enlemleri ile 10°-25° doğu boylamları arasında kalır. KuzeydeAkdeniz, doğuda Mısır, güneydoğuda Sudan güneyde Nijer ve Çad, batıda ise Cezâyir ve Tunus’la çevrilidir.

Târihi

Libya’nın bilinen ilk târihi, ülkede mevcut mağara, harâbe ve eski eserler üzerinde yapılan araştırmalara göre, M.Ö. 400 yıllarında yaşamış olan Berberîlerle başlar. Eski Yunanlılar Libya’nın en eski yerlileri olarak bilinen Berberîlere, “Lebular” ve ülkeye de “Lebu” diyorlardı. Zamanla bu kelime, “Libya” şeklinde söylenmiştir. Berberîler, uzun müddet Fenikelilerin istilâsında kalmışlardır. Libya, bundan sonra birçok milletlerin istilâsına uğradı ve pekçok medeniyetlerin tesirinde kaldı. Libya’yı önce Kartacalılar, sonra Romalılar idâreleri altına aldılar. Romalılar buraya “Afrika” adını verdiler. Bu isim yıllar sonra bütün kıta için söylenir oldu. Libya, bunlardan sonra 642 yılına kadar Vandallar ve Bizanslıların istilâsında kaldı.

Mekke’de doğan İslâm güneşi, 642 yılında Libya’yı aydınlatarak, Afrika karanlığını ve Bizans zulmünü ortadan kaldırdı. Emevî orduları bölgeyi bunlardan temizleyerek, İslâm dîninin buralarda yayılmasına sebeb oldu. Emevîlerden sonra kurulan Abbâsî Devletinin meşhur halîfesi Hârûn Reşîd zamanında, Libya’ya “Ifrikiye” adı verildi ve devlete bağlı vâlilerce idâre edildi. Uzun yıllar Abbâsi hâkimiyetinde kaldıktan sonra, 910 yılında Fâtimîlerin işgâline uğradı. Kısa bir müddet sonra, önce Eyyûbi Devletine daha sonra Memlûklere bağlandı. Libya 1551 yılına kadar Memlûk sultanlarının idâresi altında kaldı. Aynı yıllar, Osmânlı Devletinin Asya, Avrupa ve Afrika’da fetihler yaparak zaferden zafere koştuğu yükselme dönemidir.

Bir zamanlar İspanya ve Malta şövalyelerinin elinde inleyen Trablus, 1551 yılında, meşhur Kaptan-ı derya Turgut Reis tarafından fethedilmiş ve Libya, Osmanlı Devletine bağlanmıştı. Libya, 400 yıl Osmanlı adâleti ve idâresi altında huzur ve refah içinde yaşadı. Osmanlı Devletine bağlı ayrı bir il idi. Osmanlı pâdişahının tâyin ettiği vâlilerce idâre edilir ve her yıl devlete vergi verirdi. Fakat Osmanlı Devletinin son zamanlarında iş başına geçen İttihat ve Terakki Partisinin beceriksizlikleri, üç kıtaya yayılmış büyük Osmanlı topraklarının elden çıkmasına sebep olduğu gibi, Libya da aynı âkıbete uğradı. İttihat ve Terakkicilerin tecrübesiz ve bilgisiz idâreleri sırasında Libya’ya gerekli önem verilmedi. Dünyânın içinde bulunduğu siyâsî buhranlar Afrika’da da kendisini göstermiş ve İtalyanlar, Libya’ya saldırmışlardır. Bundan sonra Libya, diğer Afrika ülkeleri gibi Avrupalı milletlerin mücâdele alanı olmuştur. Nihâyet 1911 yılında Ouchy Antlaşması ile ülke, İtalyanların eline geçti. Bu târihten îtibâren 1951 yılına kadar devâm eden kargaşalıklar dönemine girdi.

Libya’daki mevcut azınlıkların liderleri olan Ahmed eş-Şerîf, M.İdris ve M.İbn Ali el-Sanûsi gibi emirler, Avrupalılara karşı isyânları başlattılar. Ülke içinde İtalyanlarla şiddetli çarpışmalar oldu. İtalyanlar birçok katliamlar yaptılar. Nihâyet müttefiklerin yardımı ile 1951 yılında yabancıların idaresi son bularak Libya Krallığı kuruldu. 1953 yılında Arap Birliğine ve 1955 yılında da BM’ye üye oldu. Libya, 1963 yılında on yönetim bölgesine ayrıldı. Krallık, 1969’da meşrûti krallık hâline getirildi. Fakat çok geçmeden iki yıl sonra ordu içindeki genç subaylar grubu ihtilal hazırlığına girdiler. O sıralarda Türkiye’yi ziyâret etmekte olan Kral İdris devrildi. İhtilâl sırasında yüzbaşı rütbesiyle Silahlı Kuvvetler Komutanı olan Kaddâfi, ihtilâlden sonra, önce başbakan ve sonra da devlet başkanı oldu. Muammer Kaddâfi, ülke yönetimini ele geçirdikten sonra “ihtilâl lideri” olarak Libya’yı yeni bir düzen içine soktu. Arab-İsrâil Harbi netîcesi parçalanan Arab Birliği yerine Mısır ve onun yanında yer alan Arap ülkelerine karşı, Red Cephesini kurdu. Rusya ile yakın ilişkiler içerisine girerek politikasını Moskova’ya paralel bir tarzda yürüttü. Kendisinin yazdığı ve sosyalist fikirlerini ihtivâ eden Yeşil Kitab istikâmetinde bir Arap Birliği düşüncesine kapıldı. Mısır ile birleşme çabası boşa çıkınca Sûriye ile birleşme kararı aldı.

1980’de, bir uranyum kaynağı olan Çad ile resmî olarak birleşti. Son olarak Tunus ile birleşmeye teşebbüs edildiyse de, Mısır birleşmesi gibi başarısızlığa uğradı ve birçok karışıklıklar ortaya çıktı. Libya’daki ABD ve İngiltere’ye âit üsler kapatıldı. ABD ile karşılıklı ticarî misillemelerin ve Akdeniz’deki askerî sürtüşmelerin arkasından ABD uçakları Trablusgarb ve Bingazi’yi bombaladı. Bu saldırı Kaddâfi’nin ülke içindeki yerini yeniden güçlendirdi (1986). Libya’nın Mısır, Uganda ve Çad’ın içişlerine karışmaya kalkışması üzerine, bu ülkelerde birçok silahlı çatışma meydana geldi. Çad’a gönderilen Libya kuvvetleri mağlup olarak geri döndü. Kaddâfi, Castro politikasını Afrika kıtasında benzeri bir şekilde tatbik ederek Libya’daki birçok müesseseleri devletleştirmiş ve hür dünyâ ülkeleri ile olan ilişkilerini gerginleştirmiştir. 1986’dan îtibâren Amerika’nın Petrol ve havacılık sektörlerine uyguladığı ambargo, büyük ekonomik sıkıntıya yol açtı. 1990 yılında Kaddafi, Amerika ile ilişkilerini geliştirmeye başladı.

Fizikî Yapı

Yüzölçümü 1.759.540 km2ye ulaşmaktadır. Toprak bakımından Afrika’nın dördüncü büyük ülkesidir. Bu geniş toprakların hemen hemen % 95’i çöl veya kurak arâzidir. Kuzeyde Akdeniz ve güneyde Ekvator Afrikası arasında bir kum denizine benzeyen Büyük Sahra Çölünün, yaklaşık 1300 km uzunluğundaki büyük bir bölümü, Libya topraklarının tamâmına yakın kısmını meydana getirir.

Libya’nın, Tunus ve Mısır arasında bulunan Akdeniz kıyılarının uzunluğu, yaklaşık 1912 km’dir. Kıyıdan îtibâren gittikçe yükselen Libya toprakları, umûmiyetle yüksek yayla görünümünde olup, başlıca üç büyük bölgeye ayrılır; Bunlar Fizan, Trablus ve Sirenaik bölgeleridir.

Akdenize bir kavis şeklinde girmiş olan Sirenaik bölgesi, düz girintisiz çıkıntısız olan kıyılardan îtibâren yükselmeye başlar. Kıyıya paralel uzanan Yeşil Dağı (Cebel-ül-Ahdar) buradaki mevcut yaylanın en yüksek yeri olup, yaklaşık 880 m yüksekliğindedir. Kuzeydoğudaki bu yüksek yayla, güneydeLibya Çölüne doğru alçalmaya başlar.

Sidra Körfezinin batısında yeralan ve ortalama 650 m yüksekliğinde olan Trablus bölgesi, irili ufaklı vahalara sâhip olup, verimli topraklarla kaplıdır. Bu bölgenin en yüksek yeri olan Nefusa Dağı, bölgeyi kuzey rüzgârlarına karşı örter.

Libya topraklarının büyük bir bölümünü meydana getiren ve Kuzey Afrika’yı hemen hemen kaplamış olan Büyük Sahra Çölü ıssızdır. Sahra Çölünde iklim de çok farklılık gösterir. Bâzı yerlerine on yıl boyunca hiç yağmur yağmaz.

İklim

Libya iklimi yükseklik ve denize yakınlık bakımından çeşitlilik arz eder. Fakat genel olarak ülke, çöl ikliminin tesiri altındadır. Yazları oldukça sıcak ve kurak, kışları çoğunlukla ılık ve az yağışlı geçer. Bu yağışlar, birkaç haftayı bulmaz. Bahar aylarında güneyden esen Ghibli rüzgârı, Sahranın kavurucu sıcaklığını kuzeye doğru taşır.

Kıyı bölgelerde Akdeniz iklimi ve kıyıya yakın ve paralel uzanan yaylalarda yüksek ova iklimi hüküm sürer. Libya’da genel olarak yıllık sıcaklık ortalaması kışın 15°C ve yazın 38°C civârındadır. Bugüne kadar en fazla (rekor seviyede) sıcaklık, 1922 yılında Aziziye bölgesinde 58°C olmuştur. Yıllık yağış ortalaması Trablus’ta 400 mm, Sirenaik’de 500 mm’dir.

Kuzey yükseltiler, çoğunlukla üzüm bağları ve meyve bahçeleri ile kaplı iken, güney bölgelerde koruluklar bodur çalılar ve otlara rastlanır. Daha güneyde ise bu bitki örtüsü de bulunmaz ve kavurucu sıcaklığın getirdiği yarı yarıya çatlamış çöl toprakları mevcuttur. Trablus bölgesi, tarım ürünleri bakımından en fazla verimin alındığı vahalara sâhiptir. Kıyı ile Nefusa Dağı arasında yer alan Gefera Ovası umûmiyetle ağaçlık bölge olup, verimli topraklara sâhiptir. Çöllerin bol olduğu Fizan bölgesinde ise yer yer görülen vahalar sâdece hurma ağacı yetiştirilmesine imkân verir.

Tabiî Kaynaklar

Libya, yer îtibâriyle Akdeniz kıyısına yakın olmakla berâber, Afrika kıtasının özelliklerini üzerinde taşıyan bir ülkedir. Kıyı bölgeleri hâriç, ülkenin % 95’i çöl veya kurak topraklardan meydana gelir. Büyük SahraÇölünün ülkeye çok tesiri vardır. Çölün % 20’lik bölümü saf kumdur, diğer bölgeleri ve özellikle Libya topraklarında kalan kısımları, çıplak iri kayalıklardan meydana gelmiştir.

Trablus ve Sirenaik bölgelerinde yer yer yeşil sahalar mevcutsa da, güneydeFizan bölgesinde vahaların bulunduğu bölgeler hâriç, sâdece çölün kurak ve yarı çatlak toprakları yer alır. Vahalar civârındaki ağaçlıklar dışında ülkenin önemli bir orman zenginliği yoktur.

Kıyı bölgeler nisbeten sulak olup, Akdeniz ikliminin tesirinde kalan muhitlerde zeytinliklere ve ardıç, zakkum gibi nâdiren yetişen ağaç topluluklarına rastlanır. Mâden bakımından fazla zengin olmayan Libya’nın en önemli gelir kaynağı, petroldür. Mevcut petrol yatakları ülke ihtiyacını karşıladığı gibi önemli ihraç kaynağı durumundadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Libya nüfûsu 4.447.000 olup, bunun büyük çoğunluğu kuzeybatı bölgesi ve özellikle Trablus civârında yaşamaktadır. Ülke topraklarının çok geniş olması ve ayrıca büyük bir bölümünün hayat şartları için müsâit olmaması sebebiyle nüfus yoğunluğu çok düşük olup, ancak kilometrekareye bir veya iki kişi düşmektedir. Bu rakam Trablus bölgesinde biraz artarak beş kişiye ulaşır.

Nüfûsun büyük bir bölümü Arap veya Araplaşmış Berberîlerden meydana gelir. Trablus, Bingâzi, Derne, Zuara, Homs, Misurata ve Beyda nüfûsun en kalabalık olduğu başlıca büyük şehirlerdir. Şehirlerden başka, ülkenin özellikle batı kesiminde yer alan vahalardaki insanlar, dâimâ çölün getirdiği birtakım zorluklarla karşı karşıyadırlar. Bunlardan iç bölgelerde bulunan Sebha, Murzuh, Cufra, Derg ve Gadames vahaları nisbeten kalabalıktır. Buradaki insanlar çoğunlukla sepet örme, deve yetiştiriciliği ve deri dabağlamacılığı işleriyle uğraşırlar. Nüfûsun sâdece % 5’i hemen hemen tamâmen çöl olan Fizan bölgesinde yaşar.

Resmî dil Arapça olup, halkın tamâmı tarafından konuşulur. Ayrıca Berberîce, Tebuca ve Sudanî dillerine de çok az olmak üzere rastlanmaktadır.

Libya halkının çoğunluğu Sünnîdir. Pek az olmakla birlikte Vehhâbilik ve mezhepsizlik de taraftar bulmuştur.

Libya’da eğitim ve öğretim seviyesi düşük olup, halkın yaklaşık % 50’si okur-yazardır. 1940-1943 yılları arasında ülkedeki bütün okullar İtalyanlarca kapatılmıştı. Daha sonra yavaş yavaş okullar açılmaya başlandı ve dışardan öğretmenler getirildi. Devlet, ülkenin en önemli gelir kaynağı olan petrol kârlarını bu alanda harcamaya hız verdi. 1956 yılında ilk üniversite (Libya Üniversitesi) açıldı. 1960 yılından sonra okulların sayısı artırıldı. 6-12 yaş grubuna öğretim mecbûriyeti getirildi. Berda’daki İslâm Üniversitesi, ülkenin ikinci büyük üniversitesidir. Ayrıca ülkede tarım endüstrileri, teknik ve meslek okulları mevcuttur. Devlet okullarında ihtilâlden sonra eğitim ve öğretim, sosyalist felsefe esaslarına göre yürütülmektedir. Libya’da basın ve yayın, devlet kontrolündedir. Günlük olarak yayın yapan 7 özel gazete devletleştirilmiştir. Sağlık hizmetleri de devlet kontrolündedir.

Libya, uzun yıllar Osmanlı idâresi ve Türk-İslâm kültürü altında kalmıştır. Bundan başka Birinci Dünyâ Harbinin cereyan ettiği cephelerden biridir. Dolayısıyla târihî mîrası, Libya’ya turizm açısından önemli bir gelir kaynağı teşkil etmektedir.

Siyâsî Hayat

Önceleri meşrûtî krallıkla yönetilmiş olan Libya, 1960 ihtilâlinden sonra cumhûriyet rejimine dönmüştür. Her ne kadar hâlihazır idâre şekli İslâm cumhûriyeti ise de, bütün güç “İhtilâl Konseyi”nin ve onun ihtilal lideri Muammer Kaddâfi’nin elindedir. Bir yandan sosyalizm prensiplerini uygulayarak, diğer yandan da mevcut Müslüman potansiyeli kullanarak, Arap dünyâsının ve İslâm câmiasının lideri olma arzusunda olduğu için, idârî tarzı birtakım tezatlar arz eder. Libya’nın, askerî cunta idâresinde, bir devlet başkanı, bir başbakanı ve bakanlar kurulu mevcuttur. Devlet başkanı Kaddâfi, aynı zamanda İhtilâl Komuta Konseyi Başkanıdır. Ülkeyi her bakımdan kontrolünde bulunduran İhtilâl Komuta Konseyi, başbakan ve bakanlar kurulunu tâyin etmektedir. Bu tâyinler devlet başkanınca onaylanmaktadır.

Libya, 10.9.1980 târihinde, Suriye ile birleştiğini açıklamıştı. Ortak bir hükûmet ve ortak bir devrim kongresinin kurulacağına dâir bildiri yayınlandı. Fakat bu birleşme fiilen gerçekleşmedi. Aynı olay Mısır ile de tekrarlanmış ve bir netîce alınamadığı gibi aksine ülkeleri birbiriyle çatışma safhasına getirecek derecede, dostluk münâsebetleri bozulmuştu.

İdârî olarak on ayrı bölgeye ayrılmış olan Libya, askerî kontrol altında merkezî bir cumhûriyet olup, 1969’dan bu yana “sosyalizm” ve “üçüncü evrensel teori” fikirleriyle dolu Yeşil Kitap istikâmetinde yönetilmektedir. Libya’nın yeni adı “Libya Arap Halk Sosyalist Cemâhiriyesi” olarak değiştirilmiş ve “hükûmet ve devlet”yerine “Büyük Halk Kongresi” kurulmuştur. Buna göre Halk Kongresinin beş kişilik “Sekreterya”sının birinci sekreteri, Devlet Başkanıdır.

Kaddâfi, tıpkı Castro gibi Moskova taraftarı bir politika tâkip etmiş, yeni bir fikir sistemi kurma çabasına girmiştir. Uyguladığı bu politika, Libya’yı komşuları, diğer Afrika ülkeleri ve hür dünyâ ülkeleri ile çeşitli sürtüşmelere getirmiştir. Bir İslâm Cumhûriyeti olmak iddiasını taşımasına rağmen, devlet idâresinde İslâm dîninin temel esaslarını reddederek, İslâmla ilgisini sâdece isim seviyesinde tutmuştur.

Ekonomi

Önceleri son derece bozuk olan ekonomik denge, petrol yataklarının bulunması sâyesinde normale döndü. Bugünkü durum îtibâri ile ekonominin yardımcı unsurlarını tarım ve hayvancılık teşkil ediyorsa da, asıl ana gelir, petrol ve petrol ürünlerindendir. Son yıllardaki petrol ihrâcatının önemli ölçüde artışı, Libya’yı dünyâya tanıtmış ve dünyâda petrol ihrâç eden ülkelerin altıncısı durumuna getirmiştir. Petrolden başka diğer önemli gelir kaynağı tabiî gazdır. Fakat bundan elde edilen gelir, petrol, gelirinin ancak yarısına ulaşabilmektedir. Libya’nın yılda 120.000.000 ton olan petrol üretimi ve yan ürünleri, ona Avrupa’daki iş hayâtına katılma fırsatı vermiştir. Meselâ Libya Arap Bankası, İtalyan Fiat Şirketinin en büyük hissedarlarından biri durumuna gelmiştir. Fakat bütün bunlara rağmen Libya dış borçlardan kurtulamamıştır. Dış borçların yanısıra Libya’nın politik açıdan yaptığı aşırı masraflar ve ABD ile İngiltere’ye olan gerginliği, ekonomisini tehdit etmektedir. İngiltere’yi bölgeden uzak tutabilmek için Malta’ya yaptığı askerî ve mâlî yardımlar, siyâsî rejimini yerleştirmek maksadıyla Çad ve Sudan’a yaptığı müdâhaleler ekonomisini önemli ölçüde sarsmıştır.

Libya’nın dış ticâretinin % 98’ini petrol, petrol ürünleri ve tabiî gaz meydana getirir. Ayrıca deri ve post, yerfıstığı, zeytinyağı, hurma, tütün, selüloz, bâdem ve çeşitli cins meyveler ve turunçgiller, diğer ihrâcat ürünleridir.

Balıkçılık diğer bir gelir kaynağı olup, özellikle ton balığı avlanır. Hayvancılık deve, sığır, merkep, at, koyun ve keçi yetiştirmekten ibâret olup et, deri, yün ihrâcatı açısından önemli bir gelir kaynağıdır.

El sanatları ve dokuma endüstrisi yanısıra sigara, deri ve zeytinyağı sanâyi kolları ve inşâat sektörü gelişmiştir. Özellikle inşâat yapımı için dış ülkelerden işçi ve mühendis gelmektedir. Bu bakımdan Türkiye ile sıkı bir ekonomik bağ kurulmuştur. Libya, Türkiye’den başka Mısır, ABD, İngiltere ve Fransa ile ticârî münâsebetler kurmuş durumdadır.

Trablus, Bingâzi, Sebha’daki modern havaalanları Libya’yı dünyânın mühim merkezlerine bağlar. Yurtiçi ulaşımını küçük jet uçakları (tayyareleri) sağlar. Havayolu ulaşımı, ülkenin büyük şehirlerini ve petrol merkezlerini birbirine bağlar ve en müsâit ulaşım vâsıtasıdır. 1964’ten îtibâren karayolu sistemine ağırlık verilmeye başlandı. Ülkedeki karayolu uzunluğu 19.300 km’ye ulaşmış olup, yarısından fazlası asfalt kaplanmıştır. Ülkede hiç demiryolu yoktur.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu