29/09/2014 7:00
Kolektif seviyede, "Biz haklıyız, siz haksızsınız," şeklindeki zihin yapısı, dünya üzerinde uluslar, ırklar, kabileler, dinler ya da ideolojiler arasındaki çatışmaların uzun süreli, aşırı ve yerel olduğu noktalarda özellikle derinden kök salmış durumdadır. Çatışmanın iki tarafında kalan herkes, kendilerini kendi bakış açılarıyla tanımlamış, kendi "hikâyelerine" aynı derecede inanmışlardır. İki taraf da diğerinin bakış açısının var olabileceğini kesinlikle kabul edememektedir. İsrailli yazar Y. Halevi, "bir rekabet hikâyesinin sona ermesinden söz etmektedir ama dünyanın birçok yerinde, insanlar bunu yapamamakta ya da yapmak istememektedir. İki taraf da kendilerinin mutlak gerçeğe sahip olduğuna inanmaktadır. İkisi de kendilerini kurban, karşılarındakini "kötü" olarak görmektedir ve düşmanlarını kavramsallaştırarak insanlıktan uzaklaştırmış olduklarından, birbirlerine her türlü şiddeti uygulayarak çocukları dahi öldürürken, yarattıkları acıyı ve karşılarındakinin insanlığını hissedememektedirler. Delice bir saldın ve intikam, eylem ve tepki döngüsünde sıkışıp kalmışlardır.

Mekanizma aynı şekilde çalışmasına rağmen, burada kolektif "biz"e karşı kolektif "siz" egosunun bireysel "ben" egosundan daha tehlikeli olduğunu görmekteyiz. Bu gezegende insanların birbirlerine uyguladıkları şiddetin büyük bölümü, suç organizasyonlarının veya zihinsel açıdan dengesiz insanların işi değildir; tam aksine, kolektif egonun hizmetine girmiş saygın vatanseverlerdir. Dolayısıyla, bu gezegende "normal" insanların aslında "deli" olduklarını söyleyebiliriz. Peki bu deliliğin temelinde yatan şey nedir? Tam olarak kendini düşünce ve duyguyla tanımlama; yani ego.

Açgözlülük, bencillik, sömürü, zulüm ve şiddet, gezegenin her yanına yayılmış durumdadır. Bunları temelde yatan bozukluğun ya da zihinsel hastalığın bireysel ve kolektif ifadeleri olarak görmezseniz, kişiselleştirme hatasına düşersiniz. Bir kişi ya da grup için bir kavramsal kimlik oluşturarak şöyle dersiniz: "İşte bu adam bu; onlar da onlar." Başkalarında algıladığınız egoyu kimlikleriyle karıştırdığınızda, kendi egonuz bu yanlış algıyı haklı ve dolayısıyla üstün olmak sayesinde kendini beslemek için kullanır ve bunu da genellikle düşman olarak algılanan kişiyi aşağılayarak, ona öfke ve nefret duyarak yapar. Bütün bunlar, egoyu fazlasıyla tatmin eder. Sizinle karşınızdaki kişi arasındaki ayrımı güçlendirir ve bu farklılık öylesine dev boyutlara ulaşır ki artık karşınızdakinin insan olduğunu, sizinle aynı özden geldiğini ve aynı Yaşam'ı paylaştığını hissedemezsiniz.

Başkalarında güçlü şekilde algıladığınız ve onların kimliğiyle karıştırdığınız belli egosal kalıplar, aynı zamanda sizin içinizde de varlığını gösterir ama kendi içinizdekini fark edemezsiniz. Dolayısıyla, aslında düşmanlarınızdan öğrenecek çok şeyiniz vardır. Onlarda en sinir bozucu, en rahatsız edici olarak tanımladığınız şey nedir? Bencillikleri mi? Açgözlülükleri mi? Güç ve kontrol ihtiyaçları mı? Samimiyetsizlikleri, sahtekarlıkları, şiddet eğilimleri veya başka bir şey mi? Başka birinde rahatsız olduğunuz ve güçlü şekilde tepki verdiğiniz her şey, sizin içinizde de vardır. Ama bir tür egodan fazlası değildir ve dolayısıyla kesinlikle kişilik dışıdır. O kişinin gerçekte kim olduğuyla ya da sizin gerçekte kim olduğunuzla hiçbir ilgisi yoktur. Ancak onu asıl kimliğinizle karıştırdığınız takdirde benlik duygunuz için tehdit oluşturabilir.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu