08/12/2009 20:17
Dünyada ve ülkemizde siyasi otorite, basına bazı olanak ve ayrıcalıklar tanıdığı gibi ağır veya hafif cezai yaptırımlar da koyabilmektedir.

Basın mensupları, bu olanak ve ayrıcalıkların kalkmasını önlemek, cezai yaptırımların kalkmasını en azından hafifletilmesini sağlamak, okuyucuyu bazı yanlış haberlerden koruyabilmek, kendi aralarına karışan bazı kötü niyetli ve dürüst olmayan gazetecileri disiplin altına almak maksadıyla bir kendi kendini denetim mekanizması düşünmüşlerdir.

Gazeteler, kendi özdenetim sistemini kurarak, devletin basına karışmasını önlemek, meslek ahlakını korumak ve basına saygınlık kazandırmak istemişlerdir. Bu maksatla "Basın Şeref Divanı", "Basın Konseyi" gibi gönüllü kuruluşlar düşünülmüştür.

Bu kurumların oluşmasında temel kaynak, 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi" olmuştur. Bu beyannamelerde kişi haklarına saygı, kamu düzeninin korunması esas alınmıştır. Daha sonraları Unesco tarafından basın ahlak ilkeleri yönünde yeni kurallar ortaya konmuştur.

Dünyada ilk Basın Ahlak Yasası, Birinci Pan Amerikan Basın Konferası'nda kabul edilmiştir. Gerek bu konferansta kabul edilen gerekse Unesco tarafından ortaya konan ilkeler birbiriyle benzerlik taşır.

Bu kurallardan bazıları; dürüstlük, objektiflik, haberlerin doğruluğunu araştırmak, olayları kışkırtmamak, olayları gizlememek, düşünce özgürlüğünü savunmak, savaş çığırtkanlığı yapmamak, uydurma ve abartılmış haber yayınlamamak, kişinin özel hayatına saygı göstermek, özel yararlar sağlamamak gibi.

Dünyada Basın Konseylerinin kuruluşunun aşağı yukarı 50 yıllık bir geçmişi vardır. Dünyanın birçok ülkesinde Basın Konseyleri kurulmuştur. Fakat bunlardan en başarılı olanları İngiltere ve Almanya'daki konseyler olmuştur.

Medya dünyasında etik ya da özdenetim anlayışı, gazeteciliğin ilk olarak geliştiği Batı'da ortaya çıkmıştır. Batı dünyasında "etik" denilince, akla okurun güvenini kazanmak ve korumak amacıyla gazeteciler tarafından alınan önlemler akla gelir. Etik, görece özgür biçimde çalışan gazetecilerin, artan çeşitli baskılara karşı kendilerini ve mesleklerini korumak, okurun güvenini kazanmak amacıyla uymaya söz verdikleri kurallar olarak ortaya çıkmıştır.

Avrupa'da, tüm kıtayı kapsayacak biçimde, bir gazetecilik "etik"i oluşturulması çabasının üç önemli taşı, 1954 Bordeaux Bildirgesi, 1971 Münih Bildirgesi 1993'te Avrupa Konseyi'nde hazırlanan aynı yöndeki bir metindir.

Basın Ahlak Yasaları ve İlkelerini saptayan ve bunlara uyulmasını sağlayan kuruluşlar iki ayrı isimle adlandırılır. Bunlar; Basın Şeref Divanı ve Basın Konseyleridir. Son zamanlarda ikinci isim daha çok kullanılmaktadır.

Profesör Sulhi Dönmezer oto kontrolü yapacak basın kuruluşlarını ikiye ayırmıştır.

1. Gönüllü, rıza ile meydana getirilen kuruluşlar

2. Kanuna dayanan, kanun yetkileri, kanunun gösterdiği müeyyideleri uygulayan kuruluşlar.

Türkiye'de birinciye örnek Basın Şeref Divanı ve sonradan bunun yerine kurulan basın konseyidir. İkinciye örnek ise 1938'de kanunla kurulan Basın Birliği'dir.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu