05/10/2014 20:00
Bütün hareket kanunları, herkese farklı farklı uygulanır; çünkü insanlar yaratılış itibariyle değişik mizaçlarda bulunurlar. Bazı insanların mizacı o kadar özeldir ki bu insanlara normal kuralları uygulamanın saçmalığıyla karşı karşıya kalabiliriz. İlk bakışta, başından beri saydığımız kanunların genel bir yaklaşım olduğu ve her insana aynı şekilde uygulanabileceği gibi bir durum ortaya çıkabilir. Amerika ve Avrupa tarihi, birçok insanın bu kanunlara uymadığı için felaketlerle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Bazı örnekler de ise, tam tersi bir durum gözlenebiliyor. Saint François d'Assie, insanlığa dua ve ibadet ederek, kalabalık bir aile reisi olmaktan çok daha faydalı işler yapmıştır. Amundsen de Nobil'i kurtarmak için kendini feda etmiştir. Koruma ve çoğalma kanunları emredici olsalar da, istisnaları her zaman vardır. Aklın yükselmesi kanunu bu istisnalar içindedir.
Bize hayatın temel kanunlarının verdiği emirler arasında, ruhumuzun içinden gelen bir karşı koyma çıktığı zaman hangi kuralı uygulayacağımızı bilmeliyiz. Eşyanın yapısı nasıl emrediyorsa o şekilde de hareket edeceğiz.
Ferdin hayatı, gelecek neslin hayatından daha az önemlidir. Eğer herkes kendi hayatını toplumların hayatına tercih etseydi, Roma Devleti'nin birçok döneminde olduğu gibi çöküp giderdi.
Bazı insanlarda aklın çağrısı, hayatın çağrısından daha üstün gelebilir. Bir medeniyeti kurtarmak için ölenler, bu çağriya en iyi şekilde cevap vermiş olurlar. Her dönemde kadın ve erkek lejyonlar, vatanseverlik, dinî bir inanç, fakirlerin yardımına koşmak veya iyilik yapmak için inzivaya çekilmişlerdir.
Hayatını, çoğalmaktan başka görevlere adayan insanların sayısı azdır; fakat onlar için bile hangi kanunların uygulanacağı belli değildir. Belki de kendilerini çocuklara, yaşlılalara, hastalara adamış havarilere ihtiyacımız vardır. Bunun gibi, kendini laboratuara, yeni gelişmelere vakfetmiş insanlara da ihtiyaç duyuyoruz. Dünyamızı batmaktan ancak bu iki davranış şekli kurtarabilir.
Bazen zihnî faaliyetler arasında daha ince anlaşmazlıklar meydana gelebilir. Duygu ile akıl arasında oluyor bu uyuşmazlıklar. Zihnî kültürle ahlakî, estetik ve dinî kültüre verilecek önem bazen karıştırılıyor. Aklın entelektüel olmayan bazı faaliyetlerini şahsın mizacına göre geliştirmek gerekiyor. Bu durumu herkese göre ayrı ayrı ayarlamak belki mümkün değil, ancak küçük yaşlardan itibaren insanlara bazı şeyleri kabul ettirebiliriz.
İnsanlar, manevî ve sosyal hayatlarında olduğu gibi fizyolojik hayatlarında da bir lidere ihtiyaç duyarlar. Kendi başına hareket eden insanların sayısı azdır. Bu insanlar da mutlak felakete doğru sürüklenebilirler.
Modern toplumlardaki bilgelerin sayısı azaldı. Topluma yön verecek, sağduyusuyla insanları yönlendirebilecek bu tür insanların olmaması çeşitli sıkıntılarımızın da tek sebebi. Eskiden bazı aile doktorları hem maddî, hem de manevî işlerde bir yönetici olabilecek kadar engin bir bilgi ve namusluluğa sahipti. Bugün doktorların birçoğu tüccar zihniyetiyle hareket ediyor. Hiç kimse bir ağız, burun, rektom, karaciğer, kalb, akciğer veya başka hastalık uzmanından, hayatında karşılaştığı Süçlükler için öğüt istemiyor. Ferdin bütün hareketleriyle branşları gereği ilgilenmek zorunda kalan bazı doktorların müdahaleleri de bazen yararlı, bazen zararlı veya yetersiz olabiliyor.
İnsanlara kendilerini yönetmelerini öğretebilmek için, çağın bilgilerini kendinde toplayan din adamı vicdanına sahip olan rehberlere ihtiyaç vardır. Bu amaç için üyeler hem bilimsel, hem de ruhanî karaktere sahip olan dinî faaliyetler yapması gerekir. Bu insanlar, ihtiyarlıklarının eşiğinde, evrensel kargaşalarda başı boş dolaşan kalabalığa, rehberlik yapabilirler. Her ferde uygulayacağı genel hayat kurallarını işte bu tür insanlar sağlayabilir.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: